Cinayete ortaklık
Amerika’sından Almanyası’na yönetimler planında bütün Batı dünyası İsrail’in yanında saf tutmuş durumda. “İsrail’in yanında saf tutmak” bir haklı – haksız tercihi ile alakalı da değil. Sanki “Eli mahkûm” bir duruş bu.
Batı’lı yönetimler, İsrail – Filistin ilişkisinde nasıl bir orantısız güç kullanımı olduğunu bilmiyor olamazlar. Filistin topraklarının nasıl işgal edildiğini, bir halkın milyonlarca mensubu ile nasıl mülteci hale getirildiğini, işgal sisteminin nasıl cehenneme dönüştüğünü görmüyor olamazlar.
Kaldı ki şu anlattığımız vakıayı Batı dünyasının gündemine taşıyan insaflı pek çok yazar da oldu.
Ama Batılı yönetimler, en kritik zamanlarda İsrail yanında saf tutmaktan ve Filistin’in acısının her gün daha derinleşmesine göz yummaktan başka tavır sergilemediler.
Neden?
Görmedikleri için değil, resmen “İsrail’in yanında durmuyor” gibi görünmekten korktukları için…
Amerika söz konusu olduğunda etkinliği bilinen “Yahudi lobisi”ni dünya ölçeğinde “Siyonist abluka” olarak okumak yanlış olmaz.
Evet, dünyada bir anti-semitizm (Yahudi karşıtlığı) gerçeği vardır. Her taşın altında Yahudi görmek ve dünyadaki her türlü fesadın bir şekilde onlardan kaynaklandığına inanmak, buradan da bir “Düşmanlık” üretmek anlamına anti – semitizm gerçeği vardır. Bu, Batı dünyasında da yaygındır, İslam dünyasını da, özellikle İsrail’in bölgeye yerleştirilmesinden sonra oldukça etkilemiştir.
Yahudiler, bunun mazlumu haline de gelmişlerdir ve en vahşi boyutu yine Batı’da yaşanmıştır. Hitler bu çılgınlığın sembol ismidir. Holokost, toplama kampları, gaz odaları… insanlık adına utanılması gereken bir vahşet örneği ve paylaşılması gereken acılar hikayesidir. O soykırıma maruz kalan her Yahudi’nin acısını, insan olarak paylaşabilirsiniz, paylaşmalısınız.
Oralardan İsrail’e geldiğinizde, kuruluşundan bu yana İsrail’in kök salması için, o toprakların asıl sahiplerine karşı gerçekleşen vahşi uygulamalara gelince, istiyorsunuz ki, orada da bir insani tepki yükselsin.
Zaman zaman İsrail’in içinden insani sesler yükselmiyor değil, ama Batılı yönetimlere bakıldığında İsrail’in içinden gelen insani tepkilerden bile uzak kalındığını, kategorik bir “İsrail yanlılığı”nın tercih edildiğini görüyoruz.
Diyelim bir “Netanyahu profili” var. Kötülüğü her yandan dökülen bir tip. Hangi milletten olursa olsun insani hassasiyetlerden yoksun kötü bir politikacı. İsrail’de çok uzun zamandan beri kitlesel tepkiler de var ona karşı.
İşte onun yönetimi şu anda savaş hukukuna “orantısız güç kullanımı” diye giren ne varsa onu en vahşi ölçüde devreye sokuyor.
Bakıyorsunuz Amerika’dan “İsrail ne yapsa yeridir” türü açıklamalar geliyor. “Hamas çocukların başını kesti” yollu haberler bizzat İsrail tarafından yalanlanmışken, bu bilgi ABD üst kadrolarında da mevcut iken ABD Başkanı Biden bu yalana itibar ediyor ve “Holokost” çağrışımları yapıyor.
Avrupa Birliği adına İsrail’e destek açıklamaları yapılıyor.
Rusya bile Gazze’ye karşı uygulanan vahşi saldırılar karşısında sessiz.
Oysa diyelim kendi ülkesinde büyük tepki gören Netanyahu politikalarına tepki göstermek “Yahudi karşıtlığı” anlamına ant-i semitizm değil.
Ama “Ya öyle algılanırsa…. Ya bir yerlere not edilirse… ya bir Siyonist kanalda mimlenilirse…” gibi kaygılar, eminim ki, Batı dünyasında birçok politikacı için kırmızı çizgi halindedir.
Bunu sadece politikacılar değil, akademi dünyası da bilir, iş dünyası da bilir, medya dünyası da bilir.
Herkesin ayağını denk aldığı bir meseledir bu.
Bu da, dünyadaki “Yahudi etkinliği”ni, problemli hale, hele Filistinlilerin hayatı söz konusu olduğunda can yakıcı hale getiriyor.
“Bu coğrafyada İsrail oldukça Filistinliler için hayat cehennem” gibi bir algının yerleşmesi, bu coğrafyadaki yönetimler “Normalleşme” adına Batılı yönetimlerin duygu iklimine girse bile, kitlelerde nefret birikiminin oluşması önlenemez. Bu da evet, “İsrail için güven sorunu” ise güven sorunu olacaktır.
Üstelik bu, İsrail’in cinayetlerine arka çıkan Batı’lı yönetimlere karşı öfkeyi de besleyecektir.
“Medeniyetler İttifakı”nın konuşulduğu zamanlardan bugünlere, kitlesel boyutta çocuk ölümlerinin (hangi tarafta olursa olsun) konuşulduğu günlere gelmek insani bir dibe vuruştur.
Amerika İsrail’e, şu vahşi bombardıman karşısında “Ben bu kadarına yokum” diyemiyor. Bu başlı başına bir “Yahudi sorunu”dur. Bu sorunu Amerika – İsrail veya Batılı yönetimler el birliği ile oluşturuyorlar. Yarın kalkıp da kimseye anti - semitizm suçlaması yapmasınlar…