Aile hekimleri neden iş bıraktı? Doktor Fatma Örgel: Yeni Yönetmeliğin adı “Eziyet Yönetmeliği”

Aile hekimleri neden iş bıraktı? Doktor Fatma Örgel: Yeni Yönetmeliğin adı “Eziyet Yönetmeliği”

Sağlık örgütleri, 1 Kasım 2024’te yürürlüğe giren ve "eziyet yönetmeliği" olarak niteledikleri Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı iş bıraktı. Eylem 6 Aralık'a kadar sürecek. Peki, aile hekimlerinin talepleri neler? İstanbul’da 14 yıldır aile hekimliği yapan Birlik ve Dayanışma Sendikası İlçe Temsilcisi Uz. Dr. Fatma Örgel, doktorların yaşadığı sorunları ve taleplerini KARAR’a anlattı.

SEMA KIZILARSLAN

Sağlık emek ve meslek örgütleri, 1 Kasım 2024’te yürürlüğe giren "eziyet yönetmeliği" olarak niteledikleri Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı 2-6 Aralık’ta iş bırakma eylemine başladı.

Yönetmeliğin dizi sorunu beraberinde getireceğine dikkat çeken aile hekimleri, kayıtlı hasta sayısını düşürüp, 6 ayda hekime gitmeyenler için maaşlardan kesinti yapılacağını, kayıtlı hasta yılda 7’den fazla hastaneye başvurursa aile hekimlerinin ek ödeme alamayacağını, yazılan ilaca göre ek ödeme verileceğini, aile hekimlerinin maaşının tek kalemde her ay performansa göre değişeceğini ve maaşların yoksulluk sınırının altında kalacağını söyleyerek yönetmeliğe karşı iş bırakma kararı aldı.

“MAAŞLAR KESİLİYOR, SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKECEK”

KARAR’a konuşan İstanbul’da 14 yıldır aile hekimliği yapan Birlik ve Dayanışma Sendikası İlçe Temsilcisi Uz. Dr. Fatma Örgel, yeni yönetmeliğin hangi maddelerine itiraz edeceklerini bilemediğini belirtiyor ve bu yönetmeliği "Eziyet Yönetmeliği" olarak adlandırdıklarını söylüyor.

Örgel, Kasım 2024 itibarıyla yürürlüğe giren yönetmeliğin aile hekimlerinin iş tanımı ve ücretlendirme kriterlerinin muğlak ve bilimsel verilerden uzak olduğunu ifade etti:

“Aile hekimleri olarak ‘hangi maddesine’ itiraz edeceğimizi bilemediğimiz birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerini bitirecek bir yönetmelik. O yüzden adına da ‘Eziyet Yönetmeliği’ dedik. Bu yönetmeliğe itiraz etmek için Kasım ayı başında da bir 5-7 Kasım iş bırakma eylemi gerçekleştirdik. Ancak Sağlık Bakanlığı’ndan düzeltileceğine dair bir açıklama gelmediği gibi raporların paralı olması gibi başka kabul edemeyeceğimiz maddeler de eklenmeye devam etti. Bu nedenle Aralık 2-6 tarihlerinde 5 günlük bir iş bırakmaya başladık.

Kasım 2024 itibarıyla geçerli olan yeni aile hekimliği yönetmeliği öncelikle iş tanımı ve buna karşılık ücret belirlenmesi ile ilgili olarak oldukça muğlak, bilimsel verilerden uzak kriterler, maddeler içermektedir. Sadece bu temel usul nedenleri ile bile çalışma hakları ile ilgili uluslararası hukuk normlarına, TC Anayasası’na ve İş Kanunu’na aykırıdır, çalışanlar olarak özlük ve mali haklarımızda ciddi mağduriyetlere sebep olmaktadır.”

“İŞ GÜVENCESİ RİSK ALTINDA”

3500 kişiden fazla nüfusa hizmet veren aile hekimlerine yönelik ödeme kesintilerinin büyük sorunlar doğuracağını söyleyen Örgel, yönetmelikte, en temel ilaçlara bile maaştan kesinti uygulanmasının hekimlerin tıp eğitimi ve meslek onuruna zarar verdiğini anlattı:

“Yani Anayasa’da korunan temel haklara ve İş Kanunu’nda belirtilen temel iş prensiplerine aykırı bir yönetmelik yayınlanmıştır. İş tanımı net belirlenmemiş, sözleşme fesihleri Sağlık Bakanlığı’nın keyfi ve sürekli değiştirilebileceği belirtilmiş kriterlerine bağlanarak aile hekimleri ve hemşireleri temel iş güvencesinden mahrum bırakılmaktadır.

Bu bilimsellikten uzak kriterlere bakacak olursak, örneğin aile hekimliğine kayıtlı hastaların ödeme katsayılarında aile hekimlerinin birebir sorumlu olmadıkları şartlara bağlanarak ciddi ücret kesintileri getirilmiştir. 6 ay içinde gelmeyen hasta, bir yılda 7 kezden fazla hastane ve başka aile hekimi başvurusu gibi aile hekiminin kontrol alanı dışındaki kriterler. Bu kadar halka yönelik “sağlık hizmetini kullanma” teşvik politikası bakanlık tarafından yürütülürken insanların hastaneye gitmelerinin faturasını aile hekiminden çıkarmak ciddi bir politika tutarsızlığıdır.

3500 üstü nüfusa olan hizmetin ücret ödemesinin kesilmesi; bu nüfusun temel sağlık hizmetlerini nereden alacağı daha belirlenmemişken ki bu İstanbul için daha epey sayıda aile sağlığı merkezi boş işlemez durumda iken bu hastalar yine bize gelmeye devam edecekler, aşı, gebe, bebek izlem talep edecekler ama bizim bu gruba olacak hiçbir hizmeti ücret ödemesinde hesaplamayacaklar.”

Örgel, ücretli rapor uygulamalarının birinci basamakta sağlıkta şiddetin en önemli nedenlerinden biri olduğunu belirtti. Gerekli muayenelerin çoğunun aile sağlık merkezlerinde yapılamadığını ve hastaların bu sebeple ikinci basamağa sevk edilerek şiddet olaylarına maruz kaldığını ifade eden Örgel, şöyle devam etti:

“Raporlar konusu zaten birinci basamakta sağlıkta şiddetin en önemli nedenlerinden birisidir. Ehliyet, işe giriş gibi aslında ilgili oldukları yasalar ve yönetmeliklerde ayrıntılı sağlık şartları anlatılır. Bu şartlar için gerekli muayene ve tetkiklerin, görme, işitme muayenesi gibi birçoğu ASM şartlarında olmadığı için ikinci basamak hastanelere sevk gerektiği durumlarda hastaların itirazları, bazı durumlarda da şiddet olayları olmaktadır. Bu nedenlerle biz aile hekimleri dernekleri, sendikaları olarak bu tür raporlar için gerekli muayene imkanlarının olduğu merkezlerin kurulması ve tek merkezden bunların yürütülmesi idi.

Bu şekilde hastaların da haklı olarak ikinci basamaklarda randevu bulamama endişeleri de ortadan kalkmış olacaktı, biz de kendi asli işimiz olan koruyucu sağlık hizmetlerini daha rahat gerçekleştirecektik. Bu taleplerimiz yapılmadığı gibi bir de bu tür raporların ücretli hale getirilmesi, tek bir güvenlik görevlisinin olmadığı ASM’lerde bizim can güvenliğimizi ciddi anlamda tehlikeye atacaktır ki bu ücretli rapor açıklamasının ertesi günü Şişli’de bir ASM’de bir hasta ehliyet raporu ile ilgili sorun yaşadı diye sağlık çalışanlarına açık şiddet uygulamıştır.”

“ANGARYALAR BİTMELİ, SAĞLIK GÜÇLENMELİ”

Alma Ata Bildirgesi’ne atıfta bulunarak birinci basamak sağlık hizmetlerinin ücretsiz, bilimsel temellere dayalı ve kamu tarafından sunulması gerektiğini belirten Örgel, aile hekimlerinin etkin çalışabilmesi için temel iş güvencelerinin sağlanması ve koruyucu sağlık hizmetleri dışında yüklenen angarya işlerin ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizdi:

“HYP (Hastalık Yönetim Platformu) adı altında bizim aile hekimliği için kullandığımız yazılım sistemleri dışında başka bir platforma daha kendi sistemlerimize girdiğimiz hasta ile ilgili bilgileri tekraren girmemizi istemektedirler. Bu açıkça bir sekreterlik hizmetidir. Sağlık Bakanlığı isterse hukuki sorumluluğunu da alarak kendi yazılımcıları ile bizim aile hekimliği sistemlerinden bu bilgileri çekebilir. Ama biz aile hekimlerine bu sekreterlik angaryası ve hukuki sorumluluk atmaktadır. Daha da kötüsü bu sekreterlik hizmetleri angaryasının bizler aile hekimliği ile ilgili görevlerimizi yapıyorken bile sözleşme fesih nedeni haline getirmiştir.

HYP’nin kişisel verileri kullanma açısından temel anayasal konulara aykırılığı da tartışma konusu olmaktadır.

Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarında “daha iyi bir aile hekimliği”, “aile hekimliğinin güçlendirilmesi” gibi iddiaları da inandırıcı bulamıyoruz. HYP adı altında bize yüklenen sekreterya angaryası ile birlikte aile hekimliğinin temel koruyucu hizmetler için hastalarına ayıracak 5 dakika bile vakit kalmayacaktır. Nitelikli koruyucu bir sağlık hizmeti için minimum 10-15 dakika bir hastaya vakit ayırmaktır. Ne yazık ki hastanelerde dayatılan 5 dakikada bir, iki hasta dayatması biz aile hekimlerine de yapılmıştır.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN