Popülizm, ırkçılık, faşizm, falanjizm vesaire…

CUMARTESİ YAZILARI

Her şey yerli yerinde güzel. Kavramlar yerli yerinde anlamlı. Popülizm diye bir kavram var siyaset biliminde, esasen halkçılık demek. Daha doğrusu çoğunlukçuluk. 19. yüzyılda oligarşik yapılar karşısında demokratik temsilin -yani halk egemenliğinin- yaygınlaştırılması davasının ifadesi olarak doğup 20. yüzyılda halkı “Bu ülkenin asıl sahipleri” ve “Ülkenin kaymağını yiyen mutlu azınlık” diye ikiye bölen yaklaşımın ifadesine dönüşmüş olan kavram.

Yetmezmiş gibi biz bu kavramın kapsamını daha da daraltıp yalnızca “halk yardakçılığı” anlamında kullanıyoruz. Bunun sonucu olarak da bazen popülizm derken neden söz ettiğimiz belli olmayabiliyor.

Benzer şekilde ırkçılık, faşizm gibi telaffuz etmeyi nedense çok sevdiğimiz bazı popüler kavramlar da mürekkep yalamışlar tarafından bile asıl anlamları pek bilinmeden kullanılıyor. Oysa sosyal bilim terimleri bakımından yetersiz değil dilimiz artık.

Niyazi Berkes’in bir makalesini okurken aklıma geldi bu konu. Berkes bugünlerde pek hatırlanmayan, dahası kıymeti fazlaca bilinmeyen bir düşünce ve bilim insanımızdır. Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura’nın düşüncelerini mukayeseli şekilde ele aldığı bir makalesinde Akçura’yı “ırkçı bir düşünür” olarak tanımlıyor Berkes. Ama ırkçı sıfatını pejoratif anlamda kullanmıyor, düşünürümüzün milli aidiyet kavramını soy birliği üzerinden açıklamaya yönelik yaklaşımını anlatmak için kullanıyor. Milleti soy birliği yerine kültür birliğiyle açıklayan Gökalp’ın görüşüne halkçı ulusçuluk derken, Akçura’nın anlayışına ırkçı ulusçuluk diyor. (“Felsefe ve Toplumbilim Yazıları”, 1985)

Ancak bu kullanımın kafa karıştırıcı olduğu da ortada. Çünkü, mesela, aynı yazıda Gökalp’ın ırkçılıkla “suçlanmasının” yanlışlığından söz ederken ırkçı tanımlamasının “suçlama” olduğunu kabul etmiş oluyor. Ne var ki burada problem bizzat Akçura’nın ırk kavramını kullanışından kaynaklanıyor. Berkes’e göre, “Akçura… Türk, Slav, Cermen ‘kavim’ ya da ‘ırk’ları arasındaki tarihsel ilişkileri tartıştığı zaman bu iki terimi birbirine karıştırarak kullanır. Halbuki Ziya Gökalp üç terimi (anatomik yapı türü olarak ‘ırk’, dil akrabası olarak ‘kavim’ ve laik halk birimi olarak ‘millet’ terimlerini) şaşılacak bir açıklık ve kesinlikle birbirinden ayırmıştır.”

Ancak şunu da belirtiyor Berkes: “Akçura’nın ‘ırk’ terimini kullandığı yıllarda Osmanlı Türkçesinde bu sözcük daha sonraki anlamını henüz almış değildi.”

Gerçekten de o yıllar imparatorluk devrinin terminolojisinden modern milli devlet terminolojisine geçiş sürecinin karmaşası söz konusudur. “İslamcı” Akif’in kaleme aldığı İstiklal Marşımızdaki “Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?” veya “Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal” gibi ifadeleri hatırlayın.

Demek oluyor ki öncelikle bugün kullandığımız terimlerin veya kavramların zaman içinde sözlük anlamlarında gerçekleşen değişiklikleri göz önünde tutmak lazım. İkincisi, bu kelimelere kendimizce yeni anlamlar yüklememek lazım. Bu çerçevede ırkçılık (Ar. Unsûriyye, İng. Racism, Alm. Rassismus) kavramının evrensel manada neyi ifade ettiğine bakmak lazım.

Irk ve ırkçılık terimleri bugünkü anlamlarını 19 yüzyılda Avrupa dillerinde aldı. Sömürgecilik ve köle ticareti dolayımında insan türünün -derilerinin rengi gibi- fiziksel özellikleri bakımından farklı biyolojik alt türlere ayrıldığı görüşü ve bu görüşün ortaya çıkardığı siyasi yaklaşımlar vardır bu terimlerin anlam evreninde. Oysa artık açık ve net olarak biliyoruz ki bugün yeryüzünde yaşamakta olan insanların hepsi biyolojik manada aynı ırka mensup: homo sapiens.

Dil ve kültür değerleri bakımından diğer topluluklardan farklı özelliklere sahip insan toplulukları millet/ulus veya etnisite gibi sosyal bilim kavramlarıyla tanımlanmalıdır.

Irkçılık, faşizm gibi bazı popüler kavramlar asıl anlamları pek bilinmeden kullanılıyor” demiştim yukarıda. Onu bırakın, çoğu zaman bu iki kavram birbirinin müradifi (eş anlamlısı) sayılıyor. Kimileri de faşizmi tüm otoriter ve totaliterler yönetim şekillerinin ortak adı kabul ediyor. Oysa faşizm otoriter veya totaliter yönetim modellerinden yalnızca birinin adı.

Kendisini “Nasyonal Sosyalist” diye tanımlayan Hitler yönetimi faşist değildir mesela. İtalya’da Mussolini tarafından oluşturulan ve devlet kavramını yücelten siyasi hareket ise Nazilerin aksine ırkçı değildir, ekonomideki yaklaşımı itibarıyla sosyalist de değildir. Zaten faşizm ile Nazizm aynı şey olmadıkları için isimleri farklıdır! Keza İspanyadaki falanjistler de kendilerine özgü bir siyaset görüşüne sahip olduklarından Nazist veya faşist olarak adlandırılmaları doğru olmaz.

Mamafih günlük kullanımda bazı anlamlar daralıyor veya genişliyor. Sözgelimi, literatürdeki karşılığı ne olursa olsun, ırkçılık kavramını canımızın istediği anlamda kullanıyoruz. Çünkü ırkçılığın olumsuz, nahoş, kötü olduğuna dair genel bir uzlaşı var. (Zaten bu sebeple hiç kimse “Ben ırkçıyım” demiyor.) Bu yüzden herhangi bir tutumu, yaklaşımı, düşünceyi “ırkçı” diye tanımladığımız zaman o tutumun, yaklaşımın, düşüncenin meşruiyetini peşinen yok saymış oluyoruz. Onun için sevmediğimiz, hoşumuza gitmeyen her görüşü ırkçılık diye niteliyoruz ki savunulması mümkün olmasın.

İyi ama herkesin her şeye ırkçılık dediği bir yerde ırkçılığın tam olarak ne olduğunu nasıl anlayacağız?

Geçenlerde sosyal medyada “İranlıların, Azerbaycanlıların, Ermenilerin ve hatta Arapların Kureyş kabilesinin aslında Kürt olduğunu” savunan bir paylaşıma gösterilen tepkiler dikkatimi çekti. Burada dile getirilen görüş ırkçılık ve faşizm olarak nitelendiriliyordu. “Her ırkın faşisti aynı oluyor” şeklinde yorumlar gördüm.

Birtakım toplulukların etnik kökenleri hakkında yaygın kabullerden farklı görüşte olmak niye ırkçılık olsun? Niye faşizm olsun? Saçma olabilir bir fikir. Ahmakça olabilir. Cahilce olabilir. Tutarsız, ön yargılı, çocukça olabilir. Neden sözlükte başka bunca sıfat varken ille de ırkçı nitelemesini kullanıyoruz?

Irkçılık -tanımı gereği- dışlayıcıdır, dışlayıcı olmayan “etnik kökencilik” ise ne kadar saçma bir temele dayanırsa dayansın ırkçılık olarak tanımlanamaz. Dolayısıyla herkesin Kürt olduğunu iddia etmek ırkçılık değildir. Eğer mesela “Kürt olmayan unsurlar ahlaken bizden geridir, genleri bozuktur, fıtraten köleliğe yatkındır vs.” diyorsanız ırkçı olursunuz. “Ortadoğu’da yaşayan milletlerin hepsinin aslı Kürt’tür” demekle ırkçı olunmaz. Bir dönem devletin resmî görüşü olan Türk tarih tezi de böyledir. Dünyada konuşulan bütün dillerin Türkçeden türediği tezi dolayımında şu veya bu topluluğun aslında Türk kökenli olduğunu savunmak saçmadır, bilim dışıdır, kompleksli bir tavırdır ama ırkçılık değildir.

Aynı şekilde, “Kürtler aslında Hint Avrupa kökenli bir halk değildir, Fars kültürünün etkisiyle dilleri değişmiş bir Türkmen boyudur” tezi de ırkçılık değildir. Hatta herkesin dalga geçerek hatırladığı “Karda yürürken kart kurt diye ses çıkardığı için Kürt adını alan Oğuz boyu” anlatısının da ırkçılıkla uzaktan yakından alakası yoktur. “Kürtler bizden ayrı bir topluluk değildir” yaklaşımını “Aslında aynı soydanız” gerekçesine dayandırmak ırkçılık olamaz. Olsa olsa modern manada millet kavramının bazı zihinlerce kavranamadığının işareti olur.

Hasılı kelam: Kelimeleri, kavramları yerli yerinde kullanmadığımız sürece birbirimize derdimizi anlatamayız. Tartışmalar kavgaya dönüşür. Mevlana’nın “Üzüm İsteyen Dört Kişi” meselindeki gibi…

YORUMLAR (70)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
70 Yorum
  • okur / 18 Ocak 2025 13:33

    Biz tek yumurta ikizi iki kardeşiz. Ben Muhammed, kardeşim Mustafa. Orta boylu, buğday tenli, kahverengi gözlü, siyah saçlıyız. Babamızın babası Kürtçe, Annesi Türkçe konuşur. Annemizin babası Türkçe, Annesi Kürtçe konuşur. Biz Berlin, Almanya'da doğduk ve büyüdük. Türkçe ve Kürtçe anlıyoruz ama sadece Almanca konuşuyoruz, çocuklarımız sadece Almanca anlıyor ve konuşuyor.Sizce biz hangi ırktanız?

    Yanıtla (3) (1)
  • karar okuru / 19 Ocak 2025 03:29

    Aynaya bak, insan görüyorsan yeter de artar.

    Yanıtla (1) (0)
  • İbrahim Hanif / 18 Ocak 2025 16:16

    Allah Kur'an'da Hz. Musa'ya peygamberlik görevini verirken, "Firavun'u uyarmak için git. Çünkü o azıttıkça azıttı (innehu tağa)... " (Taha-24, Baziat-17) buyurdu. Rabbimiz, bir yöneticinin şımarıkça azıtmasını, kural ve kanun tanımamasını tağa/tuğyan yani tağut olarak görüyor. Biliyoruz ki, tağut aynı zamanda şeytanın da bir sıfatıdır. Nahl 36'da da "tağuttan uzak durun" diye mü'minler uyarılıyor. İster bir çoban, ister bir baba, koca veya bir köyde muhtar olsun; azgınlaşan her kim ise tağuttur!

    Yanıtla (5) (0)
  • karar okuru / 19 Ocak 2025 03:26

    Tağut sadece köyde mi var?

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 18 Ocak 2025 15:07

    Her sıfatı yerli yerinde kullanırsak düşman bellediklerimizi nasıl yaftaiayacağız? Aklı ve bilgiyi bir yana koyup hisleri nasıl kışkırtacağız? Sayın yazar doğru sonrası çağında yaşadığımızı unutmuş anlaşılan. Eskidendi o akıl, bilim, ahlak falan...

    Yanıtla (5) (0)
  • Okur / 18 Ocak 2025 17:08

    Başkalarına nasıl davranıyorlarsa kendilerine de öyle davranılmalı. Ya başkalarına karşı insaflı davranmayı öğrenecekler ya da kendilerine karşı insaflı, dürüst davranılmasını unutacaklar. kim hangi dilde ısrar ediyorsa o dille cevabı verilmelidir.

    Yanıtla (2) (0)
  • karar okuru / 19 Ocak 2025 03:24

    Dil dile karşı olsa sorun yok. Sorun dil sopaya karşı olunca.

    Yanıtla (0) (0)
  • Birisi- / 18 Ocak 2025 22:06

    Mussolini, Hitler tarzı ırkçı değildi, ama İtalyan milletinin üstünlüğü anlayışı vardı. Bu da, ırkçılığın bir alt kolu değil mi acaba ? Mussolini, faşist kavramını kullandı, Hitler kullanmadı. Ama bizim bildiğimiz en keskin ve azılı faşist Hitler değil mi acaba ?

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur / 18 Ocak 2025 21:23

    Kendine yapılmasını istenilmeyeni başkasına yapmak aşırılıktır. “Başkası”nın kim ve ne olduğuna göre bu aşarılığın adı değişir. Mesela başkası birey ise aşırılığın adı egoizdir, kabile ise adı kabileciliktir, ırk ise adı ırkçılıktır, ümmet ise adı kutsal faşizmdir(en tehlikelisi de budur, Allah adına yapıldığı için karşı çıkmak son derece zordur çünkü), kadın ise adı cinsiyetçiliktir vs.

    Yanıtla (3) (0)
  • Hüseyin / 18 Ocak 2025 19:27

    AKP iktidara geldiği 2001 yılında çeyrek altın 25 liraydı girin Google ye bakın bugün ise bildiğin kabağın kilosu 60 lira artık biraz kendinizi sorgulayın.

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 18 Ocak 2025 11:01

    Kavramların doğru kullanılmadığı tespiti yerinde. başkalarını ırkçı, faşist diye suçlayanlar, suçladıklarından farkları yok aslında. bunu İslamcı yazar, çizerlerde görmek mümkün. İslam'da ırkçılık yoktur diyorlar ama kendi dindaşlarını, ait oldukları inancı, başka inançlardan ve inanç mensuplarından üstün görüyorlar. onları 'kafir, sapık' diye aşağılıyorlar. pislik muamelesi yapıyorlar. bu durum din milliyetçiliği değil mi? dinsel ırkçılık sayılmaz mı? ne farkı var?

    Yanıtla (10) (1)
  • Okur / 18 Ocak 2025 17:37

    Bu eleştiriye cevaben derler ki insan ırkını seçmez, doğuştan ya şu ırk ya bu ıktan olur. ama dinini kendisi seçer. doğuştan hıristiyan veya müslüman değildir. Ama gerçekten öylemidir? Yani insanlar dinlerin arasından en doğru, en üstün olanı mı seçiyorlar? dinler böyle bir seçim hakkı tanıyor mu? dinleri araştırdıktan sonra en üstün/doğru olanı seçen kaç dindar var?

    Yanıtla (5) (0)
  • Karar okuru / 18 Ocak 2025 17:33

    Turkiye, irkci, dinci, militarist, cennetti !! Yazarin yaptigi ise, klasik algi operasyonlari ve gercekleri biraz hafifletmek - sulandirmak !! Kediye, kedi denir....

    Yanıtla (8) (2)
  • Karar okuru / 18 Ocak 2025 15:48

    Sahte laikci firildaklik, dincilik, irkcilik, militarizm, hamaset, fetihler, gibi kavramlar...devleti yonetenlerin, alt yapilari - ideolojileri - zihniyetleri... !! Medyanin da buyuk destegiyle.... toplumu uyutmak, pasifize etmek, hedef saptirmak icin, carpitmalar, dis ve ic hainler....paranoyasi ile, yonetenlerin kirli odaklari, materyalist hedeflerine ulasmakta zorlanmiyorlar !!

    Yanıtla (4) (0)
  • Hasan Hüseyin / 18 Ocak 2025 04:34

    Sayın yazar Açız ! Geçinemiyoruz.Domates 100 patlıcan 150 marul 70 lira.Eti,balığı geçtik sebze bile alamıyoruz.AKP bizi bitirdi.Acil seçim istiyoruz.

    Yanıtla (24) (5)
  • Sabri / 18 Ocak 2025 09:18

    Evet biz de istiyoruz. Ama elinizde bir şey gelmiyor. Halbuki muhalefet milletvekilleri toplu istifa ederek seçimi zorunlu hale getirebilir

    Yanıtla (6) (1)
  • Adalet / 18 Ocak 2025 15:38

    Muhalefet milletvekillerinde erken seçim için istifa edecek göz varmı.Adamlar bostan tarlasına yeni girdiler.Bostanları yemeden yan gelip yatmadan muhalefetde iktidarda erken seçime gitmez.Vatandaş dometez hıyar alsın diye seçime mi gidilirmiş.Tekrar bostana girmenin garantisimi varda mebuslar erkenden seçime gitsin.Hıyar dometes yemeyenler ölüyormu.İktidar olunca bol bol yersiniz hem torbada turpda var.Reis ne dedi torbada turp var yonca var sabredin dedi.Ya sabır deyip yan gelip yatalım.

    Yanıtla (0) (4)
  • Muhalif / 18 Ocak 2025 09:37

    Kış günü, yaz meyve sebzesi yeme bence. Daha rahat geçinirsin

    Yanıtla (0) (9)
  • Vatandaş / 18 Ocak 2025 12:10

    Ahlâkî çürümeye ne diyeceksiniz

    Yanıtla (9) (0)
  • KARAR OKUR / 18 Ocak 2025 15:11

    Kış sebze meyvesi yenmez dedim
    Hanım,kayınvalide dövecekti,torunlar istiyor diye sıkıysa alma ,sofrada bulundurma!

    Yanıtla (1) (0)
  • canpolat / 18 Ocak 2025 14:58

    ABD gibi çok çeşitli yerlerden gelen insanlar ve AB gibi birleşik ulusal devletlerde oluşan dev ekonomiler önümüzde örnek olarak varken, biz neyi tartışıyoruz.

    Yanıtla (2) (0)
  • Okur / 18 Ocak 2025 14:24

    İnsanların kavramları doğru kullanması 1-eğitimle (özellikle birden fazla dil),2- Felsefe ile 3-Konuştuğu kimsenin kavrayışı ve 4- Olayların vehamet düzeyine bağlıdır. Ülkemizde iktidar için halkın kendinden olmayayına hergün artan şiddette eziyet ediliyor. Haklarımız gaspediliyor, emperyal ülkelere geleceğimiz peşkeş çekiliyor, araplara yalakalık ediliyor. Suç teşvik ediliyor. Bu kölelik düzeninden yararlanlara meramımızı anlatamıyoruz. İktidar sahiplerine sadece beddua ediyoruz. Ne yapalım!

    Yanıtla (2) (0)
  • ido / 18 Ocak 2025 14:08

    hud 45: Nûh Rabbine seslenip: “Rabbim! Şüphesiz ki oğlum benim ailemdendir. Senin va‘din de elbette gerçektir. Ve sen hüküm verenlerin en hayırlısısın!” dedi.
    Karşılaştır hud 46: Allah şöyle buyurdu: “Ey Nûh! O kesinlikle senin ailenden değildir. Çünkü onun bütün hayatı yanlış bir inanç ve amel üzere kuruluydu. O halde hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi sakın benden isteme. Şüphesiz ben, câhillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.”
    Akide bağı geçerli kardeşlikte.

    Yanıtla (0) (0)
  • İznik / 18 Ocak 2025 00:19

    İslami türkü Arabi kurdu farzı vd ve tarih ve medeniyetini aşağılayan..geri ilan eden..tiksinti ile bahseden avanaklar irkcidir yazarın da yazdığı gibi.bunlar mustemleke köleleridir.ulkemizde bol miktarda olan bu gönüllü köleler bir de demokratik halkciyiz medeniyiz anti emperyalistiz demez mi.yahu Batı'nın arkasindan başka bir şey görmeyen irkcisiniz işte.amerikano yaşam biçimini yaşayıp modern olduk zanneden yarı köylü yarı lumpenler bunlar..bir de önlerine gelene faşist demezler mi.darbeciler

    Yanıtla (6) (20)
  • Karar okuru / 18 Ocak 2025 13:36

    Yine NET yaklaşımı! Küçük bir çocuğa küçük demek ya da küçük bir çocuğun algısının belli alanlarda yetersiz olmasını söylemek “büyükler iyidir küçükler kötüdür” demek değildir. Aşırı kilolu birine “obez” demek de yanlış değildir. Fransızlar’ ın dediği gibi “kediye kedi denir”. Ancak zihninin arkasındaki örtülü “yetersizlik” nedeni ile hep üsten konuşanlar, bu zihin gerisindeki kompleksi hatırlatan bir şeyle karşılaşıca saldırganlaşır, kabalaşır, hakarete başlar. Üslub bunu gösteriyor.

    Yanıtla (10) (1)
  • ido / 18 Ocak 2025 13:06

    Nûh Rabbine seslenip: “Rabbim! Şüphesiz ki oğlum benim ailemdendir. Senin va‘din de elbette gerçektir. Ve sen hüküm verenlerin en hayırlısısın!” dedi. hud 45
    Karşılaştır .
    Allah şöyle buyurdu: “Ey Nûh! O kesinlikle senin ailenden değildir. Çünkü onun bütün hayatı yanlış bir inanç ve amel üzere kuruluydu. O halde hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi sakın benden isteme. Şüphesiz ben, câhillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.” hud 46
    İslam da akide bağı var başka bağ yok.

    Yanıtla (0) (3)
  • İdo / 18 Ocak 2025 12:45

    İslamın insanları birbirine bağladığı bağ AKİDE bağıdır....

    Yanıtla (1) (7)
  • Vatandaş / 18 Ocak 2025 12:14

    Arkadaş bir parti çıktı ortaya, fakirlik hukuksuzluk kalıcı hale geldi.Ülkede mutlu insan kalmadı, millet birbirine düşman kesildi,bu ne saçmalık böyle.Ferhullah'la ahbaplık yapacaklar diye ülke gidiyordu nerdeyse,bu ne saçmalık böyle ya.

    Yanıtla (11) (0)
  • Mustafa Sönmez / 18 Ocak 2025 11:36

    Sayın yazar, tırnak içinde yaptığınız değerlendirmelerin zihniyet olarak ırkçılığa çıktığını biliyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Okur / 18 Ocak 2025 11:27

    Çoğunlukla katılıyorum

    Yanıtla (0) (0)
  • Demokrat hukukçu / 18 Ocak 2025 11:13

    Sn Kiras,o söylemler normatif olarak ırkçı olmayabilir ancak söyleyene bakmak lâzım.O tür söylemleri genelde ırkçılar söylüyor.Mesela ırkçı Kürtler kendi milletlerine bir etnik köken bulabilmek için bu tür söylemlere başvuruyor.Cumhuriyet dönemindeki Güneş Dil Teorisini savunanların amacı da Türk ırkını yüceltmek idi.Bundan diğer etnik unsurların incinmesi de doğaldı.Hasılı ırkçılık bir rasyonaliteden,hakikatten,dinden uzaklaşma halidir.Dindar olanlar da hepimiz Adem'den geliyoruz der keser atar

    Yanıtla (2) (0)
  • Ty / 18 Ocak 2025 11:11

    Kardeşim kışın 100 liraya domates yenir mi ben eylül 'den beri almıyorum. H.Avşar gerekirse simit yeriz demiş mesele simit yemek, açlık yokluk değil ki mesele adaletsizlik. Astığı astık kestiği kestik ülke yönetenlerin milletlerinin hali ortada. Bu aymaz millet tehlikeyi görmüyor malesef.

    Yanıtla (1) (0)
  • o aslan / 18 Ocak 2025 10:27

    Eğer siz merkeze insanı yerleştirir yanlız ve yanlız insana insan olarak bakarsanız sorun olmaz,ama siz insanları dini mezhebi ırkı olarak merkeze alır burdan tanımlamaya kalkarsanız sorun orda başlar.
    Niye insanların yaratanınin bir olduğunu dünyayı da kimseye özel mülk olarak yaratmadığıni düşünmüyoruz.
    neyin kavgasını veriyoruz,yoksa Allah birimizi birimize üstün yaratarak adaletsizlik mi yaptı diyoruz.
    yalnızca biraz düşünmeye ihtiyacımiz vardır

    Yanıtla (0) (0)
  • Kuman / 18 Ocak 2025 01:07

    Bütün dünya dilleri Türkçe'den doğdu anlayışı bir kompleksinin ürünü.dunya dil ve tarih işlerini yıllarca guldurduler kendilerine.ayni şeyi tarihte de yaptılar.herkes neredeyse Türk’tü bu anlayışa göre.hitit sumer kizilderililer kesmedi bir çok millet için bu söylendi..işin garibi hala bunları savunanlar var.

    Yanıtla (15) (5)
  • Sabri / 18 Ocak 2025 09:19

    Bir kafatası çapını ölçme vardı Mustafa Kemal döneminde.

    Yanıtla (2) (4)
  • Hüdaverdi / 18 Ocak 2025 09:15

    Sizin bahsettiğiniz o cahillerin iddiaları terminolojik olarak ırkçılık olmayabilir ama hükmen ırkçılıktır.Bir iddianın ırkçılık olduğu onun haksız,yersiz,hakaretvari ve karatmaya yönelik çabasından dolayıdır.Sadece etimolojiye saplanarak bunun ırkçı olmadığını yazıyorsunuz ama obskürantizmin açık bir çabasıdır o iddialar.Zira antropoloji,tarih,tarih felsefesi,siyaset ve sosyoloji literatürü ve yaşanan gerçeklikler onları apaçık yalanlıyor.

    Yanıtla (2) (0)
  • Fani / 18 Ocak 2025 07:45

    Biz kendi kardeşimize bile kelek atıyoruz. Ölüm hak miras helal diye bir atasözümüz var bizim. İşlenen cinayetlere bakın yüzde kaçı miras yüzünden çıkmıştır. Kısacık ömrümüz için sonsuz geleceğimizi yok ediyoruz.

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur / 18 Ocak 2025 16:29

    Avrupa menşeli bu düşüncenin aşırı veya mudedil versiyonları ilk olarak Balkanlardaki Müslümanlar arasında ortaya çıktı. bu düşüncenin dalgaları ilkin Avrupa'ya coğrafi olarak bitişik Balkanları ve sonra diğer bölgeleri etkiledi. Türkler arasında bu fikrin yayılmasının öncüleri Balkan kökenlidir doğal olarak. Anlayacağınız konu Salaniği de aşıyor.

    Yanıtla (1) (1)
  • Guelerimo / 20 Ocak 2025 10:25

    Cok dogru, ve yorumunuz bana New York'ta sosyoloji dersleri veren Mucahit BiLiCi'nin bir ko$e yazisinda "Demokrasi Turkiye'ye Balkanlardan girmistir" bilgisini hatirlatti.

    Yanıtla (0) (0)