Mesafe kısa, ödül büyük

Suriyeliler kendi devrimlerini yaptılar. 61 senelik zalim, faşist, işkenceci Baas diktatörlüğünü devirdiler.

Sevinmekte haklılar.

Çok çektiler, babasından ve oğlundan.

1980 yılıydı. Babamı, diğer Eskişehir hacılarıyla billikte Cilvegözü’na kadar uğurlamıştım.

Dönüşte Harranlı bir Türkmenle yan yana düştük.

“Yeğenim Muhaberata yakalanmamak için kafasını otobüsün tekerinin altına soktu” demişti, muhtemelen yeğeni Suriye İhvanındandı.

O yıllardan beri milyonlarca kötülük.

Sevinsinler.

Bizim de rol çalmaya meyletmeksizin, acıları unutmadan, pek hissemiz olmamasına rağmen o sevincin bir ucundan, tutmamızda mahzur yok.

İpin ucunu kaçırmamak şartıyla.

Çünkü asıl işler eğer başlayacaksa şimdi başlayacak.

Devrimciler devrimi yaptıkları gün kendilerine ‘sıfır’ kilometrede bir ülke verileceğini düşünürler.

Bu düşünce devrimden öncedir. Sonra geçer.

Devrimin birinci gününden itibaren ülkenin her şeyinin kullanılmış, eskimiş, yıpratılmış, bozulmuş olduğunu görürler.

Şu anda Suriye sıfır kilometrede bir ülke değil.

Hani otomobil hırsızları bazen çaldıkları otomobili parçalayıp ayrı ayrı satıyorlar ya.

Parçalanmış, parçaları ayrı ayrı yerlere satılmış bir otomobil gibi Suriye.

Önce akıllı birilerinin parçaları toparlaması, otomobili bir bakıma yeniden monte etmesi lazım.

Bir de bugünkü Suriye devrimiyle ilgili şöyle bir his var herkeste.

Herkeste değil, yanlış söyledim, daha önce sütten ağzı yanmış olanlarda.

Mesafe kısa, ödül büyük. Var mıdır bu işin içinde bir bit yeniği?

Bu his de bir kenarda dursun, ileride lazım olabilir.

***

Tamam, devriminizi yaptınız, hayırlı olsun, hadi hemen gidin, güle güle!

Böyle bir hava görüyorum Türkiye’nin sığınmacı sorununun dedikodusunu çok yapmış olan ulusalcı muhitlerde.

Dedikodu, şöyle.

Niye geldiler? Madem ülkelerinde savaş var gitsinler savaşsınlar.

(Güzel kapak oldu, gittiler, savaştılar ve ülkelerini Baas’tan geri aldılar.)

Terbiyesizler, niye burada çocuk yapıyorlar?

Yakında azınlığa düşeceğiz, kiralık ev bulamayacağız, bize ‘yabancıya ev yok’ diyecekler.

Bizim çocuklarımız işsiz geziyor Suriyeliler iş buluyor.

Suriyeliler bedavaya muayene oluyorlar.

Otobüste, metroda Suriyeliler yüzünden ayakta kalıyoruz.

Bu kabil daha bir sürü laflar.

Bunların bir kısmı iktidarın sığınmacı politikasının yokluğundan kaynaklanıyor.

Kim nerede belli değil. Saldım çayıra Mevla’m kayıra!

Bu atmosfer tabii iktidarı da etkiliyor.

Onlar da savunma refleksiyle “Sınır kapılarımız lebalep, merak etmeyin şimdiden gitmeye başladılar” demeye çalışıyor.

Ortalık işkembeden konuşan ukaladan da geçilmiyor.

Oğlum, uzmanlık izhar etmeye kalktığınız konuda iki satır kitap okuyun, ne boyuna sallayıp duruyorsunuz?

Göçmenler, ha deyince gitmez.

60 sene önce Almanya’ya giden işçilerimiz geri döndü mü? Hala oralarda milyonlarca insanınız yaşıyor.

Üstelik Türkiye’de Suriye’deki gibi harp yok, darp yok.

Göçmenin geri dönüşü hem göç ettiği ülkedeki hem de kendi ülkesindeki şartlara bağlıdır.

Adamın Türkiye’de işi gücü tıkırındaysa, geçinebiliyorsa, kazanabiliyorsa büyük ihtimalle dönmez.

Bizim gurbetçilerin yaptığı gibi memleketinden ev alır, tarla alır, ara sıra gezmeye gider, gelir.

Suriye’de önümüzdeki günlerde ve önümüzdeki yıllarda neler olacak, henüz kimse bilmiyor.

Suriye güzel ülkedir. Zamanla huzur olursa, barış istikrar bulursa, Suriyeliler ülkelerine dönmek isterler. En azından önemli bir kısmı gider diyelim.

Ama hatırı sayılır bir kısmı da bizimle kalır.

YORUMLAR (27)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
27 Yorum