Homeopati, hastalığı kendi benzeriyle tedavi etme yöntemi. Reflüden ülsere, migrenden alerjiye pek çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Dr. Ensar Özkızıklı, yan etkisi olmadığı için yöntemin özellikle Avrupa ülkelerinde yoğun olarak tercih edildiğini anlattı.
[Karar]
ÜRÜN DİRİER
Mevcut tedavi yöntemleri hastalığın bulgu ve semptomlarıyla savaşmayı hedefler. Almanya’nın en popüler alternatif tedavi yöntemlerinden biri olan Homeopati ile amaçlanan ise hastayı hastalığına benzer semptomlara yol açan maddelerle tedavi etmek. Örneğin sağlıklı insanda sıtma belirtilerine yol açan kınakına bitkisi, sıtma olan birine çok düşük dozda verildiğinde iyileştirici etki gösteriyor. Uykusuzluk için ise kahve çekirdeğinden hazırlanan homeopatik ilaçlar kullanılıyor.
ASIRLARDIR FAYDALANILIYOR
Hipokrat’ın da dediği gibi “Benzer benzeri tedavi eder.” Rönesans’ta Paraselsus da bu prensipten söz etmiş. Çinliler, Hintliler, Mayalar ve Kızılderililerin de kültürlerinde aynı görüş var. Ünlü Hint destanı Mahabharata’da kahramanlardan biri zehirlendiği için panzehir olarak kendini zehirli yılana sokturur örneğin. Hintli Gujarat kabilesinin kuduz olan hastaya, ‘çivi çiviyi söker’ mantığıyla, onu ısıran köpeğin bir kılını kopartıp suyla içirttiği bilinir. Soğukta donmuş birinin karla ovulduğunu da hepimiz biliriz.
VÜCUT KENDİ KENDİNİ İYİLEŞTİRİR
Avrupa ve ABD’deki bazı tıp fakültelerijnde kürsüleri de bulunan Homeopati’nin felsefesi, insan vücudunun kendi kendini iyileştirebileceği inancına dayanıyor. Homeopati uygulayan Dr. Ensar Özkızıklı “Hastalık yoktur hasta insan vardır. Bu bir bütünsel tıp yaklaşımıdır. Hasta insan yaşam dengesi bozulmuş kişidir. Yaşam dengesinin tekrar sağlanması durumunda hastalık ortadan kalkar” diyor. Prensipleri ilk olarak 1700’lerin sonunda Alman doktor Samuel Hahnemann tarafından oluşturulan Homeopati, herhangi bir yan etkisi olmadığı, vücudun savunma mekanizmasını harekete geçirdiği için özellikle kronik hastalıklarda tercih ediliyor.
DAVİD BECKHAM’IN DA TERCİHİ
Homeopati bugün Avrupa ülkelerinde ve ABD’de çok yaygın. Almanya, İngiltere, Hindistan, Pakistan ve Meksika’da homeopati sağlık sisteminin içinde yer alıyor ve Homeopati ilaçları sigorta tarafından karşılanıyor. Birleşik Devletler Gıda ve İlaç Dairesi araştırmalarına göre yılda 6 milyon ABD’li Homeopati ile tedavi oluyor. Tina Turner, David Backham, Prens Charles ve Bill Gates gibi ünlü isimler de bu tedavi yöntemini kullanıyor.
BİRKAÇ SAATTE ETKİLİ
Homeopati esas olarak vücudun doğal iyileşme tepkilerini harekete geçiriyor. Örneğin grip olduğunuzda ateşinizin yükselmesinin sebebi, yüksek ateşte mikropların ölecek olmasıdır. Öksürük de mukusun atılmasına yardımcı olur. Semptomlar aslında iyileştirmek için bedenin kendi savunma mekanizmasıdır. Yok edilmesi gereken düşmanlar değil. Homeopatik tedavi de vücudun iyileşmek için kullandığı semptomları arttırarak bedenin kendini tedavi etme gücünü uyandırıyor.
ONLARCA RAHATSIZLIK GİDERİLİYOR
Dr. Özkızıklı, akut hastalıklarda iyileşmenin hemen bir iki saat içinde hissedildiğini söylüyor. Kesin tedavisi olmayan gripte bile birkaç saate rahatlama başlıyor. Kızamık, su çiçeği, kronik geniz akıntısı gibi çocukluk hastalıklarında da tedavi edici. Kabızlık, reflü, mide ülseri, allerjiler, astım, migren, çarpıntı, fibromiyaljiler, boyun ve bel ağrıları, vertigo (kronik baş dönmesi), kulak çınlamaları, depresyon ve panik atak gibi onlarca rahatsızlıkta kullanılıyor.
İLAÇLAR DOĞADAN ÜRETİLİYOR
Homeopati ilaçlarına ‘remedy’ yani ‘deva’ deniyor. Bunlar bitkiler, hayvan zehirleri, mineraller, böcekler ve asitlerden üretiliyor. Bir ‘remedy’ hazırlamadaki en önemli nokta ise maddeyi, kendisinden eser kalmayacak kadar seyreltmek. Peki nasıl oluyor da bu kadar düşük doz etkili olabiliyor. Bunu ‘suyun hafızası teorisi’ ile açıklamak mümkün. Bu teoriye göre su, her çalkalama işlemi sırasında maddenin bilgilerini ezberliyor ve kaydediyor.
12 BİN FREKANSLA HASTALIKLAR YOK OLUYOR
Bizi ne hasta ediyor? İç hastalıkları uzmanı Dr. Erkan Sarıyıldız’a göre iç ve dış etkenler zaman içerisinde frekans ayarlarımızı bozarak hücresel yıkıma sebep oluyor. Sevilmeye layık olmadığını düşünme ve değersiz hissetme gibi duygu ve düşünceler uzun süre aşılamadığında hastalık haline geliyor.
HEPSİNİN NEDENİ VAR
Bitmedi... Kendini ifade etme sorunu yaşayanlarda tiroid hastalıkları sık görülüyor. Hayata dair olumsuz kodları çok olanlar migrenden mustarip. Sevildiğine inanmayanlarda kalp hastalıkları yaygın. Hayatta kendini kurban rolünde hisseden, hayatından hoşnutsuz olanlarda mide ve bağırsak sorunları, öfkesini içine atanlarda hassas bağırsak sendromu ortaya çıkıyor. Acı veren duygular böbrek sorunlarına yol açıyor.
Dr. Erkan Sarıyıldız, tüm bu rahatsızlıkların biyofrekans yöntemiyle çözüldüğünü söylüyor. Yöntemin kökeni geçmişteki araştırmalara dayanıyor. Biyofizikçi Alman doktor Fritz Albert Popp’un, bütün canlı hücrelerin ışık saçtığı ve ışığın kaynağının DNA olduğuna dair makalesine göre DNA birden çok frekans yayıyor. Dr. Raymond Rife ise belli frekansları kullanarak virüs ve bakterilerin yok edilebildiğini bulmuştu. İsveçli radyolog Bjorn Nordenstrom, bir tümörün içine bir elektrot yerleştirip doğru akım verildiğinde tümörün eridiğini test etmişti. Araştırmalar her canlının bir frekansa sahip olduğunu ve dahası hepimizin çevremizdeki frekanslardan etkilendiğini gösteriyor.
Peki bu tedavi nasıl uygulanıyor? Dr. Erkan Sarıyıldız, şöyle anlatıyor: “Bedene 12 bin ayrı frekans göndererek geri dönen tepkilere göre hastalıkları, genetik yatkınlıkları, alerjileri ve hastanın ruh halini analiz ediyoruz. Bu cihazın ilk prototipi NASA’da geliştirildi. Uzayda hastalanırlarsa diye astronotların kullanması için. Şimdi çok geliştirildi ve pek çok ülkede uygulanıyor.”