Yıllık enflasyon oranının 2023 Nisan-Mayıs aylarında yüzde 35-40 seviyesine gerileyebileceğini fakat bunun 'düşük faiz politikası'ndan kaynaklanmayacağını aktaran ekonomi gazetecisi Alaattin Aktaş, enflasyonun düşmesine karşın fiyat artışının devam edeceğini söyledi.
Merkez Bankası, 2022 Kasım ayında yaptığı toplantıda, politika faizini 150 baz puan düşürerek yüzde 9'a çekerek faizi iki yıl sonra tek haneye indirdi. Merkez Bankası en son 2020 Ağustos ayında yüzde 8,25 olan politika faizini 2020 Eylül ayında yüzde 10,25'e yükseltmişti.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, 2022 Ekim ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 85,51 olarak gerçekleşti. İktidarın, 2021 Kasım ayında hayata geçirdiği ihracat, istihdam, üretim ve düşük faizi önceleyen ekonomi politikası, son 20 yılın en yüksek enflasyonunun yaşanmasına neden oldu.
"ENFLASYON DÜŞECEK, DOĞRU; PEKİ YA FİYATLAR NE OLACAK!"
Ekonomi gazetecisi Alaattin Aktaş, bugünkü yazısında, 2023 yılında enflasyonda doğal bir düşüş yaşanacağını fakat bunun ekonomi politikalarıyla ilgili olmayacağını kaydetti. Vatandaş için enflasyon oranının değil fiyatların öneminin olduğunu ifade eden Aktaş, enflasyonun düşmesine karşın fiyatların yükselmeye devam edeceğini belirtti.
Alaattin Aktaş'ın ekonomim.com internet sitesinde bugün kaleme aldığı 'Enflasyon düşecek, doğru; peki ya fiyatlar ne olacak!' başlıklı yazısı şöyle:
Yıllık enflasyon oranı aralıktan itibaren hızla düşecek, artık bunu herkes biliyor. Bu düşüşü faiz indirimine bağlayanın da başı ağrımaz. Peki gerçek bu mu, tabii ki değil.
Yıllık oran 40-50 puan kadar düşerek nisan-mayıs gibi yüzde 35-40 civarına inebilir. Söylesenize enflasyonu böyle hızla geriletebilmenin temel şartı nedir? Yanıt, yazıda...
Yıllık fiyat artışı zirveyi ya ekimde gördü ya da kasımda görecek. Ekimdeki yıllık artış oranı yüzde 85.51; bu oran kasımda belki küçük bir artış daha gösterir, o kadar. Sonra düşüş başlayacak.
Enflasyon hesaplama yönteminden kaynaklanan bu düşüşün matematiksel bir gerçek ve aylar öncesinden tahmin edilen bir durum olduğunu bu köşede defalarca yazdım; eline hesap makinesini alan ve dört işlem yapmayı bilen herkes de yazdı, söyledi.
Bu gerilemenin siyaseten çok kullanılacağı, hatta kullanılmaya başlandığı da gözleniyor. Hele hele ekonomik gerçeklerle örtüşmek şöyle dursun yan yana bile gelmeyecek faiz indirimlerinin enflasyondaki bu gerilemeyi “sağlayacak” en büyük etken olarak gösterileceği de ortada ve gösteriliyor da nitekim...
Yıllık fiyat artış oranı aralık sonunda kasıma göre 20 puan kadar düşüp yüzde 65-70 arasına ve ocak sonunda bu sefer 10 puan kadar daha düşüp yüzde 50- 55 arasına indiğinde neler söyleneceğini kim bilir kaç kez yazdım:
"Biz enflasyon düşecek dedik ve düştü mü, işte görüyorsunuz. Bu düşüş için faizi indirmek gerekir dedik mi, dedik ve bakın faizi tek haneye indirmenin sonuçlarını. Enflasyon düşük faiz sayesinde daha da düşecek, bunu da göreceksiniz..."
Doğru söze ne denir!
Yıllık enflasyon oranı düşüyor.
Faiz indirildikten sonra bu düşüş daha da hızlandı.
Yıllık enflasyon oranı nisan-mayıs aylarında şimdiki düzeyin 50 puan kadar altına iner mi, iner... O aylarda yüzde 35’leri görebiliriz.
Ya fiyatlar ne olacak?
Son bir yıldaki fiyat artış hızına odaklanmak ve yalnızca değişim oranına bakmak, fiyatların düzeyini unutturmaya çalışmak siyasetçinin çok işine gelir.
Böyle dönemlerde siyasetçi bu durumu ön plana getirip vatandaşın da yalnızca oranla ilgilenmesini ister. Çünkü orana değil fiyata bakan, aslında artışın devam ettiğini görecektir.
Bugünkü yazımda bir tablo ve grafiğe yer veriyorum. Tabloda geçen yıl ve bu yılın ilk on ayının TÜFE gerçekleşmesi, 2023 sonuna kadar olan dönemin de hedef ve tahmini yer alıyor. 2023 için resmi enflasyon hedefi yüzde 25 ve buna göre aylık artış ortalaması (pratikte aylık artışlar tabii ki aynı oranda olmaz) yüzde 1.87. Bu çok iyimser bir senaryo. Ayakları yere biraz sağlam basan bir senaryo çerçevesinde aylık artış ortalamasını yüzde 3 alarak bir hesaplama yaptım. Ona göre de yıllık artış yüzde 43.
TÜFE tüm fiyatların ortalamasını gösterdiğine göre bu endeksi bir mal ya da hizmetin fiyatı gibi düşünebiliriz.
Bir kıyafet, bir aylık doğalgaz faturası, bir aylık sigara parası; ne sayarsanız sayın.
Endeks ekimde 1084, diyelim 1084 lira. Son bir yıldaki artış da yaklaşık yüzde 86.
Kasım ve aralıkta yüzde 3’lük artışlar olduğunu varsayalım; aralıktaki harcama 1150 lira. Peki yıllık artış kaç; aylık harcamamız arttığına göre yıllık oran da ekimdeki düzeyin üstüne çıkmış mı, hayır tam tersi yüzde 67’ye düşmüş.
Çünkü son bir yıldaki artışa bakılıyor; hareketli olarak son 12 aya... Yüksek oranlar çıkıp düşük oranlar girdikçe de son 12 ayın oranı geriliyor.
Yüksek artış dışarı-düşük artış içeri!
Sihirli kavram bu:
“Yüksek artış çıkıyor, düşük artış giriyor...”
Örneğin bu aralıkta yıllık hesaplamadan geçen yılın yüzde 13.58'lik rekor artışı çıkacak, yerine muhtemelen yüzde 3 dolayında bir oran girecek.
Bu sayede yıllık artış oranını gerilemiş görüyoruz.
Ama peki fiyatta bir gerileme var mı?
Zaten gerileme olmadığını da söylemiş durumdayız:
"Yüzde 13.58 çıkacak, yerine yüzde 3 girecek."
Yani fiyatlar artmaya devam edecek.
Sorun da bu, fiyatlar artmayı devam edecek!
Grafik her şeyi ortaya koyuyor
Grafiğimiz 2021 yılı başından 2023 sonuna kadarki dönemi kapsıyor. 2023’ü, tablodaki verileri kullanarak hem resmi hedefe göre, hem daha gerçekçi bir senaryoya göre oluşturduk.
Şimdi soralım; aralıktan itibaren yıllık enflasyon artışı hız kesecek kesmeye de peki fiyatlarda bir gerileme var mı?
Yok! Peki fiyatların gerilemediği, yatay bile seyretmeyip artmaya devam ettiği bir dönemde hayat pahalılığını hafifletmek mümkün olabilecek mi? Belki... Eğer gelirler fiyatlardaki artıştan daha fazla artarsa, belki...
Ancak yalnızca 2023 için gelir-fiyat artışı dengesini gelir lehine değiştirmek, o da yapılırsa, yetecek mi? Ya geride kalan yıllardaki kayıplar?
Unutmayalım, bu devlet, çok yüksek dereceli değil, sıradan bir memuruna emekli olduğunda ev alabilecek kadar ikramiye veriyordu. Ya şimdi?
Daha ne örnekler verilebilir, isteyen istediği kadar örnek bulabilir.
ENFLASYONU DÜŞÜRMENİN TEMEL ŞARTI NEDİR?
Çok basit bir soru soralım:
“Bir ülkede enflasyonu hızla aşağı çekebilmenin olmazsa olmaz şartı nedir?”
Yok yok, öyle “Şu önlem alınmalı, bu politika izlenmeli, şu yapılmalı” gibi derin düşüncelere dalmayın!
Enflasyonu düşürmenin olmazsa olmaz şartı çok basit:
“Önce enflasyonu yükseltmek.”
Önce enflasyonu tırmandır; yüzde 80’e, 85’e çıkar ki 30’a, 35’e indirme olanağın olsun!
Enflasyon şimdi yüzde 20’lerde, 25’lerde olsa ne kadar düşürebilirdik ki!
Sıfıra indirsek bile öyle 50 puan düşüremiyoruz ki!
O zaman şu soruyu sormak gerekmiyor mu:
“Peki enflasyonu kim, ne yaparak ve niye yüzde 85'lere çıkardı?"
TÜFE TARTIŞMASI AYRI
Yaptığım hesaplamada kullandığım TÜİK’in tüketici fiyat endeksinin kafalarda çok soru işareti oluşturduğunun ve inanılır bulunmadığının tabii ki farkındayım.
Ben de bu hesaplamada bir dizi eksik bulunduğunu biliyorum ve özellikle son dönemdeki hesaplamalara ben de kuşkuyla bakıyorum.
Ancak baz etkisine dayalı yıllık oran düşüşüne ilişkin hesaplama tüm endekslerde görülecek bir durum. Dolayısıyla TÜFE’nin kullanılmasının bu yönden hiçbir sakıncası yok.