Anayasa Mahkemesi nereye?
Anayasa Mahkemesi nereye diye sormak, doğru bir sorudur. Hukuki değerlerin tam oturmadığı, hatta anayasal mutabakatların bile yeterli düzeyde olmadığı Türkiye’de, Anayasa Mahkemesi de siyasi güçten etkilenmektedir.
Yargıyı eskiden etkileyen, “vesayet” kavramıyla ifade edilen siyasi güç ve ideoloji idi. Skandal “367 kararı” gibi… Skandal “laikliği özgürlüğe ezdirmemek” kararı gibi…
Bugün ise adli ve idari mahkemeler, siyasi tercihlerle oluşan HSK eliyle etkileniyor. İktidarın hoşlanmadığı kararı veren veya istenen kararı vermeyen hakimler o dosyadan alınıyor, hatta başka illere atanıyor. Böyle uzun bir liste mevcut.
Anayasal yargıda, CB sistemi döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atadığı üyelerle Anayasa Mahkemesi’nin ‘yorum’ anlayışı değişmektedir: Hak eksenli yorum yerine, kamu otoritesinin takdirine öncelik veren yorum ağır basmaktadır. Son örnek, Siyasi Partiler Kanunu hakkında AYM’nin dün yayınlanan kararıdır. (Karar no: 2022/107)
SEÇİM KURULLARI
Seçim Kanunu’na il ve ilçe seçim kurulları başkanlıkları görevini, ikişer yıllığına oradaki en kıdemli hakim üstleniyordu. Yetmiş yıldır hiç itiraza uğramamış bir düzenlemeydi bu.
İktidar bunu değiştirdi, “en kıdemli hakim” yerine “birinci sınıf hakimler arasında kura çekme” sistemini getirdi…
Bununla yetinmedi, önümüzdeki seçimlerde, görev süresi devam eden kıdemli hakimlerin de görevlerine son verdi! Yerlerine “kura” çekilerek yeni hakimler atanacak.
Bir iktidar niye buna ihtiyaç duyar? ‘Bizden’ hakimlerin de kuradan çıkarak il ve ilçe seçim kurulu başkanı olmalarını sağlamaktan başka ne gibi bir niyet olabilir?
Böyle bir düzenleme “yargı bağımsızlığı” ve “hakim teminatı” gibi asli hukuk kavramlarıyla bağdaşır mı? İlk defa 2019 İBB seçimlerinde tartışma konusu olan “güven” kavramı hakkındaki kuşkuları arttırmaz mı?
YARGI BAĞIMSIZLIĞI
Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davasında üyelerin çoğunluğu bunda sakınca görmediler, iptal talebini reddettiler. Kıdemli hakim ilkesinin kaldırılmasında ve hemen uygulanmasında “kamu yararı dışında başka bir amacın gözetilmediğine”ne karar verdiler.
Fakat, öteden beri “hak eksenli yorum” ve “kuvvetler ayrılığı” ilkelerini hassasiyetle gözeten beş AYM yargıcı bunu anayasaya aykırı bularak “karşıoy” yazdılar: Zühtü Arslan, Hasan Tahsin Gökcan, Engin Yıldırım, M. Emin Kuz ve Yusuf Şevki Hakyemez…
Meclis genel bir düzenleme yapabilirdi. Ama halen görevde olan en kıdemli yargıçların Meclis tasarrufuyla böyle görevlerine son verilmesi kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıydı…
AYM Bakanı Zühtü Arslan uzun karşıoy yazısında şöyle diyor:
“Anayasa’ya aykırı kılan, hâkimlerin kendi istekleri ve iradeleri olmamasına rağmen görevlerine son verilmesidir.
Bu manada dava konusu kural, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını güvenceye alan Anayasa’nın 138. maddesine aykırıdır. Yargı bağımsızlığının temel amacı hâkimin çekinmeden ve endişe duymadan, ‘her türlü kaygıdan, maddi ve manevi baskı ve etki olasılığından uzak’ ve tarafsız bir şekilde ‘özgürce karar verebilmesini’ sağlamaktır.”
Elimizi vicdanımıza koyalım; Türkiye’de yargı böyle mi işliyor? Neden “hakimlere coğrafi teminat” tanınmıyor?
KUVVETLER AYRILIĞI
Kararda, benim eleştireceğim yönler de var. Evet, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nda seçim yasakları düzenlenmiştir. Ama Milletvekili seçimleri aynı gün yapıldığı için seçim yasakları sayılırken yine parlamenter sistemdeki gibi Cumhurbaşkanı’nın da aynı yasaklara tabi olduğu teyid edilmeliydi.
Ayrıntılara girmiyorum. Zühtü Arslan’ın karşıoy yazısından bir alıntı daha yapacağım:
“Görev süresi dolmamış olan seçim kurullarının başkan ve üyelerinin görevlerine kanunla son verilmesi, kuvvetler ayrılığı ilkesiyle de bağdaşmamaktadır… Bu ilke uyarınca ‘her erkin Anayasa tarafından belirlenmiş yetki sahasında kalması ve diğer erklerin yetkisine müdahale etmemesi’ sağlanmalıdır.”
CB sisteminde ise aksi oluyor!
Arslan ve karşıoy yazan diğer üyeler, çok sayıda emsal içtihat zikrederek, görüşlerinin keyfi değil, ‘müstakar içtihatlar’a uygun olduğunu gösteriyorlar.
Kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ne kadar önemli, belli değil mi? Bunun ekmek kadar önemli olduğunu ne zaman anlayacağız?!
Not: Cumhurbaşkanına bütçeye ek ödenek koyma yetkisi veren kanunu AYM oybirliğiyle iptal etti. Bütçeler üzerinde tek yetkili parlamentolar olduğu için, bir üyenin bile aksine oy vermesi skandal olurdu.