Kul hakkı yemek orucu bozar mı?
Ramazan geldi, mübarek olsun.
“Ramazan ayı – ki insanlara yol gösterici olan ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler ihtiva eden Kur’an onda indirilmiştir- Sizden bu ayı idrak eden, onda oruç tutsun…” (Bakara suresi, 185)
Oruç gün boyunca yemeyi içmeyi ve cinsel ilişkiyi terk etmeyi gerektirir. Bunlar yapılırsa oruç bozulur.
İnsanlarımız orucun bozulması konusunda hassastır. Onun için dini meseleleri iyi bildiğini düşündüğü kişilere, makamlara “Sakız çiğnemek orucu bozar mı, denize girmek orucu bozar mı, iğne yaptırmak vs…” gibi sorular yöneltir.
Ben de bugün yazımın başlığına “Kul hakkı yemek orucu bozar mı?” gibi bir soruyu koydum. Konu kültürümüze basbayağı “yemek” kelimesi ile girmiş. Aslında “kul hakkını ihlal etmek” anlamına kullanılmış bu. Ama hemen yanında “Kul hakkını çiğnemek” deyimi de var. Burada “Çiğnemek” de, “ağıza alıp çiğnemek” ya da “ayaklar altında ezmek” anlamlarına kullanılıyor.
“Kul hakkı” kapsamına, bir başka insanın “hak” alanına dahil olan her şey giriyor. Acaba insanların hak alanına giren şeylerin ihlali durumunda oruca bir şey olur mu?
Neler mesela?
-Mesela bütün toplumun hakkı bulunduğu için “kamu malı” diye nitelenen bir şeyi haksız yere ele geçirmek, kullanmak orucu bozar mı?
-İhaleye fesat karıştırmak ve birilerine haksız kazanç sağlamak mesela…
-Trafik kuralını ihlal etmek mesela…
-Eşini dövmek, hakaret etmek mesela…
-Sosyal medyada bir insan hakkında iftira atmak, “harp hiledir” mantığıyla her türlü bilgiyi paylaşmak mesela.
-Devletin birilerinden topladığı paraları KKM diye birilerine aktarması mesela…
-Siyaseten hareketli günler yaşıyoruz. “Bu süreçte her şey normal” diyerek doğru mu yalan mı olduğuna bakmaksızın rakiplerin haysiyetini rencide edici sözler söylemek mesela…
-Kur’an’ın ifadesiyle “Göz kaş işaretiyle bile olsa birisiyle alay etmek” mesela…
-Mülakatta hak yemek mesela…
-Rakiplerimiz için suç üretmek, mahkemeleri rakiplerimizi tasfiye etmek için kullanmak, yargı yetkisini kullanıyorsak, haksızlıklara araç haline gelmek mesela…
Eminim sizler de kendinize bakıp, etrafınıza bakıp bu maddeleri çoğaltacaksınız.
Ne dersiniz, bunlar orucu bozar mı?
Hazreti Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
“Oruçlu bir kimse yalanı ve yalanla iş yapmayı terk etmezse onun yemesini içmesini terk etmesine ALLAH’ın hiçbir ihtiyacı yoktur.” (Buhari, Savm, 8.)
Bu Peygamber sözü, orucun bir hayat disiplini getirdiğini ifade ediyor. “Yalansız bir hayat” diyebiliriz buna. Orucunu yalan üzerine kurmayan, ilişkilerini yalan üzerine kurmayan, kendi kendisine de Yaratanına da yalan söylemeye kalkışmayan bir insan tipidir, oruç tutan insan.
Gıybet, bir insanı gıyabında hoşlanmayacağı şeyle anmak demek. Kur’an bu hareket tarzını “Kardeşini öldürmek ve etini ağzında çiğnemek” olarak niteliyor ve “yapanı bile tiksindireceğini” bildiriyor. Diyelim oruçlu iken gıybet yapıldı, “basbayağı öldürdüğünüz insanın etini çiğnediniz, oruç kalır mı geride?” mesajı veriliyor.
Oruç kutlu bir ibadet. Müslüman kişiliği yoğuran bir ibadet. Namazla başlayan günlük şahsiyet donanımını bir ay süreyle kişiliğin derinliklerine nüfuz ettiren bir ibadet. Yaratan’a yakınlık kazandıran, o bilinçle de, her davranışına Yaratan’ı tanık tutan bir hassasiyet. Yaratan’ın zaten tanık olduğu ama insana bu tanıklığı duyumsatan bir disiplin. İçine riya karışmayan bir disiplin.
İnsanın ayağının en çok kaydığı zemin, paylaşım ortamlarıdır. Siyaset, büyük paylaşımlara kapı aralayan bir ortamdır. Daha doğrusu, aslında insana hizmet ortamıdır da, içine fesat karıştırılması durumunda paylaşım savaşına dönüşme ihtimali taşıyan ve her an insanı sınava sokan niteliği ile riskli bir ortamdır.
“Ramazan’ı siyaseten istismar bile orucu bozar mı?” sorusu anlamsız bir soru değildir.
Belli ki oruç şeklen bozulmaz yeme – içme ve cinsel temas olmadan…
Ama “orucun içinin boşalması” diye bir şey gündeme gelir. İnsan mesela, kaç kere yalan söylediğinde, iftira attığında, bir insanın hukukunu ihlal ettiğinde, orucun ne kadarının artık işe yaramaz hale geldiğini hesap etmeli. Akşama kadar aç durup, akşam içi boşalmış bir oruçla başbaşa kalmak nasıl bir şeydir?
Bir gönül insanını hatırlıyorum, “Ahirette buradan altın diye götürdüğü davranışlarının kalp (bozuk) çıkması”ndan endişe ile bahseder, ağlardı.
Son söz: Oruç İslam’ın bir hayat disiplinidir ve ciddiye almak gerekir. “Her insan yarına ne gönderdiğine baksın” çağrısı bir Kur’an çağrısıdır. (Haşr suresi, 18) Bu, yarına gönderilen şeyin kalite standardının farkında olma çağrısıdır aynı zamanda.