İki Erdoğan
Tahıl Koridoru anlaşması, milyonlarca insanı aç kalmaktan kurtarabilecektir. Bunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarısını teslim etmek hem dürüstlük hem objektiflik gereğidir. Fakat… Türkiye’nin dış politikada sürüklendiği yalnızlığı ve bunun yarattığı hasarı dile getirmek de objektiflik ve dürüstlük gereğidir.
Rusya ve Ukrayna Türkiye’nin ve BM’nin arabuluculuğu ile iki gün önce, Dolmabahçe’de “Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi”ni imzaladılar. 25 milyon ton buğday Boğazlardan dünyaya ihraç edilecek.
Şimdiden ABD piyasasında buğdayın fiyatı yüzde 5, mısırın fiyatı yüzde 1 düştü.
Batılı hükümetler ve basın bile Erdoğan’dan takdirle bahsediyorlar; ‘bile’ diyorum çünkü Erdoğan, somut sorunlar dışında bile sürekli Batı karşıtlığı yapıyor, Batı da Erdoğan’ı otokrat olarak görüyor.
GÜVEN FAKTÖRÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikalarını destekleyen Prof. Burhanettin Duran, dün Sabah’ta şöyle yazdı:
“Tahıl koridorunun açılması Türkiye’nin hem Ukrayna hem de Rusya ile müzakereleri yürütebilen güveni sağlayabilmesi ile mümkün oldu…”
Doğru… Tahıl Koridoru olayı, Türkiye’nin dengeli, taraflara güven veren, sonuç odaklı diplomasi metotlarıyla dış politikada başarılı olabileceğinin somut bir örneğidir.
İşin içinde BM’nin de olması elbette çok önemli bir faktör.
Erdoğan, Rus saldırısının başladığı 21 Şubat’tan beri Moskova ile Kiev arasında ‘mekik diplomasisi’ denilen ilişkiler yürüttü. Putin uzun süre direndi. Erdoğan süreç boyunca soğukkanlı davrandı, Kiev’de de Moskova’da da tepki yaratacak tavırlardan sakındı. İlk defa 13 Temmuz’da Ukrayna ve Rusya heyetleri İstanbul’da bir araya geldi.
Ekonomide kriz, dış politikada ‘eksen’ sorunları yaşayan Erdoğan’ın hem buğday ithalatına zorunlu ihtiyacı vardır hem dış ilişkilerde bir prestij sergilemeye… Malum seçimlere bir yıl var, ekmek fiyatları 5 lira!.. Erdoğan duygularıyla da çözüme odaklandı… Bunu vurguluyorum çünkü Erdoğan’ın tavırlarında duyguları çok etkili oluyor.
YALNIZLAŞAN TÜRKİYE
Gerçekten, Uluslararası ilişkilerde “güven sağlayabilmek” diplomasinin birinci şartıdır.
Şu doğru tespit de Sayın Duran’ın:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliği ve proaktif dış politikası Körfez başkentlerini kaygılandırmıştır. Bu kaygı Körfez elitleri nezdinde Türkiye’nin de sınırlandırılması gereken bir ülke olarak konumlandırılmasına sebep olmuştur…” (SETA, Türk Dış Politikası Yıllığı 2020, s. 13)
Evet, Türkiye Doğu Akdeniz’de böyle yalnızlığa sürüklendi. Temel sebep, Erdoğan’ın Mısır’daki İhvan-ı Müslimin’e verdiği “proaktif” destektir. Darbeyi kınamakla yetinmeyip Mısır hükümetine karşı sürekli kampanya yürütmesi, Türkiye topraklarını İhvan’a açması gibi politikalar, Arap rejimlerini “kaygılandırdı”, onları Yunanistan’ın yanına itti.
Sisi’nin seçilmesini protokol gereği kutlayan Abdullah Gül’ü bile eleştirmişti Erdoğan!
Erdoğan’ın bu politikası yer yüzünde hangi devletle ilişkilerimizde “güven” yarattı?!
Prof. Duran bunun ilişkilerde “güven sağlayan” bir politika olduğunu söyleyebilir mi?
Tahıl Koridor’u nasıl rasyonel diplomasinin başarısı ise, bu da ideolojik ve duygusal politikanın yarattığı ağır hasardır.
REFORM DÖNEMİ?
İleride bugünleri yazacak tarihçiler ‘iki Erdoğan’dan bahsedecek: Biri ilk on yıldaki ihtiyatlı, rasyonel davranışlı, AB yönünde reformist Erdoğan…
Öbürü, o Erdoğan’ı bastıran ideolojik, ben-merkezli, güç-odaklı Erdoğan… CB sistemi bu Erdoğan’ın somutlaşmasıdır.
Batı’nın sermayesini ısrarla isteyen bu Erdoğan, Batı’nın insan hakları, özgürlükler ve hukuk eleştirilerinden “şahsen” rencide oluyor… Dün göklere çıkardığı AB için “Haçlı ittifakı” diyor.
Durumu bugün toparlayabilir mi?
Nasıl ki, ekonomide reformun ön şartı Merkez Bankası bağımsızlığı, şeffaf İhale Kanunu gibi yapısal reformlardır; ama Erdoğan bunları kendi elinde tutmak istiyor…
Batı’yla ilişkileri eski düzeye çıkarmanın da yolu, AİHM kararlarının bağlayıcılığı, özgürlükler, hukuk gibi bizim anayasanın da emri olan değerler… Ama Erdoğan bu alanlarda da son sözü elinde tutmak istiyor.
İkinci Erdoğan’ın birincisine dönmesi kolay gözükmüyor. Kendisi bunu 2020 son baharında “faiz acı ilaçtır, reform dönemine giriyoruz” diyerek denedi, dört ayda vazgeçti zaten.