Mansur Yavaş: “Kimse yatağa aç ve açıkta girmeyecek”
Son zamanlarda Ankara’da alışık olmadığımız durumlar yaşanıyor.
Bozkırın derinlerinden farklı sesler geliyor sanki… Farklı güzellikler yansıyor ta bizlere, ta yüreklerimize…
Nallıhan’dan Çamlıdere’ye, Kalecik’ten Polatlı’ya sanki tüm Ankara bir olmuş, bir türkü tutturmuş ki sormayın gitsin…
Gözler hep bir anda buğulanıyor ama bu sefer kederden değil…
Sevinçten, sevinçten…
Bir Ankaralı olarak, bozkırın kıraç topraklarından gelen bu birlik türküsünü ta ötelerde olsam da hemen tanırım.
Hepimizin farklılıklarıyla dolu dolu olan bu türkünün tınısını ta ötelerde olsam da hemen hissederim.
Bizim ellere bahar geldi sözünü hep birlikte söyleyen bu yürekleri ta ötelerde olsam da hemen duyarım.
İşte hep bir olup söylenen türkünün kaynağı… Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş…
***
Ankara’dan ta ötelere yayılan bu farklılıkların nasıl ortaya çıktığını, bu işin ardında nasıl bir mutfak çalışmasının olduğunu merak ettim doğrusu…
Aslında, Mansur Yavaş’ın meclis toplantısındaki Ankara halkının önceliklerinden başka hiçbir yatırım düşünmüyoruz sözü merak duygumun ana sebebidir. Bununla birlikte, merak edilen diğer sorulara da cevap bulabilmek amacıyla, Mansur Yavaş’ın Basın Yayın Koordinatörü Volkan Memduh Gültekin’e yönelttiğim sorularla ilgili cevaplar şu şekildedir:
Gültekin, öncelikle Mansur Yavaş’ın yönetim anlayışının belediyenin tüm birimlerine sirayet ettiğini belirtiyor.
Ve Gültekin özetle şunları söyledi:
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde yönetim anlayışı olarak; şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık ilkelerinin başı çekmesi,
Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine bağlı olarak, bugüne kadar 1.000’den fazla ihalenin canlı olarak yayımlanması, böylelikle rekabetin artması ve en önemlisi de fırsat eşitliğinin ortaya çıkması,
Şu ana kadar 2 asfalt, 2 su hattı ihalesi olmak üzere, tutar olarak en göze çarpan 4 ihalenin de canlı olarak yayımlanması ve milyonların takip etmesi,
Belediyenin tüm harcamalarının web sitesinde yayımlanması, 100 günlük, 200 günlük ve 1 yıllık faaliyet raporları olmak üzere ayrıca tüm bilgilerin de paylaşılması,
Örneğin, en son açılışı yapılan ve 14 milyon TL’ye mal olan Çubuk-1 Barajı Rekreasyon alanı ile ilgili bilgilerin de detaylı olarak yayımlanması,
Katılımcılık ilkesine bağlı olarak ise, kent konseyinin çok aktif bir şekilde çalışması;
Kent konseyinin 510 adet sivil toplum kuruluşundan oluşması ve 510 sayısının içinde Ankara’da yer alan üniversitelerin tamamının, sivil toplumun ve meslek odalarının çoğunluğunun yer alması,
Örneğin, kent konseyinde ilk ve tek bisiklet meclisinin veya basın meclisinin yer alması gibi…
Ve kent konseyinde alınan birçok tavsiye kararların belediye olarak uygulandığını belirtti.
Burada özellikle dikkatimi çeken konu, Gültekin’in sahadan sürekli önerilerin, fikirlerin geldiğini ifade etmesidir. Yani sahanın taleplerine, önerilerine özellikle bakılıyor. Aslında vatandaş sürecin içine dâhil ediliyor. Bir anlamda kulaklar vatandaşın sesine kapatılmamış… Böylelikle Ankara halkı da kendi şehri için bir tuğla koyabilme fırsatı yakalıyor. Belki de farklılığın sırrı buradadır. Tabii diğer faktörler de önemli… Ayrıca, yapılan her faaliyetin ya da harcamanın tüm paydaşlarla paylaşılması da kıymetli… Bir anlamda akıllarda soru işareti kalmıyor.
Diğer taraftan, Mansur Yavaş’ın şu cümlesinin de altını özellikle çiziyor Gültekin…
“Kimse yatağa aç ve açıkta girmeyecek.”
Ve Sayın Yavaş’ın bu sözünün belediyenin en büyük projesi olarak okunabileceğini belirtti.
Anlaşılan o ki, mağdurum diyen vatandaş hemen yanında belediyeyi bulabilecek. Bir anlamda bu cümle belediyenin mottosu olmuş...
Öte yandan üreticinin, köylünün, çiftçinin zenginleşmesinin en önemli hedefleri arasında olduğunu ifade etti ve tam da bu noktada Mansur Yavaş’ın hayali olarak belirttiği “sözleşmeli üreticilik” konusuyla ilgili olarak da Gültekin şöyle devam etti:
Bu sene Ankara’nın 25 ilçesinde yani tamamında çiftçiye buğday tohumu desteği yapıldığını, 5 milyon 150 bin kg buğday tohumunun 7.800 çiftçiye dağıtıldığını,
Ve hedeflerinin 75 bin ton ürün elde etmek, 2021 yılı için ise, hedeflerinin 250 bin ton buğday üretmek olduğunu,
Ayrıca bazı belediye arazilerinin de tarımsal faaliyetler için değerlendirilmeye başladığını belirtti.
Bu bağlamda, ülkemizin buğday ithalatının arttığı tam da bu süreçte; belediyenin 2021’de ulaşacağı 250 bin ton buğday üretim hedefi, Ankara ile birlikte, ülkemize de ciddi katkılar sunacaktır elbet…
Dolayısıyla, özellikle sözleşmeli üreticilik projesinin ülke genelinde tüm belediyeler tarafından da örnek alınması çok değerlidir düşüncesindeyim. Zira son dönemde koronavirüs sürecinin de etkisiyle birlikte en çok üzerinde durulan konular arasında tarımsal üretimin artırılması, gıda enflasyonunun kontrol altına alınması ve en önemlisi de tarımsal istihdamın desteklenmesi yer alıyor.
Gelinen bu noktada, Gültekin, insan sağlığı ve can güvenliğini önceleyen projeleri de önemsediklerini belirtti:
Örneğin, Polatlı’nın 25 yıldır hasret kaldığı temiz suya kavuşması için amaçlanan proje çalışmasının başladığını, yeni otobüslerin alımı ve yeni metro hattının yapılması için çalışmaların da yapıldığını ifade etti.
Ve şöyle devam etti Gültekin:
“Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin öncelikli hedefleri arasında temiz su, temiz hava ve konforlu ulaşım yer alıyor. Dolayısıyla, insanların yaşamaktan mutluluk duyduğu ve yürürken tebessüm ettiği bir kent oluşturmak istiyoruz. Ayrıca, gri şehir olmasın Ankara’mız… Biz Ankara’nın tarihiyle, kültürüyle, insanıyla hak ettiği yerde olması için çabalıyoruz.”
Velhasıl, bozkırın derinlerinden hep bir olup söylenen türkünün kaynağı… Mansur Yavaş…