İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener SMA'lı çocuklar için başlatılan kampanyaya tepki gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamalarını eleştirdi: Ailelerin içini acıtan bir söylem bir doktor olan bakana hiç yakışmamıştır. Gelsin de bunları ailelere anlatsın
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın SMA'lı çocuklar hakkında dün akşam yaptığı açıklamayı eleştirdi.
Yılbaşı ikramiyesinde satılmayan üç çeyrek biletin 75 milyon liralık ikramiye tutarının Türkiye Varlık Fonu'na kalmasının ardından çok sayıda kişi sosyal medya hesaplarından çağrıda bulunarak, paranın SMA hastası çocuklar için kullanılmasını talep etmişti. Kampanya ses getirince Bakan Koca bir açıklama yapmış, ''Kirli kampanyaya alet olmayacağız. İlaç şirketlerinin baskısı ile çocuklarımızın kobay olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullanmıştı.
Koca'nın açıklamalarına tepki gösteren Akşener şöyle konuştu:
"AİLELERİN İÇLERİ YANIYOR"
Bir tıp doktoru olan Sağlık Bakanına yakışmamıştır. Gelsin bunları ailelere anlatsın, çocukları ölümün eşiğinde bir imkan var ve o imkan dışarı gönderilse 2,5 milyon dolar, Türkiye’ye getirilse 750 bin liraya halloluyor bir ilaç kabul görmüş bir ilaç kabul görmemiş. Bütün dikkat bu ikinci ilacın da onaylanması üzerine. Kampanyalar yapılıyor insanlar destek oluyor o ilacın getirilmesi ile ilgili o parayı ödemeye yönelik hiçbir sıkı yok. Ben SMA hastası yakınlarıyla görüştüm çıkıp 79 milyonu oraya verin çok fazla çocuğumuz yok bunların ilaçları gelsin denilmiş ve bir gazetenin ön sayfasını dolduracak laf söylenmiş. Yani diyor ki, Sayın Bakan para istemeyin benden buz gibi soğurum sizden. Günü geldiğinde bunun cevabını bu millet verir. Sosyal devlet açını doyurur, çıplağını giydirir ve iyi kazanandan alır hiç kazandıramadığını, iş veremediğine, aç bıraktığına verir. Şu anda var olanların tedavisi için ne yapacaksınız. Varlık fonuna gidecek ondan sonra addaya gidecek, kimse nereye gitti bilmez. Nerelere para gidiyor. 9 milyar TL bir müteahhidin borcu silindi.
"VATANDAŞIN DERDİNİN KONUŞULDUĞU BİR YOLCULUK YAPIYORUZ"
2021’den herkes için sağlık, huzur, mutluluk ve en önemlisi umutlu bir yıl bekliyorum. Kimsenin aç açık kalmadığı bir yıl bekliyorum. Ben Türkiye’ye ve Türk milletine güveniyorum, seçmenimize güveniyorum, Anadolu’nun ferasetine güveniyorum. İYİ Parti’nin kuruluşu ile birlikte mahalleler arası düşmanlaştırma dilinin ortadan kaldırılacağına söz verdik, makulün dili ve sesi olacağımızı söyledik buna da devam ediyoruz, millet ittifakını böyle görmek lazım. İYİ Parti kurulmasaydı İstanbul, Ankara gibi büyük şehirler alınabilir miydi, bu sinerji oluşabilir miydi? Vatandaşın derdinin konuşulduğu bir yolculuk yapıyoruz biz, gücümüz oradan geliyor. Esnaftan gelen bilgiler var diyorlar ki, bizi İsmail beyin programında kamuoyu ile paylaşın. Bu kavgadan uzak durun demek, bizim dertlerimiz üzerinden rekabet edin demek. Biz hükmi şahsiyetlerimizi muhafaza ediyoruz, problemlere çözüm önerilerimiz, tutumlarımız farklı, millet ittifakı duygusal bir birliktelik değil, vatandaşın isteğine bağlı bir birliktelik.
"BAHÇELİ’NİN ÇAĞIRISI AYIPTIR, NEZAKET DIŞIDIR"
Sayın Bahçeli’nin evine dön sözlerini ben yorumlayamıyorum fakat alışkanlık haline getirdi. Ben Bahçeli ve diğer ortak Perinçek’le ikisinin yanyana gelip büyük ortağa iletilmek üzere işsizlik nasıl ortadan kaldırılır, genç işsizlik nasıl çözülür, 30 milyar TL bütçeye müteahhitler için para koyulurken tarıma 22 milyar destek konulmasının neye tekabül ettiği üzerine kafa yormalarını ve bunu Sayın Erdoğan’a sunmalarını tavsiye ediyorum. Türk siyasetinde ayıptır bunlar. Bir siyasi parti var ve o siyasi partinin genel başkanını siz canınız sıkıldıkça eve davet ediyorsunuz. Kurumsal bir yapı var burada onun genel başkanını davet ediyorsunuz, ayıp. Bunlar son derece ayıp, nezaket dışı. Benim tavsiyem Sayın Perinçek ile beraber bu işlere kafa yorsunlar. Ben Sayın Bahçeli’nin ağzından Doğu Türkistan’daki Türklerle ilgili yorum duyması tercih ederim.
"ERDOĞAN’A SESLENİYORUM; O GENÇ KIZIN GÖNLÜNÜ ALIN VE HELALLİK İSTEYİN"
Sayın Erdoğan’ın Cuma namazı çıkıyı yaptığı konuşma üzerine bir tweet attım. 21 yaşında bir genç kızın CHP’de Parti Meclis’i üyesi olmasını, başörtülü olduğu için onu vitrin süsüne benzetti. 67 yaşında bir adam şahsı Cumhurbaşkanı ve neredeyse torunu yaşındaki bir kız çocuğuna Cuma çıkışı cami avlusunda bir siyasi tercihte bulunmuş, bir siyasi partinin içinde yer almış bir kız çocuğunu siz hedef alırsanız, yaşınıza başınıza bakmadan onu vitrin süsü olmakla suçlarsanız, insani bir tepkiyi Meral Akşener verir, o tweetin anlamı odur. Sayın Soylu o tweetten incineceğine Cuma günü bu sözlerin söylendiğinde Çarşamba günü üç kadının katledildiği, bir yılda 356 kadının katledildiği bir Türkiye’de İçişleri Bakanlığı sandalyesini işgal eden sayın Soylu’nun şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekir, bu işi beceremiyorsa da hadi bakalım eyvallah deyip istifa edip gitmesi gerekir. Yani Patronuna kendini hatırlattı. Görev sahibi bir şahsın görevini icra etmesi gerekir. Ben Sayın Erdoğan’a buradan sesleniyorum, bu genç kızımızın gönlünü alın ve helallik isteyin.
"SAYIN SOYLU’YU GÖREVİNİ YAPMAYA DAVET EDİYORUM, ONA BUNA LAF YETİŞTİRMEK YERİNE"
Sayın Erdoğan’ın gözüne görünmeye çalışıyor birçok Ak Partili görev sahibi. Damat beyin affedilmesinden sonra ben de affedilebilir miyim diye bir mesele var. Ben Sayın Soylu’yu görevini yapmaya davet ediyorum, ona buna laf yetiştirmek yerine.
Biz istediğimiz kadar kadın milletvekili çıkaramadık, bundan ders çıkardık ona göre davranacağız gelecek seçimlerde. Geri kalan bütün kurullarımızda, partimizin karar verici her mekanizmasında yüzde 25 kadın kotası uygulanıyor. Milletvekili seçtirme konusunda başarısız olduk ama onun dersini çıkardık.
"2008’DEN SONRA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA MODELİNE DÖNÜLMELİYDİ"
Yüzde 14.6 enflasyon geliyor, köprülere yüzde 26’ya yakın zam geliyor, asgari ücrete yüzde 21 zam yapılıyor Cumhurbaşkanlığı sarayının bütçesine yüzde 28 zam yapılıyor. Ekonomiyi pandemi, esnaf üzerinden tanımlamamız lazım. Ondan sonra asgari ücret üzerinden. Esnaftan yoğun bir talep var, kepenk kapatıyoruz diyorlar. Biz dedik ki, ailelere kişi başı 500 lira gelir verin onlar gitsin tüketsin. Çalışan kişi başına 10 bin para verin dedik, bir yıl boyuncu faizsiz ödemesiz yardımlar yapılsın dedik olmadı. Buna karşılık açılan paket 5 müteahhide gitti, krediye gitti. 2008’den sonra sürdürülebilir kalkınma modeline dönülmeliydi maalesef buna dönülmedi. Çünkü dünyada para bol, ucuz kredileri aldılar tüketime harcandı, tarım ithal edilmeye başlandı, sanayi ürünleri ithal edilmeye başlandı, üretimden çıkıldı sonuç itibarı ile borç para ile lüks hayat yaşanır oldu Türkiye’de. Ekonominin patronu güven güveni ortadan kaldıracak tavırlar tutumlar izlenmeye başlandı. Türkiye bu zihniyet sebebi ile negatif döngünün içerisinde. Bu zihniyetten doğru iş beklemek mümkün değil.
Biz ayda bir milletin enflasyonu diye bir ölçüm yaptırıyoruz Sakarya milletvekilimiz Ümit Dikbayır yapıyor, gıda enflasyonu yüzde 28. Bu arkadaşlara biz önerdik dedi ki, fakirin dar gelirlinin enflasyonunu ayrı bir sepette ölçün.
"ASGARİ ÜCRETİ 3000 YAPIN DEDİK"
Biz dedik ki, asgari ücrette 3000 yapın, işverenden para çıkmasın. Zam yapıldı 2850 civarında, işvereninki 4200 lira oldu. Yani 500 lira zam yapıldı 750 lira işveren ekstra para ödeyecek. Şimdi ne olacak tüketim olmayacak, işçi çıkarılacak, yeni iş arayanlar iş bulamayacak. Tüketim artmayacak, insanlar iş bulamayacak, işten çıkarılacak. Halbuki, 100 milyar lira harcama imkanı doğuyordu bizim dediğimizle, 1,5 milyonluk istihdam yaratılıyordu, 450 milyar TL bütçeye faydası oluyordu. Siz itibardan tasarruf olmaz deyin, kendi harcamalarınıza yüzde 28 zam yapın, köprülere yüzde 25’e yakın zam yapın ve yüzde 8 gariban emekliye memura yapın, aç kal diyorlar.
Marketlerin döktüğü, Pazar sonrası dökülen sebze ve meyveleri toplayan insanlar var. Bu zihniyetle böyle olur. Kıbrıs’a törene 7 ayrı uçakla gidiliyor yazık günah.
"GELİNEN NOKTADA TÜRKİYE DUVARA DAYANDI"
Türkiye’nin kendine yetecek kaynağı var. Türkiye çok israf ediyor, liyakatı unuttu, adam kayırmaca hat safhada, kalkınmaya dair hiçbir vizyon yok, sonuç itibarı ile zamanında bulunan ucuz borç para ile yaşanan hayatın bugün getirdiği noktadayız. Bunun değişmesi gerekiyor. Dış ülkelerle kavga yerine iyi ilişkiler kursak, ticaret artarak devam etmiş olsa 7 trilyon dolarlık hacimden pay almış olacağız. Doğal kaynağı olmamasına rağmen eğitimli insan unsuru ve teknoloji birikimi ile Türkiye baş aktör olur. Önüne gelenle kavga etmenin sebebi maalesef dış politikanın iç politikanın öznesi haline getirilmiş olmasıdır. Gelinen noktada Türkiye duvara dayandı. Ben esnafı gezmeye başladığım zaman öğrendiklerim karşısında şoka uğradık.
Ben kimsenin düşmanı değiliz ama biz vatandaşımıza; vatandaş seçimlerde bize bir görev verdi biz başladık gezmeye bu bilgileri iktidara ilettik. Biz gerçekler üzerinden yürüyünce esnaf yapılmadığını görüyor. Biz sorunları söylüyoruz çözüm önerilerini söylüyoruz yapmadılar. Bunlar yapılmadı paketler açıldı paketlerin içinden beş müteahhide para çıktı.
"MİLLETVEKİLİ ADAYI YAPMAMIŞSINIZ, BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİNE REKTÖR TAYİN EDİYORSUNUZ"
Bunu büyük bir şımarıklık olarak görüyorum. Sadece Boğaziçi Üniversitesi değil elçiliklere de ayın şey yapılıyor. Ayıp ve şımarıklık şu, ben istersem olur, o gücü böyle kullanabilirim ruh hali ayıp kısmı bu, şımarıklık ise benim şahsımın ülkesi, şahsımın üniversitesi, şahsımın her şeyi, böyle bir şey olmaz. Boğaziçi Üniversitesi’nde oranın rektörlüğüne layık hiç hoca yok mu? Bu arkadaş sizin için bu kadar değerliydi madem neden aday yapmadınız, milletvekili seçtirmediniz? Siz aday adaylığında bırakmışsınız, milletvekili adayı yapmamışsınız, Boğaziçi Üniversitesine rektör tayin ediyorsunuz ayıptır. Ben Sayın Yekta Saraç’a da bu konulara direnç göstermediği için dikkat çekmek isterim. Bu arkadaşların ekonomik imkanları zayıfsa başka türlü değerlendirin, bir sürü sarayda danışmanlıklar var getirin. Ne kadar eski siyasetçi varsa bankalarda yönetim kurulu üyesi, günahtır.
"ZAMAN ZAMAN EYT’LİLERİ HATIRLATIYORUZ"
Zaman zaman EYT’lileri hatırlatıyoruz çünkü Sayın Bahçeli’nin de Erdoğan’ında sözü var çözeceğiz diye unuttular biz bunu unutmayacağız.
Ben bu ülkeden bu milletten aldığımı İYİ Parti Genel Başkanlığım süresinde ödemeye çalışıyorum. Kadınların öldürülmediği, tecavüze uğramadığı, iğrenç tartışmaların yapılmadığı, evine karanlıkta giderken yüreği ağzında kadınların olmadığı, Türkiye’nin derin bir nefes aldığı, hayat tarzımıza saygı duyduğumuz, erkeklerin birbiriyle dövüşürken kadınlar üzerinden tarifler yapmadığı bir Türkiye hayal ediyorum inşallah gerçekleştireceğiz.