Kadınlar güzeldir
Kadına şiddet hakkında yazmak istiyorum epeydir. Öyle acı sözler geliyor ki kalemimin ucuna, sakin bir dille yazmak lazım deyip erteliyorum ne yazık ki. Bu hafta yine kadınların uğradığı şiddet gündemdeydi. Bir günde üç kadının eşleri tarafından öldürülmesini seyretmek zorunda kaldık. Karamsarlık içindeyken katıldığım bir ev gezmesi ümitlerimi yeşertti doğrusu. Allah her şeye rağmen kadın kullarını kurda kuşa yem etmeyecek demek ki. Elinde çiçekle evi ararken rastlaştığımız Nil Aynalı Eğler akademide hocalık yapan gencecik bir mimar. Aralarında Sancaklar Camiinin de bulunduğu birçok projede mimar Emre Arolat’la birlikte çalışmış, çeşitli sergilerde küratörlük yapmış. Sanat ve mekan ilişkisine odaklanan Eğler, “Yoğunluk” sanat inisiyatifinin kurucusu ve İbni Arabi”de Mekan üzerine doktora yapıyor.
Bizi bir millet olarak inşa edecek olan sanatın edebiyatın incelik ve zarafetin yaygınlaşması için neler yapabiliriz diye sohbet açan Belkıs İbrahimhakkıoğlu siyasal bilgilerde okumuş, fakat biz onu Türk Edebiyatı Vakfındaki çalışmalarından tanıdık öncelikle. Hiçbir ayrım yapmadan yeryüzündeki her bir insana verdiği değere şahit olduk yıllarca. Yazılarının yanı sıra, belki daha da fazla sohbetleriyle bizleri olgunlaştıran kişilerden. Melek Paşalı’nın gerçekleştirdiği nehir söyleşi kitabı Aşk ile An Seyretmek’te onu Belkıs yapan süreçleri okumak gençlere iyi gelecektir.
Sağ yanımda Gülcan Tezcan oturuyordu. Genç yaşta kültür sanat gazeteciliğine başlayan yazar, röportajları, belgesel senaryoları, sayısız edebiyat dergisindeki yazılarıyla ince işlerin cansuyu oldu. Kitapları da olan Gülcan kültür sanat mutfağının editörlük, yöneticilik, yazarlık, söyleşi gibi her alanında başarıyla çalışmayı sürdürüyor. Sağ Yanımda Aşk kitabıyla sanat ve edebiyat dünyasının birbirini ömür boyu aşkla desteklemiş çiftlerini gün yüzüne çıkardı.
Ablaların ablası Ayla Ağabegüm sabahı namazla selamlayan, akşamları kitap okuyarak geçiren, mantosunun yirmibeş yıllık olduğunu söyleyen, atmayı değil onarmayı seven büyüğümüz. Hayat yolu Bilecik’ten Elazığ’dan geçmiş, İstanbul Üniversitesini bitirip Edebiyat sevdasıyla hayata atıldığında, bu güzel şehrin liselerinde nice ediplerin, yazarların, gazetecilerin, doktorların edebiyat öğretmeni olmuş. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, Ali Nihat Tarlan’ın, Faruk Timurtaş’ın ve daha nice kıymetli hocaların talebesi olmanın zekatını fazlasıyla ödemiş bir İstanbul hanımefendisi.
Reyhan hanım bizzat açtığı okullarda yöneticilik yapıyor, emanet edilen çocukları geleceğe yetkin ve iyi birer insan olarak hazırlamanın sorumluluğu içinde. Tuba birçok kültür etkinliğinin düzenleyicisi ve Kudüs Platformu’nun kurucu üyelerinden biri olarak Filistin halkı için fedakarca emek veriyor. Hülya hanım uzunca bir süredir bir grup arkadaşıyla birlikte yaptıkları okumalardan söz etti. Hocaları Ekrem Demirli ile birlikte şerhederek Fususu’l Hikem, Mesnevi, Mantıku’t Tayr okumaları yapmışlar. Böyle klasik eserlere beyin fırtınası yaşayarak eğilebilenlere, yavaşlayarak kendi kökleriyle buluşmaya zaman ayıranlara gıpta etmemek ne mümkün. Kitaplara, sanata edebiyata, daha fazla kıymet vermenin, kaynak ayırmanın, bu değerleri bir milletin inşasında öncelikler sıralamasında üstlere doğru taşımanın sorumluluğu ve yapılabilecekler üzerine derinleşti sohbet. Bizi yüzeysel, günü kurtaran hareketler değil, ince işler kurtaracak.
Farklı kuşaklardan kadınların küçük çay sohbetinde arp sanatçısı Meriç Dönük’ü dinleyebilmek ise unutulmaz bir güzellikti. Parmaklarını tellere dokundurdukça çıkan sesler bütün yaralara şifa olacak kadar merhamet dolu ve güçlü. Müzik eğitimine Mersin Devlet Operası Çocuk Korosunda başlayan, sonra konservatuvarda arp bölümüne giren Meriç, Şirin Pancaroğlu’nun talebesi. Genç yaşta birçok başarıya imza atmış, Avrupa bursu kazanmış ve dünyanın birçok şehrinde konserler vermiş. Bu güzel kadının Çinuçen Tanrıkorur’un nihavend bestesini çalması, Kırmızı Buğday türküsünden, rast makamındaki ey aşık-ı dildâde’ye kültürümüzün nice eserlerine aşina olması, müziğimizdeki asaleti dünya insanına taşıyabilmesi ne kadar mutluluk verici. Onun dileği bu bestelerin arp için yazılmış formdaki notalarının kitap olarak basılıp dünya çapında taliplerine ulaşması.
Adını andığım kadınlar sadece kış günü yazdan kalma bir öğleden sonra parıldayanlar. Siz onları onbinlerle çarpın. Kararmış bir yüzle sürekli kadınları tekdir ve itham eden bazı kişilere seslenmek isterim. Kadınları suçlu ilan etmekten, rol dağıtmaktan, ne yapmaları gerektiğini söylemekten, yerini haddini bildirmekten bir an başınızı kaldırın ve böyle insanlarla kardeş olmanın, kötülüklere kabalıklara karşı birlikte mücadele verme imkanının şükrünü eda edin. Şiddetin kabalığın nobranlığın zeminini hazırlayan söylemlerden vazgeçin, her cinayete “ama” diye başlayıp gerekçeler üreten zalimlerden olmayın.