DEVA Partisi lideri Babacan, Yunan basınına verdiği demeçte Türkiye ile AB ilişkilerini ele aldı. Kısa sürede AB üyeliğine hazır hale gelinebileceğini söyleyen Babacan, bu sürecin genellikle siyasi nedenlerle ilerlemediğini belirtti.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yunanistan’da yayınlanan “To Vima” gazetesine verdiği röportajda genel ve yerel seçimlerden, Gazze’deki durumdan ve Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine kadar çeşitli konuları ele aldı.
'TÜRKİYE KISA SÜREDE AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİNE HAZIR HALE GELEBİLİR'
Babacan, Türkiye'nin AB üyeliğine kısa sürede hazır hale gelebileceğini ifade ederken, bu sürecin genellikle siyasi nedenlerle ilerlemediğini belirtti. Türkiye'nin daha önce AB reformlarını hızla hayata geçirdiğini vurgulayan Babacan, bu reformların Türkiye'nin gelişimine ve vatandaşlarına daha iyi yaşam standartları sunmasına olanak sağladığını dile getirdi. Ancak Babacan, Türkiye'nin AB üyeliği için hazır olmasına rağmen, AB'nin Türkiye için ne zaman hazır olacağı konusunda belirsizlik olduğunu ifade etti.
'SEÇİM DE SANDIĞA OLAN İNANCI KANITLADI'
Seçimlerle ilgili olarak Babacan, Türkiye'deki demokratik uygulamalarda ciddi sorunlar olduğunu kabul ederken, vatandaşların sandığa olan güvenini yeniden kanıtlayan son seçimlerin, Türkiye'nin geleceğinin hala vatandaşların elinde olduğunu gösterdiğini belirtti. Ayrıca, Türkiye'nin son yıllarda Mısır, Suudi Arabistan, BAE gibi ülkelerle ilişkilerinde bir normalleşme sürecine girdiğini ve muhalefetin artan gücünün bu yönde etkili olduğunu belirtti.
Konuyla ilgili olarak Babacan, "Kuşkusuz ki ülkemizin demokrasi pratiklerinde ciddi sorunlar bulunuyor, ancak her iki seçim de vatandaşın sandığa olan inancını bir kez daha kanıtladı. Seçimlerin ardından ülkemizin kaderinin hâlâ vatandaşların elinde olduğunu ve vatandaşların oy verme yoluyla bazı şeyleri değiştirebileceğini görmüş olduk" ifadelerini kullandı.
Ukrayna-Rusya ilişkileriyle ilgili olarak Babacan, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısını kabul edilemez olarak değerlendirirken, Türkiye'nin Ukrayna ile birlikte Rusya ile de diyalog halinde olabilme avantajına sahip olduğuna inandığını ifade etti. Babacan'a göre, Türkiye'nin bu çerçevede Rusya ile olan ilişkilerinin "her koşulda diyalog halinde olma" stratejisine dayanması gerekiyor.
'FİLİSTİN BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR'
“Erdoğan'ın ateşkes müzakerelerinin bir parçası olma arzusu var mı? Bu çaba yalnızca Hamas'la dayanışmanın bir sonucu mu, yoksa Türkiye'nin Ortadoğu ve Arap dünyasında oynadığı daha kapsamlı bir rolle mi ilgili?” sorusunu da yanıtlayan Babacan, "Türkiye, Filistin halkı ile her zaman yakın dayanışma içinde olacaktır. Bu kırmızı çizgimizdir. Türk diplomasinin ateşkes için çaba gösterdiğine inanıyorum.
Ancak ateşkes başka bir şey, “kalıcı barış” ise bambaşka bir şey. Gazze'nin ağır tecrit altında bir açık hava hapishanesi olduğunu unutmayalım. İsrail hükûmeti kutsal ve mukaddes mekânlara yönelik saygısız tutumu ve buralara yönelik saldırılarıyla geçmişten beri sürekli gerilimi tırmandırdı. Uluslararası toplumun sayısız uyarısına rağmen Batı Şeria'da hukuka aykırı yerleşkeler kurulmaya devam etti. İsrail hükûmeti temel insan haklarını sürekli ihlal eden bu pervasız politikalara son vermediği sürece kalıcı barış asla sağlanmayacaktır" dedi.
