Kılıçdaroğlu, gençler?
Habertürk’ten Mehmet Akif Ersoy’un “Seçim sonuçları bir yenilgi miydi?” sorusuna Kemal Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: “Yenilgi olarak görmüyorum.”
Mehmet Akif Ersoy, sorusunu şöyle devam ettirdi: “Ne olarak görüyorsunuz?”
Kemal Kılıçdaroğlu: “Seçim sonuçlarını kazanamadık.”
Bu cümleleri dinleyince 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta yaşananlar geldi aklıma… Oradan oraya koşturan, çırpınan gençler gözümün önüne geldi.
Şöyle ki;
14 Mayıs günü sandıklar kapandıktan sonra seçmenin oyuna nasıl sahip çıktığını görmek için oy kullanmaya biraz geç gittim.
Ve sandıklar kapandı, oylar sayılmaya başladı. Hemen hemen her sınıfın önünde aynı görüntü… Seçmenler dikkatli bir şekilde oy sayımını izledi. Yanlışlık olduğunda hemen itiraz geldi. Düzeltilince arada alkışlayanlar oldu.
Ve heyecanla, asıl ümitle sonuçlar beklendi.
Özellikle de gençler. Hani hep söyleniyor ya. Gençler siyasetten sıkılıyor.
O gün gördüğüm öyle değildi. Gençler resmen imece usulü ne yapılması gerekiyorsa yapıyordu, koşturuyordu. Hiçbiri de şikâyetçi değildi bu durumdan.
Ama ne oldu?
İlk turda seçim kazanılamadı.
Ardından 28 Mayıs.
Yine geç gittim ve seçmenleri izledim. İlk tur kaybedilmişti ama seçmenler heyecanlıydı ve ümitliydi. Yine oradan oraya koşturan, çırpınan gençler…
Ve 28 Mayıs sonucu da ortada.
Gelinen bu süreçte yaklaşık 2 ay geçti. Ve cılız bazı açıklamalar dışında liderlerden tam olarak bir özeleştiri gelmedi.
Baştan söyleyim şu beklenmiyor. Şöyle yenildik, böyle yenildik cümleleri beklenmiyor. Açıkçası kitleler ne olup bittiğini çok iyi takip ediyor, görüyor zaten. Beklenen samimiyet. Açık açık durumun anlatılması…
‘Yapılan yanlışlıklar şunlardı. Şunları da doğru yaptık ve sonuç maalesef olumsuz.’ Ancak böyle bir açıklamayla seçmenlerle partiler arasındaki duygusal bağ yenilenebilir.
Bu yapılmadan istenildiği kadar üstü kapalı açıklamalar yapılsın. Nafile…
Şunu da özellikle merak ediyorum; Kılıçdaroğlu’nun “Yenilgi olarak görmüyorum.” cümlesini duyunca seçim günü oradan oraya koşturan, çırpınan gençler ne düşündü?
******
“Diğer 5 lider de bilmiyordu”
Bir tarafta sayfalar dolusu vaatler, bilmem kaç defa yapılan toplantılar, mitingler, liderlerin elinden düşmeyen kalp işaretleri…
Diğer tarafta da Kılıçdaroğlu’nun şu açıklaması…
“Ümit Özdağ’la ikimiz arasında yapılan özel bir protokol var. Onunla ilgili konuşmam doğru değil. İkimizin arasında imzalandı. Kamuoyuna açık değil. İkimizin namusuna teslim edildi. Danışmanım dâhil kimse bilmiyor. Diğer 5 lider de bilmiyordu. CHP için aslolanın ortak mutabakat metni olduğunu da söyledim orada.”
Burada kilit cümle şu:
‘Danışmanım dâhil kimse bilmiyor. Diğer 5 lider de bilmiyordu.’
Hep ne söyledik. Farklı yapıların bir araya geldiği ‘Altılı Masa’ çok kıymetli dedik. Bu masanın devamı için birçok çalışma gerçekleştirildi. Birçok soruna rağmen bir arada durmaya özen gösterildi dedik.
Evet, krizler çıktı, liderler kendi aralarında zaman zaman anlaşmazlıklar yaşadı dedik.
(Ki birçok yazımda belirttiğim ‘uyum görüntüsü’ de tam olarak seçmene hissettirilemedi.)
Dedik ama ‘Diğer 5 lider de bilmiyordu’ açıklaması tüm bunların hepsini geçti.
Bir ittifak için birlikte masaya oturuluyorsa sonuçta kazanç da olsa kayıp da olsa bir birlik söz konusu… Atılan tüm adımların tüm liderler tarafından bilinmesi icap eder.
Öte yandan seçim sürecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Devlet Bahçeli’den habersiz bir protokol yaptığını varsayalım.
Yazdım ama böyle bir varsayım da olmaz sanki. Okurken bile kulağımı tırmaladı.
Böyle bir durum olsaydı Cumhur İttifakı kazanamayabilirdi. Zira kitleler özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli ve diğer ittifak liderleri arasındaki ‘uyum görüntüsü’ için oy verdi denilebilir. Ve ekonomiden adalete, yozlaşmadan liyakatsizliğe ortaya çıkan bunca soruna rağmen, kötü gösteren aynaya rağmen Cumhur İttifakı kazandı.
***
Değişim de değişim
Son dönemde birçok kişi aynı anda bir türkü tutturdu ki sormayın gitsin.
Değişim de değişim
Değişim de değişim
Bildikleri başka bir şey yokmuş gibi.
Uzun uzun cümleler… İçinde bol bol demokrasi, anlayış, gelecek, gençler gibi kelimeler.
Başında, ortasında ve asıl sonunda değişim de değişim…
Anlayan beri gelsin.
Arada manifesto yayınladım diyenler. Diyenler de diyenler…
Peki, tüm bu söylemlerden tabana ulaşan bir mesaj var mı?
Sanmıyorum.
Açıkçası tabanı yani kitleleri düşünen de pek yok. Yukarıda, hem de çok yukarıda söylenmeye çalışılan birkaç cılız cümle…
Başka da bir şey yok...