CB sisteminde 50+1 sorunu
İktidar cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki yüzde 50+1 şartının aşağı çekilmesini istiyor. MHP buna karşı, hem de şiddetle karşı. Çünkü MHP desteği olmadan da seçilebilme ümidi iktidar partisinin MHP’ye ihtiyacını ortadan kaldırmasa bile azaltacaktır.
Problemin özü, CB sisteminin tıkanmış olmasıdır; ülkeyi üç yılda ne hale getirdiği ortada zaten. Kurumlar ezildi, hukuki ve kurumsal güven eridi, kutuplaşma feci boyutlara tırmandı… Bu zafiyetler yetmiyormuş gibi şimdi de yüzde 50+1’i göze alamayan bir sistem…
ACELEYE GETİRMEK
Yüzde 50+1 oranın yüzde 40’a çekilmesini iki yıl önce iktidar kanadından eski bakan Faruk Çelik ortaya atmıştı. (30 Eylül 2019)
Cumhurbaşkanı Erdoğan da “iktidarıyla muhalefetiyle el ele vererek bunu gerçekleştirebiliriz” diyerek yeşil ışık yakmıştı. (1 Ekim 2019)
Geçen iki yılda Dolar 5 TL’den 10 TL’ye çıktı, ona göre de yoksullaşma… Bugün Erdoğan 2019’dan çok daha aşağılarda bir desteğe sahip. Temel Karamollaoğlu’na söyledikleri hafızalardır:
“50+1’in mahsurlu olduğunu anladık. 50+1’i o zaman bu kadar sıkı bir şeye bağlamamamız gerekirmiş. Onun farkına vardık”
Erdoğan’ın bu sözleri CB sisteminin nasıl sonuçları düşünülmeden, uzman bilim insanlarıyla istişareler yapılmadan alelacele hazırlandığının itirafıdır.
AK Parti’den Abdülhamit Gül ve MHP’den Mehmet Parsak Kasım ayında çalışmaya başlamışlar, liderlerin onayladığı taslağı 10 Aralık 2016’da açıklamışlardı. Milletvekilleri hemen imzalamışlardı.
Erdoğan’ın “Atı alan Üsküdar’ı geçti” sözü de sürece hakim olan düşünceyi yansıtır.
Halbuki Fransızlar, sistem değişikliği gibi son derece karmaşık bir içeriği olmayan kısa Anayasa reformunu 2008’de bir yıl süreyle araştırma ve çok geniş diyaloglardan sonra hazırlayarak Meclis’e getirmişlerdi.
DENETİM VE DENGE SORUNU
CB sisteminin hazırlık çalışmalarına katılan Prof. Şükrü Karatepe’nin Fatih Altaylı’ya söylediği gibi, CB sistemini “Tayyip Bey istiyorum dedi ve yaptırdı.” (TekeTek, 26 Ocak 2017)
Yetkiler ne kadar çok bir tek elde toplanırsa ülke iyi yönetilir sanıldı... “Denetim ve denge” önemsenmedi. Bunun yaratacağı sorunların “farkına varılmadı.”
Netice belli: Yargı bağımsızlığı ve Merkez Bankası’nın araçsal bağımsızlığı ağır hasara uğradı, kurumlar kişiselleşti, Meclis’in denetim işlevi fiilen sıfırlandı. Denetlenmeyen politikalarda yanlışlık payı yüksek olduğundan ülke ekonomisi on yıl geriye gitti.
Bu noktada Cemil Çiçek’in açıklaması, Bahçeli’yi öfkelendirmiş olsa da son derece önemlidir. Bahçeli sık sık birilerine ve bazen bana da öfkeleniyor. Halbuki gündeme öfkeyle değil, rasyonel düşünceyle bakmak gerekir.
Hele de sistem sorunlarına mutlaka rasyonel gözle bakmak lazımdır.
Cemil Çiçek, 50+1 şartının “kutuplaşmalara, kamplaşmalara sebebiyet verdiğini” söylüyor, “50+1’in iyi olduğunu söyleyen bir Allah’ın kulu yok” diyor.
Asıl altını çizmek isteğim husus, Cemil Çiçek’in “önemli olan denetim ve dengedir” sözüdür. CB sistemindeki denetimsizliği ve bunun yarattığı ağır sorunları gören hukukçu Cemil Çiçek, mesela parlamenter sistemdeki “gensoru” müessesenin CB sistemine getirilmesini tavsiye ediyor.
TEK KİŞİLİK HÜKÜMET SORUNU
CB sisteminde en ağır sorun 50+1 barajı değildir. Hatta “tek kişilik hükümet” olacaksa bunun demokratik meşruiyet şartı 50+1’le seçilmesidir. İlk turda olmazsa, iki adayın katılacağı ikinci turda 50+1 kendiliğinden gerçekleşir zaten.
Mustafa Şentop ve Mehmet Uçum da 50+1 şartını gerekli görmüşlerdi. Erdoğan 50+1’in aşağıya çekilmesini resmen isterse buna itiraz edebilirler mi; o zaman göreceğiz.
Siyaset bilimci Juan Linz kurumlaşması zayıf ülkelerde başkanlık sistemlerinin kutuplaşmaları daha da keskinleştireceğini ve güç zehirlenmesine yol açacağını daha 1990’da yazmıştı. Bizde bu konuda Nur Uluşahin’in “Anayasal Bir Tercih Olarak Başkanlık Sistemi” adlı kitabını tavsiye ederim.
Türkiye’nin sorunları çoktur ve pek çoğu gelişmişlik seviyesinin yetersizliğinden gelmektedir. Bu tür toplumlarda siyaset sınıfının sorumluluk bilincine ve rasyonelliğe sahip olması, hukuki kurumların güçlendirilmesi, mutlaka kuvvetler ayrılığının esas alınması zorunludur, CB sisteminde mümkün değildir.
Bu gerekçelerle ben güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunuyorum.