Kılıçdaroğlu Almanya’ya, Akşener İstanbul’a…
Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı YSK üyelerine hakaret davasında dün karar çıktı ve mahkeme, İmamoğlu hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına hükmetti, siyaset yasağı süreci başladı. Kararda istinaf ve Yargıtay yolu açık.
Çok üzücü bir karar…
Açıkçası bu karar sadece İmamoğlu’nu değil, İstanbulluların iradesini de yaralamıştır.
Ve İmamoğlu kararın ardından ilk açıklamasını şöyle yaptı.
“Halkın verdiği yetkiyi bir avuç insan alamaz. Mücadelemiz daha güçlü başlıyor Allah’ın izniyle”
Gel de şimdi hatırlama… Erdoğan’a şiir okuduğu için verilen cezayı ve sonrasında yaşananları…
Muhtar bile olamaz söylemlerinden günümüze gelen inişli çıkışlı uzun bir yolculuk…
Kesintisiz 20 yıl… Muhtar bile olamaz denilen günlerde doğan çocuklar Erdoğan’la büyüdü ve şu ana kadar en önemli figür olarak da Erdoğan’ı gördü.
Ne badireler atlatıldı, ne sevinçler yaşandı. Bu gözler neler gördü, bu kulaklar neler duydu.
Ne diyelim?
Demokrasimiz yara almaktan yoruldu, böylesi kararları alanlar yorulmadı.
Hiç uzatmayacağım…
Görünen o ki, bu kararla birlikte önümüzdeki uzun yıllar İmamoğlu’nu konuşacağız. Şimdi bu kararla ilgili konuşacağız, yarın başka konularla… Ama bir şekilde konuşacağız.
***
Dünkü davayla ilgili Meral Akşener’in Ankara’dan İstanbul’a yola çıkması ve İmamoğlu’nun yanında yer alması anlamlıdır. Akşener, İmamoğlu’nun yanında yer alarak şu ana kadarki en önemli hamlesini yapmıştır. Zira liderlik özellikleri asıl kriz zamanlarında ortaya çıkar.
Açıkçası Akşener, liderliğini konuşturmuştur… Siyasi manevrayı ustalıkla yapmıştır.
Görünen o ki, önümüzdeki yıllarda Akşener’i de bir hayli konuşacağız. Bugünden erken olabilir belki ama şunu da belirtmek isterim:
“Bugünden itibaren masada Akşener’in eli daha da güçlenmiştir.”
***
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Almanya seyahatinin zamanlaması yanlış oldu doğrusu… Sonuçta davanın tarihi önceden belliydi. Davadan birkaç gün sonra için bir planlama yapılabilirdi.
Ama yapılmadı.
Kararı Kılıçdaroğlu Almanya’dayken duydu, oradan açıklama üstüne açıklama yaptı. Ve fakat İstanbul’da İmamoğlu’nun yanında vereceği bir fotoğraf karesi kadar etkili olmadı.
Seçime bu denli az zaman kalmışken, aday tartışmaları havada uçuşuyorken atılacak tüm adımlar tarihi öneme sahip…
Dolayısıyla, kurmayların, danışmanların, liderlerin etrafında çalışan ekiplerin tüm detayları hesap etmeleri önemlidir.
Bazı tercihler ne büyük sonuçlar ortaya çıkarabiliyor.
Şunu demek istiyorum:
Kılıçdaroğlu bir tercih yaptı ve Almanya’ya gitti.
Akşener’de bir tercih yaptı ve İstanbul’a geldi.
Şu an sıcağı sıcağına bu açıklamalar erken olabilir ama önümüzdeki günlerde biz bu meseleleri çok konuşacağız.
Hem de çok…
Diğer taraftan İmamoğlu’nun dün belirttiği şu sözleri de önemliydi:
“Yarın yine burada olacağız. Dertleşeceğiz. Başta CHP Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, kıymetli İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve 6'lı masanın diğer siyasi parti liderleriyle birlikte olacağız. Demokrasi için mücadele edeceğiz. Bu ülkenin adalete, merhamete, vicdana, umuda ihtiyacı var. Umudunuz eksilmesin.”
Bu denli büyük bir haksızlığa tüm liderler olarak cevap verilecek olması umudumuzun artması için, demokrasimiz için elbette kıymetlidir.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve hatta Bahçeli’nin tüm bu yaşananları dikkatle izlediği muhakkaktır. Öte yandan şimdiye kadar Erdoğan’ın rakipleriyle ilgili analizlerinin çok güçlü olduğunun altını çizmek isterim.
Dolayısıyla önümüzdeki günlerde ortaya çıkan bu tabloyla ilgili Erdoğan’ın atacağı adımları hep birlikte izleyeceğiz.
Görünen o ki, bu olayla birlikte stratejiler havada uçacak!