Oğan: “Çakma Goebbels’in her türlü baskısını engellemeye çalışacağız”
Adaylığı sırasında TRT önünde protesto eylemi yapan Sinan Oğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek kararının ardından, daha birkaç gün geçmeden soluğu TRT Haber’de bir programda aldı.
Oysaki TRT önündeki protestoda şunları söylüyordu:
“TRT’nin biz devletin resmi yayın organının Cumhurbaşkanının borazanı değil Türk milletinin sesi olmasını sağlayacağız. Biz basın üzerindeki Cumhurbaşkanının ve İletişim Başkanı çakma Goebbels’in her türlü baskısını engellemeye çalışacağız. Ve artık kimseye, hiçbir televizyon kanalına baskı yapılmayacak.”
Dolayısıyla Oğan’ın Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı çok eleştirildi.
Şunları şunları söyledi şimdi ne yaptı diye… Açıkçası kendi siyasi kararıdır. Öncesinde farklı şeyler söylese de…
Ve fakat…
Cumhur İttifakı’na geçmeden hemen önce TRT’yle ilgili birçok eleştiri getirip sonrasında da hiçbir şey olmamış gibi, sanki o sözler söylenmemiş gibi, ışık hızıyla TRT’de programa çıkılıyorsa burada bir ‘tutarlılıktan’ bahsedilebilir mi?
Merak ediyorum Oğan, ışık hızıyla TRT’ye çıkarak kendi ifadesiyle ‘çakma Goebbels’in’ her türlü baskısını engellemiş mi oldu?
Ya da Oğan, TRT’ye çıkarak kendi ifadesiyle TRT’nin ‘Cumhurbaşkanının borazanı’ olmadığını, Türk milletin sesi olduğunu mu anlattı?
Sorular, sorular…
Cumhur İttifakı’na geçişiyle ilgili Oğan birçok argüman belirtebilir. Önce şöyleydi, şimdi böyle oldu diyebilir. Ya da şu şu sebeplerle başlayan uzun uzun cümleler kurabilir.
Ve fakat hepimizin, 86 milyonun kanalı TRT’yle ilgili onca laf söyleyip sonra hiçbir şey olmamış gibi soluğu orada alıyorsa…
Burada bir tutarlılıktan bahsedilebilir mi?
Sadece soruyorum.
Yüreklerimizi yakan ‘Kızılay vakası’ gibi ‘TRT vakası’ da yaşanıyor desek yanlış olmaz sanırım. Niye böyle söylüyorum.
Hepimizin malumu ama yine de test etmek istedim.
Ve sosyal medyadan TRT Haber’e son 1 haftada katılan konukları inceledim:
“Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Ata İttifakı cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Esenler Belediye Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AKP Grup Başkanvekili Tevfik Göksu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu.”
Ayrıca katıldığı bir programda ‘Ben de bir kere bile TRT'ye çıkmadım’ diyen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ı bu süreçte listede görmediğimi de özellikle vurgulamak isterim.
Öte yandan son 1 hafta içinde TRT Haber’de ne Kılıçdaroğlu, Akşener, Babacan, Davutoğlu, Uysal ne de Karamollaoğu, İmamoğlu, Yavaş’ı gördüm. Muhtemelen önceki haftalara baksam da göremeyecektim. (Sadece Kılıçdaroğlu ve Akşener’in konuşması yayınlanmış. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi.)
Bu konunun üzerinde niye bu kadar durduğumu da belirtmek isterim.
Birçok yazıda seçmen davranışı ile ilgili sahadan fotoğraflar yansıtmaya çalıştım. Bu noktada sahayla ilgili olarak; özellikle AK Partili kardeşlerimizle görüşürken dükkânlarda, lokantalarda, balıkçıda… Yani kardeşlerimizin çalıştıkları yerlerde çoğunlukla TRT ya da TRT Haber izlendiği söylenebilir. Ki evlerde de muhtemelen aynı durum devam ediyor.
Dolayısıyla seçmene sesini duyurabilmek açısından TRT önemli bir faktör… Ve TRT’nin ‘rekabet üstünlüğü’ açısından önemli olduğunu da özellikle vurgulamak isterim.
Bu bağlamda, görünürde TRT hepimizin kanalı olmasına rağmen, muhalefetin AK Partili ya da Cumhur İttifakı’na gönül veren kardeşlerimize buradan yeterince sesini duyuramadığı söylenebilir.
Geçen yazıda da sormuştum. Sorulara cevap gelmiyor ama yine soralım…
Şimdi bu hak mı? Nerede hakikat?
***
KAPILAR DOLDU ZALİMLE!
Kimine kapılar yol
Bilmem kaç çeşit
Bal, şeker bol
İçeri girene derya deniz
Gerisi kurusun
Pul olsun
Kararsın, yansın
Kime ne?
Ah, nasıl edem?
Ezin şu çamuru
Vurun şu kapkarayı
Kırın şu dalları
Kapılar doldu zalimle
Dağ, taş çatladı
Ardına dönüp bakan
Yüreği bağıran yok
Garipler anca dilde
Kanar durur yaraları
Kıraç topraklarda
Dolanır kırık gönülleri
Toz toprak, elleri yarık içinde
Kimi kara kışın dibinde
Kimi yangınlarda
Kimi kahır içinde
Hele gel, gel hele
Kalanı kime ne?