Herhangi bir besin yetersizliği gözlenmiyor olsa dahi, özellikle mevsim geçişlerindeki; kronikleşen yorgunluk, isteksizlik, ani ruh hali değişimleri, sindirim sistemi problemleri, bağışıklığın düşmesi ile çeşitli enfeksiyonlara maruz kalınmasının nedeni; vücudumuzda bulunan ve uygun ortamı yakalayarak çoğalan candida mantarı olabilir.
Candida mantarı; hepimizin vücudunun çeşitli bölgelerinde, çeşitli alt türleriyle birlikte bulunan, aslında bazı yararlar sağlayan ama artışı halinde anlamlandıramadığımız sağlık problemleriyle bizi karşılayan ve yaygın olarak genital bölge ve ağız içi enfeksiyonları oluşturabilen bir türdür.
Düzensiz ve bilinçsiz antibiyotik kullanımından ziyade; sadece günlük besin tüketimiyle ve bu besinlerin çeşitli şekillerde antibiyotiklerle kontaminasyonu sonucu (üretimde antibiyotik kullanılması) veya basit şekerler yönünden ağırlıklı beslenmek, doğum kontrol hapı kullanmak veya yüksek oranda alkol tüketmek vücudumuzdaki candida mantarı sayısını artırabilir. Bu da enfeksiyonlara zemin hazırlar.
Bu tarz sağlık problemleri yaşıyorsak ve kronikleştiyse candida diyeti olarak adlandırılan ve diğer popüler diyetlerle karıştırılmaması gereken; sağlıklı ve bu semptomları hafifleten beslenme modelini benimseyebiliriz.
Bu kişinin; alışkanlık, yeme sıklığı, düzeni ve tercihleri göz önüne alınarak ihtiyacına göre, miktarları değiştirilerek oluşturulması gereken ve basit karbonhidratların neredeyse olmadığı bir beslenme modelidir. Ayrıca fazla nişastalı sebzelerin yer almadığı, rafine yağlardan ziyade bitkisel yağlar ve tereyağı kullanımının önerildiği, rafine şekerin ve tatlandırıcıların yasak olduğu, yüksek früktoz oranına sahip meyvelerin tüketimine izin verilmediği, arındırıcı ve bağırsak mikrobiyotasını düzenleyen bir beslenmedir.
Tuz ve trans yağı bırak daha uzun yaşa
Araştırmacılara göre, tuz ve trans yağ tüketiminden kaçınılarak 2040 yılına kadar toplam 94.2 milyon erken ölümün önüne geçilebilir.
Harvardlı araştırmacılara göre, tuz tüketiminin yüzde 30 oranında azaltılması, yaklaşık 40 milyon kişinin kalp hastalıkları sebebiyle erken yaşta hayatını kaybetmesini engelleyebilir. Margarinde ve hazır gıdalarda bulunan trans yağ tüketimini bırakmanınsa 14.8 milyon kişiyi erken ölümden kurtarabileceği düşünülüyor. Uzmanlar, dünya nüfusunun yüzde 70’inin tansiyon tedavisi olduğu takdirde 39.4 milyon kişinin yaşam süresinin uzayacağını belirtti. Bu da 2040 yılına kadar toplam 94.2 milyon erken ölümün engellenebileceği anlamına geliyor. Araştırmayı yürüten Profesör Goodarz Danaei konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Tansiyon tedavisini artırmayı, sodyum alımından ve trans yağ tüketiminden kaçınılmasını hedefleyen küresel bir girişim, kardiyovasküler hastalıkların sebep olduğu erken ölüm vakalarını önümüzdeki çeyrek asırlık süreçte önemli ölçüde azaltabilir.”
Öte yandan bu girişimler için, ülkelerin ek sağlık harcamaları yapması gerektiğini belirten Danaei “Ancak yapılan incelemeler bu hizmetlerin erişilebilir ve uygun fiyatlı olduğunu gösteriyor” dedi.
Circulation adlı akademik yayında yer verilen araştırmada, Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı çeşitli çalışmalardan elde edilen küresel veriler incelendi. Buna göre ilk olarak, hastaların güvenli ve düşük maliyetli kan basıncı ilaçlarına erişmesini sağlamak gerekiyor. Bunu başarmanın mümkün olduğunu kaydeden Danaei “Bunu dünya genelinde başarmak için kararlı bir çalışmaya ihtiyacımız var” diye konuştu.