50 milyar dolar gelir mi?
Seçimlere kadar Türkiye’ye dışarıdan 50-55 milyar dolar geleceği ve Erdoğan’ın bununla seçim kazanabileceği konusunda bir süredir söylentiler, tahminler, yorumlar çıkıyor.
İktidarın ölçüsüz harcamaları sadece Merkez Bankası’na banknot bastırarak sağlanabilir mi? Bir dış kaynak beklentisi olsa gerek, değil mi?
Erdoğan “topunuz bir Türkiye etmezsiniz” diye hitap ettiği petrolcü Arap prens ve şeyhlerini boşuna mı ağırladı, ziyaretlerine gitti, kucaklaştı?
Arapların şirket ve değerli taşınmazlar alma hevesi biliniyor. BAE’ye ait Kalkınma Holdingi Başkanı Hasan el Suwadi, Türk mallarının çok ucuzladığını hatırlatarak “Türkiye’den alım yapmak için harika bir zaman” dememiş miydi? Demişti, Varlık Fonu ile görüştüklerini de söylemişti… (12 Ocak 2022)
Yahut Kanal İstanbul yeniden mi ısıtılacak?
Bunların hepsi akla gelen fakat spekülatif sorular, olur mu, olmaz mı, göreceğiz. Ben daha önemli bir sorun üzerinde duracağım: Şeffaflık, kurallar, kurumlar…
DIŞ KAYNAK İHTİYACI
Türkiye’nin üç asırdır dış kaynağa ihtiyacı vardır. Sebep, bilim ve sanayi devrimlerini kaçırmış olmamızdır. Abdülmecid’den sonra bütün padişahlar, Cumhuriyet devrinde Atatürk dahil bütün devlet adamlarımız yabancı sermaye getirmek, ihtiyaca göre de kredi almak için gayret etmişledir.
Başarı; kaynağı ucuz sağlamaya, verimli kullanmaya bağlıdır.
Bugün Türkiye’ye yatırım sermayesi gelmiyor… Borçlanma konusunda ise, Yunanistan yüzde 1, biz yüzde 10 faizle dolar borcu alabiliyoruz, çünkü bizde ekonominin makro dengeleri bozuk, enflasyon çok kötü…
Böyle durumlarda ne yapılabilir?
Gereken “acı ilacı” kendin uygularsın veya IMF ile anlaşarak sağlayacağın krediyle uygularsın.
Zaten IMF böyle durumlar için İkinci Dünya Savaşı sonrasında kuruldu.
Türkiye bugün istese Araplara ihtiyaç duymadan IMF’den çok düşük faizli ve yeterli miktarda kredi alabilir. Fakat IMF’nin sert şartları olur… Mesele, bu şartlardır…
IMF’NİN ŞARTLARI
Konu demagojiye çok açıktır; emperyalizm, dış güçler, mandacı iktisatçılar…
IMF’nin şartlarının ne olabileceğini, 2001 krizinden çıkmak için Kemal Derviş’in IMF ile müzakereler yaparak sağladığı anlaşmaya bakarak kestirebiliriz.
Kemal Derviş “15 Kanun” çıkarma konusunda IMF ile anlaşmıştı. Bunlar zaten IMF’den önce bizim iktisatçıların istediği reformlardı. Osman Arolat, Erdal Sağlam gibi iktisatçı yazarların yazıları ve iş dünyasının açıklamaları gazete arşivlerinde mevcuttur.
Bu kanunların bir kısmı o dönemin sorunlarıyla ilgiliydi; bütçe, bankacılık, şeker, tütün gibi kanunlar…
Bir kısmı ise yapısal reformlardı: Merkez Bankası’nı bağımsızlaştıran kanun, Kamu İhale Yasası’nı uluslararası standartlara göre şeffaf ve rekabetçi hale getiren kanun, kamu bankalarını düzenleyen kanun, uluslararası tahkim kanunu…
Ekonomi bu kanunlarla öyle reforme edildi ki, bağımsız Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, “devletin parasıyla oy toplama devri kapandı” diyordu. (26 Nisan 2001)
Ak Parti, böyle reforme edilmiş, delikleri kapatılmış bir ekonomi devralmış, on yıl iyi götürmüştü.
KURALLAR KURUMLAR
Diğer örnek Kamu İhale Kanunu… Ak Parti öyle değişiklikler yaptı ki istediğine ihale verebiliyor. TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, “onlarca kez ihale yasası değişen ülkeye yabancı sermaye gelmez” diye uyarmıştı. (23 Ocak 2014)
Başbakan Erdoğan, yabancı yatırımcıyı ürkütüyor diye TÜSİAD’ı “ihanet”le suçlamıştı. (28 Ocak 2014)
2020 sonbaharında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan “reform dönemi” başlattığını söyleyerek Naci Ağbal ve Lütfi Elvan’ı göreve getirdi, ekonomide reform umutları doğdu... Lütfi Elvan, yapacakları reformları anlatırken “bizim Kamu İhale Yasamızın gözden geçirilmesi gerekiyor” diye konuştu. (17 Kasım 2020)
Fakat Elvan gitti, İhale Kanunu kaldı… Vaziyet ortada…
Netice: ‘Bedeli’ni öderseniz para bulursunuz.
Önemli olan, ekonominizde deliklerin kapalı, popülizmin tıkalı, zihniyetin rasyonel, kuralların ve kurumların şeffaf ve sağlam olmasıdır. Bunu sağlayacak bir reform iradesi hem ucuz hem üretken kaynak bulur.
Özal bulmuştu, Derviş bulmuştu. İnandırıcı bir reform iradesi bugün daha kolay bulur.
Tercih bize kalmış: İhale ve yüksek faiz gibi yollarla ile para bulmak mı, şeffaf kurallar ve kurumlarla kaynak getirmek mi?