Şimşek ve Gri Liste
Nasıl bir dünyada, nasıl bir çağda yaşadığımızın örneklerinden biridir: Türkiye 21 Ekim 2021 günü, OECD’ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından “Gri Liste”ye alınmıştı. Sebep, “kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri” olmasıydı.
Türkiye, 24 Eylül 1991 tarihinde FATF’e üye olmuştu. O tarihten beri bu açılardan denetim görüyor.
Gri Liste’nin asıl sebebi, “kara paranın aklanmasını engellemede eksikler”di. FATF Başkanı Marcus Pleyer, basın toplantısında, IŞİD ve EL Kaide’den bahsetse de esas itibariyle “Türkiye’de mali sektörün, emlakçı ya da değerli maden ticareti yapan kişiler gibi farklı aktörlerin daha sıkı denetlenmesi gerektiğini” açıklıyordu.
Bu listede Arnavutluk, Fas, Suriye, Güney Sudan ve Yemen gibi ülkeler buluyordu, Türkiye o listeye düşmüştü…
ŞİMŞEK’İN AÇIKLAMASI
Gri listeye alınmanın üzerinden tam bir yıl 9 ay 24 gün geçti, Mehmet Şimşek dün “FATF tarafından belirlenen yedi eksiklikten beşinin giderildiğini” açıkladı. Çalışmaların devam ettiğini belirtti. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın koordinasyonunda, İçişleri ve Adalet Bakanlıklarının ilgi kurumları çalışmalarını sürdürüyor.
Ortada iki soru var: Neden “Gri Liste”ye düştük?.. Neden Şimşek’e kadar beklenildi, bir açıklama olmadı.
UYARISI YAPILMIŞTI
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Musfafa Yeneroğlu, 22 Aralık 2020 günü Meclis’te basın toplantısı yaparak uyarmıştı. İktidar “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun” teklif etmişti, Yeneroğlu diyordu ki:
“Bu kanunun; FATF kararları doğrultusunda çıkarıldığı ileri sürülmektedir. Ancak teklifte FATF’ın 12 nolu tavsiye kararına ilişkin hiçbir hüküm yoktur.”
Peki, 12 No.lu Tavsiye Kararı neydir? Yeneroğlu şöyle anlatıyordu:
“12 nolu tavsiye kararı; siyasi nüfuz sahibi kişiler kapsamında üst düzey kamu görevlileri ve üst düzey siyasiler gibi kişilerin yolsuzlukları bakımından bir düzenleme içerir. Bu kişilerin yolsuzlukların önlenmesi adına mal varlıklarının yakından takip edilmesi ve kaynaklarının tespit edilmesi devletin yükümlülükleri arasındadır. Ancak Teklif’te bu konularda herhangi bir düzenleme yoktur.”
Görüyorsunuz kritik noktaları…
Yeneroğlu basın toplantısında uyarıyı da yapmıştı:
“Ülkemiz bu konuda bir düzenleme yapmayarak, yine Gri Liste’ye alınma tehlikesiyle karşı karşıyadır.”
Gerçekten on ay sonra, 21 Ekim 2021’de Türkiye Gri Liste’ye alınacaktı.
YİNE DÖVİZ İHTİYACI
“Gri Liste” olayı, “kara paranın aklanması”na karşı tedbir alma konusunda bir hassasiyetsizlik…
Şimşek, ‘Gri Liste’da olmanın “sermaye akışının gayrisafi hasılanın belli bir oranı kadar azalması” ve “sendikasyon kredilerinde maliyet artışı” gibi bazı olumsuz etkileri olduğunu söylüyor.
Görüyor musunuz? Yine ‘aman döviz, canım döviz…’
Halbuki öncelikle “hukuk” ve “etik değerler” hassasiyeti olsaydı hem bu duruma düşülmezdi, hem telafisi için iki yıla yakın zaman geçirilmezdi.
YOLSUZLUKLAR SORUNU
Türkiye uluslararası “Yolsuzluk Algı İndeksi”nde 2012 yılında 4.9 puanla 54. sıradıydı. Yeni AB üyesi olmuş ülkelerden iyiydi bu sıra.
Dikkat ediniz, 2001’den başlayan reformların ve 2004’te hızlanan AB sürecinin eseriydi bu tablo.
Fakat Türkiye “Yolsuzluk Algı İndeksi”nde 2022 sonunda 101. sıraya düştü. (31 Ocak 2023 günlü açıklama)
Artık reformların rafa kalktığı, AB kriterleri yerine “dış güçler” söyleminin hakim olduğu yıllar! Hem milli gelirimiz düştü hem yolsuzluk algısı zirve yaptı…
AB Türkiye’ye yıllardan beri “yolsuzlukla mücadele kanunlarını çıkarın” diyor, çıkarmıyoruz.
“Siyasi Etik Kanunu” meclis mahzeninde küfleniyor.
MİLLİ VE EVRENSEL
Asıl anlatmak istediğim şu: En çok hamaset yapılan yıllar, ekonomide tökezlendiğimiz, yolsuzluk indekslerinde zirve yaptığımız yıllar oldu.
Hem “milli” olmanın, ulus devlet bilincinin, hem evrensel değerlere açık rasyonel zihniyetin ve evrensel etik değerlerin fevkal ade önemli olduğu bir çağda yaşıyoruz.
İçe kapanmak, dış güçler paranoyasına kapılmak, dünyayı düşman sanmak bize hem iktisadi hem etik değerler olarak neler kaybettiriyor, görelim bunu.