Bir opera klasikleri kitaplığına doğru...
Fihrist Kitap’tan Ali Alkan’ın gönderdiği ‘La Bohéme’, ‘Madama Butterfly’ ve ‘Carmen’ kitaplarını alınca nasıl sevindiğimi anlatamam. Meğerse Fihrist Kitap Opera Klasikleri dizisinden ağustos ayı itibari ile 18 kitap yayımlamış. Onlara VakıfBank Kültür Yayınları’dan çıkan ‘Sihirli Flüt’ ve ‘Nibelung Yüzüğü’ kitaplarını da eklediğimizde bir yıl içinde iyi bir opera kitaplığına sâhip oluruz diye düşünüyorum.
On gün kadar önce, Bener Dortunç, Besim Dalgıç, Ahmet Zeki Pamuk ve Erdinç Ötger dostalarımızla Bayram’ın Yeri’nde buluşacaktık. Bu nedenle Senail Özkan ile Beyoğlu’na geçip, önce Ötüken’e uğradık. Orada yayınevinin çocuk kitapları editörü Ayşegül Karayama Fihrist Kitap’tan Ömer Alkan’ın bana bıraktığı ‘La Bohéme’, ‘Madama Butterfly’ ve ‘Carmen’ kitaplarını verince, nasıl sevindiğimi anlatamam. Meğerse Fihrist Kitap bu üç kitaptan önce de yedi opera kitabı yayınlamış, maalesef onları kitapçılarda görememiştim. Bu üç kitap elime geçince Fihrist Kitap’ın sitesinde Opera Klasikleri dizisinden ağustos ayı itibari ile 18 kitabın yayımlandığını gördüm. Onlara VakıfBank Kültür Yayınları’nın bastığı ‘Sihirli Flüt’ ve ‘Nibelung Yüzüğü’ kitaplarını da eklediğimizde, umarım VakıfBank’tan da devâmları gelir, bir yıl içinde iyi bir opera kitaplığına sâhip oluruz diye düşünüyorum.
Fihrist Kitap’ın ‘La Bohéme’, ‘Madama Butterfly’ ve ‘Carmen’ kitapları beni ‘78 yılına götürdü, İstanbul Kültür Sarayı yandıktan yıllar sonra 6 Ekim 1978 günü Atatürk Kültür Merkezi ismiyle yeniden açılmıştı. Ahmet Zeki Pamuk ile ‘78-’79 sezonunda oradaki bütün tiyatro, opera ve klasik müzik etkinliklerine gittik dersem, yalan olmaz. Ne vakit Atatürk Kültür Merkezi’ndeki programa yetişmek için Süleymaniye’den kalksak, eski tüfeklerden bir ‘Maocu’ arkadaşımız bize ‘Kızıl Kitap’ı gösterip, “Gidin de burjuva kültürüyle zehirlenin bakayım, Kültür Devrimi’nde hepinizi ağaçlarda sallandıracağımızı bilesiniz!” meâlinde aklınca bizimle kafa bulurdu. Onların cehâlet kuşatmasından nasıl da hasarsız çıktık, inanın tam anlamıyla bir mucizedir.
Bizet’nin ‘Carmen’ini, Mozart’ın ‘Sihirli Flüt’ünü, Wagner’in ‘Nibelung Yüzüğü’nü, Puccini’nin ‘’La Bohéme’ini ve ‘Madama Butterfly’ını defalarca seyrettim, dünyanın çeşitli yerlerinden önemli temsillerinin kayıtları da arşivimde var. Keşke Fihrist’in ve VakıfBank’ın opera kitapları o yıllarda elimizde olsaydı, düşünsenize bize nasıl da faydalı rehber olurlarmış. Bu yüzden şimdiki kuşaklar çok şanslı, bizler ‘kültürel çöl’den geçtik, bütün anne ve babalara buradan sesleniyorum, çocuklarınıza Fihrist Kitap’ın ve VakıfBank Kültür’ün opera kitaplarından hediyeler alın, onları sık sık operaya götürün, şâyet karşılarına bir ‘kültürel çöl’ çıkarsa, oradan kitaplarla, operalarla, tiyatro oyunlarıyla ve filmlerle daha çabuk geçeceklerine emin olun. Opera klasikleri dizileri için VakıfBank Kültür Yayınları’nı ve Fihrist Kitap’ı kutluyorum ve onlardan yeni opera kitapları bekliyorum.
MİHAİL SEBASTİAN’IN FEMEİ ROMANI TÜRKÇEDE, SIRA JOURNAL’DE
Belki çok kişi farkında değildir ama Fihrist Kitap’tan Selin Atasever’in çevirisiyle Mihail Sebastian’ın ‘Femei’ romanı çıktı. Ben yıllardır Mihail Sebastian’ın ‘Journal, 1935-1944, The Fascist Years’ kitabının dilimize çevrilmesini bekleyenlerdenim. Yazarın hikâyesini biraz bildiğimden, elime geçer geçmez ‘Femei’yi hemen okudum, Sebastian’ın bir dönemini anlamak için hoş bir kitap olabilir, ancak benim aklım ‘Journal’de. Şimdi bana “Bu isim senin için neden önemli?” diyen çıkacaktır. Baştan söyleyeyim, Mihail Sebastian veya Josif Mendel Hecter, Romanya’daki ‘Criterion’ isimli edebiyat mahfilinin kurucu isimlerindendi, o mahfilde Mircea Eliada, Eugene Ionesco ve E. M. Cioran gibi devler de bulunuyordu. Ancak, ‘Criterion’ mahfilinin talihsizliği, Romanya’nın faşizme ve Yahudi düşmânlığına kaydığı yıllarda faâliyette olmasıdır.
Sebastian ‘34 yılında yayınlanan bir romanı için arkadaşı Ionesco’dan takdîm yazmasını istediğinde, Ionesco onun ırksal kimliğine saldırarak arkadaşını faşistlerin hedefi dahi yapmıştır. ‘37 yılında Romanya’da oy kullanan seçmenin neredeyse dörtte birinin faşistlere oy verdiğini aklınıza getirirseniz, Ionesco’nun ihanetinin ciddiyetini ancak anlayabilirsiniz. ‘Criterion’ mahfilinden Ionesco ve Cioran dahil, herkes faşist partinin saflarına katılmışlardır. Mihail Sebastian bir Yahudi olduğundan, hemen onu mahfilden dışlamışlar ve barodan atılmasının da yolunu açmışlardır. İşsiz ve parasız kalan Sebastian, uzunca müddet bir gecekonduda cebrî çalışmaya gönderilmeyi beklemiştir. Bütün arkadaşları Yahudi düşmânı olduğundan kapısını çalacak eski bir arkadaşı çıkmamıştır. Mihail Sebastian faşist Romanya rejiminin oportünist politikaları nedeniyle cehennemden sağ kurtulmuşsa da, savaşın bitiminde, sarhoş bir Rus’un kullandığı askerî kamyonun çarpması sonucunda ‘45 yılında hayatını kaybeder. ‘48’de resmen ‘komünist’ rejime geçen Romanya’da, Yahudi düşmânlığı Bolşevikliğin de aslî bir unsuru olarak devâm ettiğinden, Mihail Sebastian isminin kaderi değişmez, ‘komünist’ rejim de onu unutturmak ister. Bu yüzden Fihrist Kitap’tan beklentim hayli büyük, önce ‘Journal’e bir el atsınlar, çok acayip bilgilerle karşılaşacağımızdan eminim, ardından da Ionesco’nun takdîm yazdığı ‘De două mii de ani’ romanını yayınlasınlar. Bildiğim kadarıyla, Sebastian’ın bu romanının İngilizce çevirisi sekiz yıl kadar önce Penguin’in ‘Modern Classics’ dizisinden çıkmıştı.