İktidarın propaganda kudreti
Türkiye’de hiçbir iktidar bugünkü kadar propaganda kudretine, propaganda ustalığına ve hatta propaganda başarısına ulaşamamıştı.
Bunun birkaç önemli sebebi var; evvela iktidarın medya üzerindeki kontrolü… Kamu kredileriyle, kamu reklamlarıyla, kamu finansmanıyla desteklenen “bizden” medya… Tabii buna baskıyla kontrol edilen medyayı da katmak gerekir
Ama iktidarın propaganda kudreti medyadan ibaret değil… Propagandayı iyi biliyorlar, iyi kullanıyorlar. Bütün ideolojik iktidarlar böyledirler, ideolojiler propagandanın her dozunu mübah kılar. Hukuka saygılı, sağduyulu iktidarlar propagandanın bu kadarını beceremezler, etik de bulmazlar.
Tabii çok önemli bir faktör de Erdoğan’ın gerçek bir karizmatik lider olmasıdır. Berat Albayrak söylemişti, “Cumhurbaşkanımız çıksa, şuradan Ay’a kadar dört şeritli yol yapacağım dese, vallahi inanırız” diyen bir seçmen kitlesi var. (31 Mayıs 2018)
Ekonomik krizin sebebinin yanlış politikalar değil, “dış güçler” olduğuna inanlar hala büyük bir kitledir.
‘ADALET YOLUNDAN SAPMAK’
Propaganda maharetinin bir yığın örneklerinden biri, “İnsan Hakları Eylem Planı” dır. 2 Mart 1021’de Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı tarafından yine Beştepe’de yapılan görkemli bir törenle açıklanmış, yine bütün haber kanalları canlı yayınlanmıştı.
Törende söylenmese de “insan hakları eylem planı” bir Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği projesiydi! 1 milyon 200 bin Avro ile finanse edilmişti. 1 Mart 2021’e yetiştirilmesi gerekiyordu… Öyle de olmuş, 2 Mart’ta hükümetin reform niyetinin belgesi olarak açıklanmıştı.
Çok güzel şeyler vardı…
Tören konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan “ne zaman da adalet yolundan sapmışsak, gerilediğimizi, zayıfladığımızı” söylüyordu:
Doğru, aynen böyledir.
Sayın Erdoğan bunu tarih açısından söylemişti ama AK Parti’nin yirmi yıllık iktidarının da özetidir.
İnsan Hakları Eylem Planı “9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyeti içeren bir belge” idi. İki yılda tamamen hayata geçirileceğini belirtilen Elem Planı’nın ekindeki uzun listede, 1 ay, 3 ay, ve 6 ayda şunlar yapılmış olacak dile takvim de verilmişti…
SÖZ GÜZEL, UYGULAMA?
Bu takvimi unutmayanlar da çıktı. DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları bölümü başkanı Mustafa Yeneroğlu dün bir açıklama yaptı:
“Bir ay içinde gerçekleşeceği belirtilen uygulamalardan hiçbiri gerçekleşmemiştir!..”
Hükümlü ve tutuklulara ziyaretçi listesini değiştirme hakkının verilmesi, çocuklara aile bireyleriyle toplu görüşme hakkının tanınması, e-devlet üzerinden adli yardım gibi 1 ay içinde hayata geçirilebilecek vaadlerin hiçbir gerçekleşmemiş!
Yeneroğlu’nun ayrıntılı açıklamasına göre, özetle:
“3 ay içerisinde gerçekleştirilmesi gereken 40 başlıktan yalnızca 16 başlık gerçekleştirilmiştir… 6 ay içerisinde gerçekleştirilmesi gereken 84 başlıktan yalnızca 20 başlığın gereği yerine getirilmiştir…”
Eylem Planı’nda açıklananların birçoğu Adalet Bakanlığı genelgesiyle gerçekleşebilecek hususlardır. Torba yasalarla bir gecede kanun çıkarak iktidar, bu konularda genelge bile çıkarmamış!
HAKİM TEMİNATI
Hatırlayacaksınız, 30 Mayıs 2019’da yine Beştepe’de, yine büyük bir törenle “Yargı Reform Stratejisi” açıklanmıştı. Birçok vaad arasında hakimlere coğrafi teminat” getirilmesi de vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık hakim ve savcılara “coğrafi teminat “getirileceğini söylemişti:
“Hakim ve savcılara coğrafi teminat sağlayarak, hem yargı teminatını güçlendiriyor, hem de kararların hızlanmasını temin ediyoruz…”
Coğrafi teminat, yani hakim ve savcıların, hoşa gitmeyen bir karar verdi diye HSK tarafından oraya buraya sürülmesinin engellenmesi…
Çok önemlidir, yargı bağımsızlığı için şarttır…
Fakat 2 yılı geçti, ortada bir şey yok!
Bunun için kanun bile gerekmez. Adalet Bakanı’nın başkanlığındaki HSK, bir prensip kararı ile coğrafi teminatı gerçekleştirebilir.
Ama yapmıyorlar, HSK’nın “atama” kılıcı hakim ve savcıların başında dolaşmaya devam ediyor.
Ama olsun, propaganda daha önemli… “İnsan Hakları Eylem Planı” gibi etkileyici bir başlık altında görkemli tören yapıldı, Avrupa’ya “bakın, açıkladık” falan denildi…
Propaganda tamam; şu veya bu ölçüde etkisi de var.
Ama sözün gerçekleşme oranı düştükçe inandırıcılığını da kaybediyor; içeride de dışarıda da…