Müslümanların faiz sorunu
Yeni açıklanan Orta Vadeli Program’a göre, 2019 yılında bütçedeki faiz gideri 99.9 milyar liraydı… 2021’de 178.5 milyar lira… 2023’te ise 218 milyar liraya çıkacak!
Bütçe dışındaki devlet borçlarını da katarsınız, devletin faiz giderleri 2023’te 230 milyar lira olacak!
Halbuki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün tarihte faize karşı en coşkulu mücadeleyi vermiş bir siyasi liderdir. Hatta yüksek faizin “vatana ihanet” olduğunu söylemiş tek siyasi liderdir.
Ama “zihnimizin içinde” yani önyargılarımızda faizi ihanet sayabilirsiniz; “zihnimizin dışında” yani reel hayatta ise Türkiye, Cumhuriyet tarihinde en faizci ekonomi oldu!
‘EKONOMİNİN DİNİ OLMAZ’
Bugünlerde merhum Turgut Özal’ın beyin takımından Hüsnü Doğan’ın “Merdiven” adlı anılarını okuyorum. Orada gördüm, Türkiye 2003-2019 arasında 530 milyar dolar cari açık vermiş! Yani ihracatımızdan 530 milyar dolar fazla ithalat yapmışız!
Bunu nasıl finanse ettik? Turizm gibi gelirlerin yanında ülkemize giren yabancı sermaye ile… Yani “dış güçler” sayesinde!
Avrupa Birliği sürecinin sağladığı hukuki ve siyasi güven ortamında Türkiye’ye yabancı sermaye girişinin zirveler yaptığı yıllarda döviz ve faiz makul seviyelerdeydi, ekonomi sağlıklı büyüyordu. O rahat önemde Erdoğan şöyle konuşuyordu:
“Ekonominin kesinlikle dini olmaz, paranın dini olmadığı gibi… Özellikle ekonominin en önemli enstrümanlarından biri para olduğuna göre, parayı bir mezhebe veya bir etnik kökene dayandırmaya kalkarsanız, bu kutuplaşmaları getirir.” (20 Ocak 2004)
CB SİSTEMİNDE…
Erdoğan’ın emirle faiz indirme girişimleri 2014’te başladı. Başkanlık sistemi için daha çok oya ihtiyacı vardı… Faizi indirtmek için bağımsız Merkez Bankası’na sürekli baskı yaptı.
Parlamenter sistemde ekonomi bakanları Ali Babacan ve Mehmet Şimşek direndiler, Merkez Bankası’nın yanında yer aldılar.
Başbakanlığı döneminde Davutoğlu Merkez Bankası’nın bağımsızlığını destekledi.
Erdoğan’ın baskısı ‘siyasi’ düzeyde kaldı, bağımsız Merkez Bankası’nı fazla etkilemedi.
CB sistemi referandumu sırasında Erdoğan’ın sözlerini hatırlarsınız:
“Bu kardeşinize yetkiyi verin, faizle, şununla, bunun nasıl uğraşılır göreceksiniz!” (19 Haziran 2018)
Yetkiyi aldı… Önce OHAL döneminde 375 ve 703 Sayılı KHK’larla Merkez Bankası’nın bağımsızlığını kaldırdı... Ardından 3 Sayılı CB Kararnamesiyle Cumhurbaşkanına bütün yüksek bürokraside istediği an değişiklik yapma yetkisi verildi ki, bunun dünyada örneği yoktur.
Yirmi ayda 3 defa Merkez Bankası başkanı değiştirmenin de hiçbir ülkede örneği yoktur.
‘İSLAM İKTİSADI’
Bütün bu politikalar yargının bağımsızlığına, Merkez Bankası’nın kurumsal bağımsızlığına ve ekonomi yönetiminin rasyonelliğine güveni sarstı: Türkiye yüksek borç, yüksek faiz, yüksek enflasyon ve pahalı döviz ülkesi oldu.
Cumhurbaşkanı’nın söylemi, artık ekonomi alanında bile ideolojiktir, mesela:
“İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır…” (14 Haziran 2020)
Aynı iktidar ama “ekonominin dini olmaz” dediği dönemden çok farklı…
Ekonomi yönetiminin rasyonelliğine güven o kadar sarsılmıştır ki, iki gün önce Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu “enflasyonun düşmesini bekliyoruz” deyince bunun “faiz sebeptir…” iması olduğunu düşünen piyasalarda dolar TL olarak 8.3’lü rakamlardan 8.4’lü rakamlara çıktı!
Türkiye’nin dış borcu 450 milyar dolardır, maliyetini siz hesaplayın.
Emirle faiz indirtme girişimleri Türkiye’ye çok pahalıya mal oldu.
İSLAM VE FAİZ
Tabii ki “faizi indirtmek” hem itikadımıza uygun bir mesajdı hem sermaye teşekkülü çok zayıf olan ülkemizde herkesin düşük faizli krediye ihtiyacı vardır. İki yönlü oy getirdi ama yol açtığı kriz, iktidarın tabanını eritiyor.
İslam’da faizle ödünç vermek elbette haramdır. Çağımızda ise söz konusu olan; kişiler arasında ödünç işlemi değil, ekonominin makro dengeleri açısından vazgeçilmez nitelikteki “para politikası enstrümanı”dır.
Bu enstrümanla oynamanın nelere mal olduğunu Türkiye’nin sürüklendiği ekonomik krizde gördük.
Hepsine “faiz” denilse de işlevleri çok farklı işlem türleri söz konusudur. Bu konuda ilahiyat hocaları Süleyman Uludağ ve Mustafa Öztürk’ün kitaplarını tavsiye ederim.
Ebussuud Efendi de bütün faizlere değil, para vakıflarının yüzde 12 faizle iş yapmasına fetva vermemiş miydi?
Netice: Evrensel hukuk ve modern iktisat; gelişmiş ülke olmanın başka yolu yok.