Tencere dibin kara
“Tencere dibin kara” deyimini sıkça kullanırız.
“Kötülük ve kusur yönünden sen benden daha kötüsün” anlamında kullandığımız bu deyimle, kendi kusurumuzu önemsizleştirmeye, normalleştirmeye çalışırız.
HANGİMİZİN TENCERESİNİN DİBİ KARA?
Kimse tenceresinin dibinin kara olduğunu kabul etmek istemez. Kabul etse de “o kadarcık kusur kadı kızında da bulunur” der geçer.
Özellikle siyasilerle ilgili polemiklerde bunu yaparız.
Bizim hırsızımız çaldıysa mutlaka makul bir sebebi vardır!..
Bildik bir söylem: “Çalıyorlar ama çalışıyorlar!..”
“Kabahat samur kürk olsa giyen olmaz” deyimi de bize ait.
Böyle bir ortamda neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamak da güçleşir.
Peki doğru ve güvenilir bilgiye nasıl ulaşırız?
Bu soruya çok sayıda farklı cevaplar verilse de bütün cevapların kesiştiği ortak bir nokta vardır: Kişilerin beyan ettikleri bilgiden ziyade, kontrol edilmiş ve denetlenmiş bilgilere daha fazla güveniriz.
KONTROL İHTİYACI
Bizim verdiğimiz yetkiyle bizim kaynaklarımızı yöneten yöneticilerimizin işleri doğru yapıp yapmadıklarını bilmek isteriz.
Sadece kamu yönetiminde değil, özel yaşamda da doğru ve güvenilir bilgilere ihtiyacımız var. Kusurlu bir ürünü almak, batak bir şirkete yatırım yapmak istemeyiz.
İşletmeler, yatırımcılar, finans kurumları, tedarikçiler, alıcılar, çalışanlar, STK’lar, kamu kuruluşları içinde yaşanılan toplumdaki değişik kişi ve kurumlarla sürekli ilişki içindedir. Her bir kurum ve kişi diğerleriyle farklı konularda ve zamanlarda bilgiler vererek ve alarak iletişim kurar. Tarafların sağlıklı karar vermeleri için, ilgili, doğru ve güvenilir bilgiye ihtiyacı vardır.
Karar alıcı durumundaki işletme ilgilileri, çoğunlukla işletme yapısından uzak konumdadır. Bu uzaklık işletme ile ilgili bilgileri ilk elden edinmelerini veya incelemelerini zorlaştırır. Yönetim tarafından aktarılan bilgilerin güvenilirliğine dönük şüpheleri arttırır.
Öte yandan, yöneticiler çeşitli nedenlerle yanıltıcı ve güvenilir olmayan bilgi üretme eğilimine girebilirler. İşletme içinde yapılan hileler örtülmeye çalışılır, işletme ilgililerine olumlu görüntü verilebilmesi için hayali kârlar oluşturulur, ödenecek vergiyi azaltabilmek için çeşitli düzenlemeler yapılır. Yöneticiler, şahsi menfaatleriyle çelişen projeleri engelleyici eğilimlere de girebilirler.
İlgili, doğru ve güvenilir bilgi ihtiyacı kontrol ve denetim faaliyetlerini zorunlu hale getirmektedir.
KONTROL FAALİYETİ
Kontrol faaliyetinin amacı, kamuya, kurumlara veya şahıslara tahsis edilen kaynakların etkin ve verimli bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını ve organizasyonun amaçlarına ulaşıp ulaşmadığını araştırmak ve amaçlardan sapmalar olduğunda düzeltici tedbirlerle ilgili çalışmalar yapmaktır.
Kontrol faaliyetleri, çeşitli açılardan farklı sınıflamaya tabi tutulabilir. Kontrol faaliyetini yapan taraflar açısından ele alındığında iç kontrol, iç denetim ve dış denetim şeklinde üç ayrımdan bahsedebiliriz.
İÇ KONTROL
İç kontrol faaliyeti, iş süreçlerinin içinde, işler yapılırken yapılan kontrolleri ifade eder.
İşletmelerde yönetim kurulu, yöneticiler ve çalışanlar tarafından yönlendirilen, operasyonların etkinliği ve verimliliği, mali raporlama sisteminin güvenirliliği, yasal düzenlemelere uygunluk sağlamayı amaçlayan ve bu konuda makul güvence sağlamak için tasarlanmış, idari kontrollerdir.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi iç kontrol, operasyonları bizzat yapanlar ve hiyerarşik kademedeki yöneticiler tarafından gerçekleştirilir.
Satın alma süreci üzerinden iç kontrolü tanımlamaya çalışalım: Limitlere göre ihtiyaç talebini açmaya, talebi onaylamaya, tekliflerin alınmasına, alım kararının verilmesine, mal veya hizmetin teslim alınmasına, fatura alınmasına, faturanın kontrol edilmesine, ödemelere, işlemlerin kayda alınmasına, kayıtların kontrolüne ve raporlanmasına ilişkin kurallar ve yetkili olan kişiler önceden yazılı olarak belirlenir. İç kontrol sistemi kurgulanırken dikkat edilecek en önemli husus “görevlerin ayrılığı” ilkesine uyulmasıdır.
İyi bir sistem kurulması tek başına yeterli değildir. Dünyanın en iyi sistemini de kursanız, uygulamada sisteme uyulmazsa sadece fantastik bir tanım yapılmış olur.
Kurgulanmış olan sistemin uygulanmasından yöneticiler birinci derecede ve doğrudan sorumludur.
İÇ DENETİM
İç denetim kurumun faaliyetlerine değer katmak ve bunları geliştirmek amacıyla tasarlanmış bağımsız, nesnel güvence sağlama ve danışmanlık faaliyetidir.
İşletmede olabilecek hata veya hileleri ortaya çıkartabilmek, iç kontrol yapısını izlemek ve önerilerde bulunmak, faaliyet denetimi yapmak başlıca görevleri arasındadır. İç denetim doğru işin yapılmasına yönelik önerilerde bulunarak işletmelere katma değer sağlayan bir rol üstlenir.
İç denetimin tarafsızlığı en önemli koşuldur. Bağımsızlık, operasyonel sorumluluk almamayı ve iç denetim görevinin yönetim kuruluna bağlı olarak ifa edilmesini gerektirir. İç denetim grubu fonksiyonel olarak yönetim kuruluna, idari olarak en üst yönetim organına rapor verir.
İç denetimin ikinci koşulu, iç denetçinin yeterli mesleki yetkinliklere sahip olmasıdır. Denetçi kanıtları değerlendirebilecek seviyede mesleki bilgi ve deneyim sahibi olmalıdır.
Üçüncü koşul yapılan denetimle ilgili makul bir güvence verilmesidir. Denetim mesleği hiçbir zaman kesin güvence sağlayamaz. İşin doğası gereği, faaliyetlerin tamamının denetlenmesi mümkün olmadığı gibi gerekli de değildir. Kısıtlı kaynaklar önemli ve öncelikli faaliyetlerin denetimine tahsis edileceği için verilecek güvence makul seviyede olacaktır.
Satın alma süreci üzerinden iç denetimi tanımlamaya çalışalım. İç denetim şu soruların cevabını arar:
Satın ama süreci ile ilgili iç kontrol tasarımı, prosedürler önemli, eksik, hata veya usulsüzlükleri bulmak için yeterli kontrolleri içeriyor mu? Görevlerin ayrılığı ilkesine uyuluyor mu? Talep oluşturma, satın alma kararı, teklif alma, teslim alma, fatura kabulü, ödeme, kayıt ve raporlama işlemlerinde prosedürlerde belirlenmiş yetkilere ve usullere uyuluyor mu?
DIŞ DENETİM
Dış denetim faaliyeti iktisadi faaliyet ve olaylara ilişkin iddiaların, önceden saptanmış ölçütlere uygunluk derecesinin araştırılması ve araştırma sonuçlarının ilgi duyanlara bildirilmesi amacıyla tarafsızca kanıt toplanması, bu kanıtların değerlendirilmesi ve makul seviyede güvence verilmesidir.
Dış denetimde de denetimin tarafsızlığı en önemli koşuldur. Bu sebeple, dış denetim işletme ve işletme yöneticileri ile ilişkisi, menfaat çatışması ihtimali bulunmayan denetçiler tarafından gerçekleştirilir.
İç denetim için özetlediğimiz mesleki yetkinlik ve makul güvence koşulları dış denetim için de geçerlidir.
Dış denetim faaliyet denetimi, uyum denetimi veya mali tablo denetimi gibi farklı amaçlar ve içeriklerde sağlanabilir. Bağımsız mali tablo denetimleri, SPK’ya tabi olan şirketlerde zorunlu olarak yapılmaktadır. Faaliyet denetimleri ve uyum denetimlerinin yaygınlığı daha azdır.
Dış denetçiler işletmelerin iç kontrol ve iç denetim faaliyetlerinin etkinliği ve verimliliğini inceleyerek makul güvence sağlarlar.
Kamusal denetimler de dış denetimin içinde mütalaa edilir.
…
İlgili, doğru ve güvenilir bilgi ihtiyacımız iç kontrol, iç denetim ve dış denetim faaliyetlerinin birlikte gerçekleştirilmesi ile sağlanabilir. Faaliyetlerimizi kişilere değil sistemlere dayalı olarak yürüttüğümüz oranda ilgili, doğru ve güvenilir bilgiye sahip olabiliriz. Doğru ve güvenilir bilgiye eriştiğimiz oranda da birbirimize daha çok güvenerek daha huzurlu bir toplum inşa edebiliriz.