BM Genel Kurulu'nda da gündem konularından olan Kıbrıs'a ilişkin KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, öncelikle Kıbrıs sorununun ne olduğunu tanımlamak gerektiğine işaret etti. KKTC'nin 60 yılının iyi niyetle bu masalarda harcadığını söyledi ve "Kıbrıs konusunu iki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon, federal bir formülle çözün’ diyorlar. Bu artık zekamızla alay eden bir yaklaşım" dedi.
BM Genel Kurulu'nun New York'ta yaptığı üst düzey toplantılarda Kıbrıs meselesi de gündemdeydi. Amerika'daki temasların ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) nasıl bir yol haritası izleyeceği ve görüşmelerden ne sonuç çıkarıldığı ise merak edildi.
VOA Türkçe ekibinden Mehmet Toroğlu'na konuşan KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, iki toplumlu iki bölgeli federasyon modelinden iki devletli çözüm modeline geçişi içeren bir yaklaşım değişikliğine gittiklerine işaret etti; “Başarısızlığı kanıtlanmış” yöntemleri tekrarlayarak aynı sonuçları beklemenin mantıklı olmadığını söyledi.
'GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ'
Amerika’daki temaslarında bu mesajı verdiklerini belirten Ertuğruloğlu, muhataplarında bu yeni yaklaşıma karşı direniş gözlemlediklerini, ancak bu direnişin kendilerine geri adım attıramayacağını, hatta kararlılıklarının daha da artacağını kaydetti.
'HERKESİN KIBRIS SORUNUNUN NE OLDUĞUNU ANLAMASI LAZIM'
Ertuğruloğlu, “Herkesin şunu anlaması lazım; önce çözülmeye çalışıldığı iddia edilen Kıbrıs sorununun ne olduğunu herkesin iyi kavraması lazım. Kıbrıs konusuna yanlış teşhis konarak sonra da bunun çözülmesini talep etmenin boşuna bir gayret olduğunun 60 yıllık tecrübeden sonra ortaya çıkmış olması gerekir. Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti diye tanıdıkları sürece ve Kıbrıs Türk’ünü de sanki işte adına Kıbrıs Cumhuriyeti denen bir Rum devletinin Türk toplumu diye kabul ettikleri sürece bununla bir yere gidilemeyeceğini herkesin bilmesi lazım.
'BİZ İYİ NİYETLE 60 YILIMIZI HARCADIK'
Biz iyi niyetle 60 yılımızı bu masalarda boşu boşuna harcadık. 60 yılımızı çaldılar. Rum tarafı devlet, Türk tarafı toplum muamelesi görerek Rum tarafına bizim üzerimizde ambargolar uygulama fırsatı verdiler. Rumların Kıbrıs konusunu olduğundan yanlış yansıtma propagandalarını cesaretlendiren politikalarla bugünlere gelindi. Görev ve sorumluluklarını yerine getiren tek garantör ülke Türkiye'yi de işgalci ülke diye suçlamaya devam ediyorlar ve bu koşullarda da ‘masaya oturun, toplumlar arası görüşmeler çerçevesinde ve Kıbrıs konusunu iki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon, federal bir formülle çözün’ diyorlar. Bu artık zekamızla alay eden bir yaklaşım.”
