Yıldırım: İki kaptan gemiyi batırır, kaptanın tek olması lazım

Yıldırım: İki kaptan gemiyi batırır, kaptanın tek olması lazım

Başbakan Binali Yıldırım, TBMM'deki anayasa teklifi görüşmelerinde AK Parti grubu adına yaptığı açıklamada çift başlılık eleştirisi yaparak "Ben denizciyim, iki kaptan gemiyi batırır. Kaptanın tek olması lazım. İcraatta kaptanın tek olması lazım" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, TBMM'deki anayasa teklifi görüşmelerinde açıklama yaptı. Yıldırım "Ben denizciyim, iki kaptan gemiyi batırır. Kaptanın tek olması lazım. İcraatta kaptanın tek olması lazım" dedi. 

Yıldırım'ın açıklamaları şu şekilde:

"Anayasa değişikliğini bütün yönleriyle ele alacağız. Meclis bu değişikliği en iyi şekilde müzakere edecek. Vatandaşlarımız bu görüşmelerde yapılan değişikliğin ne anlama geldiğini daha iyi anlayacak. Hayatlarında neyi değiştireceğine kanaat getirecek. Bu görüşmeler burada bitmiyor. Meclis görüşmelerimizi inşallah bütün partilerimizin katılımıyla tamamladıktan sonra bunun bir de asil sahibinin önüne gitmesi var. Asıl işin sahibi onay verecek makam millettir. Millet, bu değişikliği öyle inanıyoruz ki aynen olur verecek ve Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine giden yolda önünü açacak. 

CUMHURİYETİN BİZE BAHŞETTİĞİ İMKAN

Son 15 yıldır siyasetin içerisindeyim. Milletvekili olarak Bakan olarak hizmet etmek için gece gündü çalıştık gayret ettik. Şunu büyük bir iftiharla söylüyorum ki, Erzincan'da kendi halinde bir ailenin 10 evladından biri olarak bu ülkenin yönetim kademesinde önemli bir sorumluluk almış olmanın ülkemizin, cumhuriyetin bize bahşettiği en büyük imkandır. En büyük onurdur.

"SİYASETİN TEK BİR AMACI VAR O DA MİLLETE HİZMETTİR"

"Bu toprakları bize vatan yapan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Onların bıraktığı bu emaneti hiçbi zarar gelmeden, bir karış toprağına halel gelmeden gelecek kuşaklara aynı şekilde, tek bayrak, tek devlet, tek vatan, tek millet olarak teslim etmek boynumuzun borcudur. Siyasetin tek bir amacı var o da millete hizmettir. Gerisinde millete hizmet olmayan siyaset benim için hiçtir. Yaptığınız yollar, köprüler, hastaneler, okullar her şey insanımızın hayatını kolaylaştırmak için, her şey insanımızı mutlu etmek için, yaşam kalitesini arttırmak için. Bu yolda taş üstüne taş koyan, bütün geçmiş siyasetçileri, yöneticileri bu vesileyle teşekkür ederiz.

BU KONUYU HEP VAADLERİMİZİN BAŞINDA YAZDIK"

"Getirilen değişikliklerin ülkemizin içinde bulunduğu şartları ve gelecekte karşılaşması muhtemel sorunları kökünden çözecek ve yönetim olarak karşı karşıya bulunduğumuz bazı sıkıntıları ortadan kaldıracak bir değişikliktir. 18 değişiklikten bahsedildi. 1982 anayasası bir darbe ürünü anayasadır. Bunu hepimiz biliyoruz. Bu anayasa değişikliğini zaman zaman defalarca 100'e kadar madde değiştirdik. Ama her bir değişiklikten sonra yeni anayasa değişikliği bitmedi, artarak devam etti. Hatırlayın bu yüce Meclis çatısı altında bulunan bütün partiler seçim kampanyalarında kendi beyannamelerinde biz AK Parti olarak hükümet programımızda hep bu konuyu, vaadlerimizin en başında yazdık."

"AK PARTİ VE CHP BİRÇOK KANUN ÇIKARDI"

"Yazmakla kalmadık, gerçekleştirilmesi için gerekli adımları attık. AK Parti 2002'de göreve geldiğinde Türkiye'de parlamentoda iki parti vardı. Birisi AK Parti, ikincisi CHP. Bu iki parti büyük bir krizden çıkmış Türkiye'yi düzlüğe çıkarmak, müzminleşmiş sorunları ortadan kaldırmak için yüce parlamentoda birçok kanunu çıkardı. Günler geçti, sıra cumhurbaşkanının seçimine geldi. 70'li yılların sonunda Fahri Korutürk'ten sonra 119 tur cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Ve cumhurbaşkanı seçemedik. 5 ay ülke cumhurbaşkansız kaldı ve bu da 1980 darbesine zemin hazırladı. 2007'de 363 milletvekili vardı AK Parti'nin önümüzde bir sorun görünmüyor."

HUKUKİ İCAT ORTAYA ATILDI

"Normal şartlarda az milletvekili ile cumhurbaşkanı seçilmiş. Ama orada bir hukuki icat ortaya atıldı. Bu icadın adı 367. Bu 367 icadı, maalesef cumhurbaşkanlığı seçimini tıkadı. Peki milletin iradesinden başka irade yok diyoruz. Peki çözüm nerede? Parlamento çözüm üretemedi, çözüm işin sahibinde millette. Karar aldık, millete gittik. Ve millet AK Parti'ye olan desteğini yüzde 48'lere çıkararak bu işi ben kabul etmiyorum, Meclis'te bu seçimin yapılmasını onaylamıyorum işte size yetki bunu yapın dedi."

"YÖNETİMDE İRADENİN TEK OLMASI LAZIM"

"Zaten 1982 anayasasına bakarsak bunu yapmaktan başka çaremiz yoktu. Çünkü parlamenter sistemde Meclis'in seçtiği cumhurbaşanı öngörmüş. Ama cumhurbaşkanlığının yetkilerine gelince, aldı kaçtı kocaya, dokun bakalım demişler bütün yetkileri yazmışlar. Çünkü onların kafasındaki sadece anayasa yapmak değil, kendilerini cumhurbaşkanı yapmaktı. Ve nihayet parlamenter sistem, ama bu sistemde de çok güçlü yetkilere sahip cumhurbaşkanı. Başbakan var cumhurbaşkanı var. Ne oluyor? Yürütmede iki irade var. Her zaman uyumlu olmayabilir. Hatırlayın, rahmetli Özal ve Demirel'in o günkü çatışmasını, aklınızdan geçirin. Ve yönetimde iradenin tek olması lazım. Çatal kazık toprağa girmez. Ben denizciyim, iki kaptan gemiyi batırır. Kaptanın tek olması lazım. İcraatta kaptanın tek olması lazım"

"BUNU HUKUKÇULAR, UZMANLAR SÖYLÜYOR"

"Hatırlarsanız cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin dedik, ve bunu da halk oyuna gönderdik. Vatandaşın yüzde 69'u bu kararı onayladı, ve ondan sonra aslında anayasada cumhurbaşkanlığına giden yolda önemli bir adım başlatılmış oldu. Bu ilk uygulamayı da 2014 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın halkın oylarıyla seçilmesiyle başladı. Parlamento ve cumhurbaşkanı millet iradesiyle seçilmiş. Vatandaşın verdiği iki irade. Biri cumhurbaşkanı, diğeri Meclis başkanı. Bir de parlamenter sistem var, çoğunluk partisi Bakanlar Kurulu oluşturuyor. Ve böylece sistemi kuruyorsunuz, çalışmaları yapıyorsunuz. Bu ikili yapı parlamento sistemi içerisinde halktan güç alması dolayısıyla sürdürülebilir bir şey değil. Bunu hukukçular söylüyor, uzmanları söylüyor. En son olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu mevcut durumda anayasanın mutlaka uyumlu hale gelmesi lazım, krize dönmemesi lazım beyanı üzerine bu konuda bütün partilere çağrı yaptık. 2011'de başlattığımız anayasa konusunu ele alalım ve bu şekilde de hükümet etme sistemi de dahil anayasamızda değişmesi gereken konuları gözden geçirelim. Bu konuda hatta 3 parti tayin ettiği arkadaşlar ile bir müddet çalıştılar"

"ARTIK BEKLEYECEK HALİMİZ YOK"

"CHP parlamenter sistemi savunuyor, biz başkanlık sistemini. Burada farklı düşünmemiz gayet doğaldır. Ama kararı verecek olan işin sahibidir, millettir. Buyurun siz de katılın görüşmeleri beraber yürütelim dedim. Hatta siz de kendi teklifinizi iletin beraber oylayalım millete götürelim, millet hangisini kabul ederse başımız gözümüz üzerinde yeri var dedik. Bu konuda MHP ile birlikte yolumuza devam ettik. Bu görüşmeler arkadaşlarımız arasında görüşüldü. Birçok konu ele alındı. Mukayeseli hukuk ele alınarak, başka ülke örnekleri de incelenerek bizim tarihimize uygun bir yapı değişiklik ortaya çıktı. Şunu söylerler, efendim ABD tipi başkanlık getirin, kabul edelim. Onu da buyurun dedik, yine ses çıkmadı. E artık bekleyecek halimiz yok. Oturduk 18 maddeden oluşan teklif hazırladık"

"GENÇLERİMİZDEN KORKMAYALIM"

"Bu bir yönetim sistemi değişikliğidir. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemidir. Adı da budur. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Meclis seçimi aynı anda yapılmakta ve böylece iki tane erk aynı anda teşekkül etmektedir. Biri yasama ve denetlemeyi sağlayacak Meclis, diğeri de yürütmeyi, memleketin işini gücünü yapacak hükümet. Değişikliklerde ne var? 9. maddede değişiklik yapıyoruz, yargının bağımsızlığının yanına tarafsız da olsun diyoruz. Bunu MHP de, CHP de, HDP de istiyor. Neyine itiraz ediyoruz? İkinci değişiklik 75. maddede. Milletvekili 550'den 600'e çıkıyor. Milletin vekillerinin sayısının artması, daha fazla temsil imkanına sahip olmasının kime ne zararı var? 76. maddede seçilme yaşını 18'e indiriyoruz. Seçerken gelin gençler bizi seçin diye çağırıyoruz, siz biz de seçilmek istiyoruz deyince siz daha küçüksünüz, bekleyin bakalım. Böyle iş olmaz. Seçen aynı zamanda seçilecek ehliyete sahiptir. Gençlerimizden korkmayalım."

"SEÇİME MECBURİYET OLMADAN GİTMEDİK"

"Meclis seçimleri 5 yılda bir yapılıyordu. 2007'deki krizden sonra 4 yıla indirdik. Hükümet olanlar bunun ne kadar yanlış olduğunu bilirler. Seçim oluyor, hükümetin işbaşı yapması 6 ay. Kaldı 3 buçuk yıl. Başlıyorsunuz projeleri tanımaya, gidiyor 1 yıl. 1 yıl da planlamasını yapıyorsunuz etti iki buçuk yıl. Sonra hadi seçime gidelim diye muhalefet başlıyor. Sonunda da zamanında bile seçime gitseniz, biz seçime gittiğimizde mecburiyet olmadan gitmedik. Ne zaman ki sıkıştırdılar, vesayet odakları kafayı çıkardılar o zaman seçime gittik. Milletin hakemliğinin her şeyin üzerinde olduğunu kabul ederek davrandık. Yani 6 ay önce 6 ay sonra 1 yıl gidiyor kafadan. Geriye kalıyor 3 yıl. Büyük bir projeyi bitiremezsiniz. 5 yıl hem Meclis, hem hükümet, icraatların devamlılığı açısından daha güzel olacak."

"MİLLETİN VERDİĞİ GÜVENOYU YETMİYOR MU?"

"Siyasetçi hata yapabilir ama vatandaşın hata yaptığını görmedim. Onun için vatandaşa güvenelim, vatandaşın kararına başımız gözümüz üstüne diyerek itaat edelim. Vatandaşa itaat et rahat et. Meclis'in görevleri önceki anayasada da var, bunda da var. Sayın Parsak açıkladı değişen sadece gensoru ve sözlü soru var. Ama hükümet sistemi değişiyor. Bakanlar artık milletvekili değil. Cumhurbaşkanı halkın oylarıyla seçiliyor. Meclis'e hesap verme yöntemleri devam ediyor. Ama sitemin gereği gensoruya ihtiyaç kalmıyor. Güvenoyu ihtiyaç kalmıyor. Çünkü güvenoyunu millet veriyor. Güvenoyu vermeyince hükümet olabilir misiniz? Milletin verdiği güven yetmiyor mu bir de vekillerden alacağız"

"BİR ALİ DEĞİL BİNALİ FEDA OLSUN"

"Her şey açık ve seçik. Tereddüte, şüpheye mahal vermeyecek şekilde yazılmış. 105. maddede cumhurbaşkanının sorumsuzluğu değiştiriliyor. Yetki aldın, vaadlerde bulundun onları yaptın mı yapmadın mı 5 yıl sonra hesabı kim verecek? Tabii ki cumhurbaşkanı ve ekibi verecek. Cumhurbaşkanının herhangi bir suçla suçlanmasına imkan verilecek düzenlemeyle getiriyoruz. Burada deniyor ki bu geliyor ama öyle bir oran koydunuz ki mümkün değil. Mevcut anayasada 5'te 3 çoğunluk gerekiyor, bu düzenlemede 3'te 2 çoğunluk gerekiyor. 413 gerekirken 367'ye düşürülüyor. Hangisi daha büyük? 106. madde neyi değiştiriyor? Cumhurbaşkanının yardımcıları ve onları görevlerini düzenleyen anayasamıza yeni giren madde. Sistem başbakanı, bakanları sistemden çıkartıyor, cumhurbaşkanı yardımcılarını getiriyor. Başbakan yok evet. Ya biz makam mevki delisi değiliz, memleketin geleceği için bir Ali değil bin Ali feda olsun. Eğer ülkem milletim kazanacaksa biz kaybedelim. Biz şan şöhret peşinde değiliz"

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN