Boğaziçi Üniversitesi

Bir önceki gün Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin protestolar esnasındaki görüntüleri içimi acıttı. Gençlerimizin o halleri yüreğimi sızlattı doğrusu… 

Ve dün Boğaziçi Üniversitesi’ne gittim. 

Üniversitenin sokağına geldiğimde ilk gözüme çarpan özellikle üniversite girişinde, her yerde polislerin olmasıydı. Sokakta herkes hızlı adımlarla yürüyordu sanki… Hatta kimse göz göze gelmemeye çalışıyordu. Anlayacağınız ağır bir hava vardı.  

Başka dönemlerde de gelmiştim oysaki buraya… Çok da keyifliydi… Hele ki Boğaz’ın güzelim havası ta okulun bulunduğu yere kadar da geliyor ki sormayın gitsin… 

Ama bugün öyle değildi. Boğaz’dan taze hava yerine ağır bir esinti geliyordu. Boğaz da olanı biteni hissetmiş gibiydi… Geriden sessizce izliyordu sanki… 

Şöyle bir etrafı inceledikten sonra, yeni rektör ataması sonucunda yaklaşık bir aydır devam eden protestolarla ilgili öğrencilerle konuştum.  

İlk görüştüğüm öğrencimiz öncelikle son bir aydır yaşananlardan dolayı çok üzgün olduğunu belirterek başladı konuşmasına. Ve hatta bu gündemlerden biran önce uzaklaşıp, okulu bitirir bitmez yurtdışına yüksek lisans yapmak için gitmek istediğini belirtti. Yani bir anlamda hayatına bir yön vermek istiyor, hepimiz gibi… Kavga, gürültüden çok sıkılmış bir hali vardı öğrencimizin…  

Ayrıca, bu olaylarla birlikte, maalesef hiç umudunun kalmadığını da belirtti.  

Öğrencimiz şöyle devam etti: “Bizler özgürce konuşmak, fikirlerimizi rahatlıkla söylemek istiyoruz. Ülkemizi seviyoruz. Hep birlikte refah içinde, özgür bir ortamda yaşamak istiyoruz. Hepsi bu…” Bu cümleyi söylerken öyle bir baktı ki öğrencimiz, çok mu şey istiyoruz diye devam etmek istiyordu sanki…  

Aslında hepimizin istediği de bu değil mi? 

*** 

Şimdi diğer bir öğrencimizle yaptığım görüşmeden kısaca bahsetmek isterim: 

Öncelikle yeni rektörü istemediklerini belirterek başladı. Çok da fazla konuşmak istemiyordu, zira üzgündü çok…  

Şu soruyu sordu bana:  

“Türkiye’nin en güçlü üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi susturulursa, fikirler özgürce ifade edilemezse, bilim ve teknolojide nasıl ilerleme sağlanacak? Ve yerli ve milli teknolojiler nasıl ortaya konacak?”  

Bir de şu bilgiyi verdi: Şu an üniversitede hâlihazırda yerli aşı çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Sonrasında konuyla ilgili internetten okuduğum cümle şöyleydi: “Prof. Dr. Nesrin Özören ve ekibi, Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Laboratuvarı'nda yürütülen aşı çalışmalarında hayvan deneyi aşamasına geçti.” Ve hâlihazırda çalışmalar da devam ediyor.  

Aslında biz tam da böyle haberler duymak istiyoruz. Boğaziçi Üniversitesi’nin aşı çalışması konusunda geldiği noktayı konuşmak istiyoruz. Ya da diğer başarılar üzerine yorumlar yapmak istiyoruz. 

Ama şu an maalesef bu konuları değil de bu ağır havayı konuşuyoruz. 

*** 

Son olarak Antalyalı bir öğrencimizin söylediklerini de iletmek isterim: 

Öğrencimiz şu an sınav döneminde olduklarını belirtti ve şöyle devam etti: “Yarın sınavım var, biraz önce hocalarımızın protestolarına destek verdik. Şimdi de yarın ki sınavıma çalışmak için kütüphaneye gidiyorum. Düşünün bu ortamda ne kadar çalışabilirsek?” diye belirtti. Ayrıca okulu bitirdikten sonra öğrencimiz yüksek lisans için yurtdışına gitmek istediğini de ifade etti. 

Nitekim bugün kimle konuşsam yurtdışına gitmek istediğini belirtti. 

Son olarak, öğrencimiz şöyle devam etti: 

“Bizim elimiz kitap, kâğıt, kalem tutuyor. Ama maalesef bize terörist deniyor, bu bizi çok üzüyor. Ben bu okula üniversite sınavında ilk 1000’e kalarak girdim. Bunun için de gece gündüz demeden çalıştım. Ayrıca, üniversitemize Ağrı’dan, Cizre’den, İzmir’den yani Türkiye’mizin her yerinden öğrenci geliyor. Bizi son dönemdeki muamelelerle ülkemize küstürüyorlar.”  

Öğrencimizin bu son, can yakıcı cümlesi biraz ağır geldi bana… Zira Boğaz’a karşı bir süre öylece baktım, sadece baktım… 

ZAM, ZAM, ZAM 

Son gelen zamlardan bahsetmeden olmaz sanırım…  

Tek tek belirtmek isterim: 

Özel iletişim vergisi oranı yüzde 7,5’tan yüzde 10’a yükseltildi: Tam da içinde bulunduğumuz bilgi çağı döneminde bilgiye erişimin bedava olmasını beklerken bu karar nasıl izah edilir?  

Elektrikli otomobilde ÖTV oranı yükseltildi: Dünya genelinde daha çevreci yaklaşımlar benimsenirken ve bu alanlar özellikle teşvik edilirken, bu karar nasıl izah edilir? Ayrıca sormak isterim; yerli elektrikli otomobil bu artıştan olumsuz etkilenmeyecek mi?  

Şekere yüzde 10 zam geldi. 

Otoyol ve köprü geçiş ücretlerine ortalama yaklaşık yüzde 25 zam geldi. 

Gıda fiyatları zaten el yakıyor ve hepimizin gündeminde… 

Şimdi soru sormanın tam da zamanıdır: 

Zaten zor durumda olan sessiz yığınlar hayat pahalılığı karşısında ne yapacak?  

Ve bu soruya cevabı olan var mı? 

*** 

Son olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun semt pazarında karşılaştığı Muhammet Salih ve ailesini Saraçhane’de ağırladığı görüntüler son derece samimiydi. Yaşadığımız bu zorlu dönemde Muhammet Salih’in sevinci umutlarımızı artırdı doğrusu… 

YORUMLAR (30)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
30 Yorum