Züccaciye Dükkanındaki Fil

Ekranlarımıza, sanki geçmişte yahut paralel bir evrende çekilmiş gibi duran görüntüler düşüyor.

Hayatlarında ilk kez adım attıkları şehrin sokaklarında hayretler içinde gezinen, ilk kez lunapark gören ele geçirdikleri saraylardaki lüks mobilyalara hayranlıkla dokunan, komedyenlik yapıyor diye adam öldüren, Amerikalıların kaçarken bıraktıkları helikopteri adam asmak ve astıkları adamı teşhir etmek için kullanan Taliban mensuplarının görüntüleri bunlar.

Uzun saç ve sakalları, vahşi, tehditkâr bakışları ve otomatik tüfekleri ile dehşet salarak gezen genç “talebelerin” görüntüleri…

Bu görüntülerden rahatsız olmamızın sebebini, İbn Haldun’un tarih felsefesinde merkezi bir yer tutan Bedevi-Hadari (köylü-şehirli) geriliminde ve Alman Sosyolog Ferdinand Tönnies’in Gemeinschaft-Gesellschaft (cemaat-cemiyet) tasnifinde bulabiliriz.

Taliban tam anlamıyla “bedevi” bir topluluk. Dağlarda, kırsal yörelerde, yarı göçebe hayatı yaşayan, şehir (medeniyet) nedir bilmeyen, öncelikle kan bağına (soy-sop, akrabalık ilişkilerine), sonra toprak bağına (hemşerililiğe, aynı köyden olmaya) ve nihayet inanç bağına dayalı motivasyonlarla kuvvetli bir dayanışma sergileyen ilkel kabile mensuplarından oluşan bir “cemaat”.

Tarih boyunca bedeviler, yaşadıkları kırsal coğrafyaların zorlu şartlarından ve rakip kabilelerin, aşiretlerin bitmek tükenmek bilmez tehditlerinden dolayı sert karakterli ve acımasız olmuşlar, hayatta kalabilmek için göçebe hayvancılığı ve avcılığın yanısıra sık sık yağma, talan ve hırsızlığa başvurmuşlar, çevrelerindeki kasaba ve şehirlere, yakınlarından geçen ticaret kervanlarına baskınlar yapmışlar.

Afganistan örneğinde, bedevi grupların bu hasletlerinden, süper güçlerce yürütülen vekalet savaşlarında faydalanıldığını gördük.

Bedeviler için aile, aşiret, kabile her şeyin üzerindedir. Fert olmak, şahsi kararlar almak diye bir şey yoktur. Her karar “cemaatin” kararıdır. Doğruyu yanlışı cemaat belirler. O yüzden de tek başlarına karar verecek olsalar yapmayacakları, vicdanlarını kanatacak ya da en azından rahatsız edecek “vazifeleri” kolaylıkla yerine getirebilirler.

Bedeviler, şehre ve şehirlilere dair ne varsa şüpheyle bakarlar. Kaba saba, estetik hisleri gelişmemiş, hayatlarının merkezine gücü ve şiddeti koymuş kimseler olarak ince sanattan anlamaz, zanaatkârlığı küçümserler. Diplomasi, bilim, planlama vs. onlar için “şehirlilerin lüzumsuz fantezileridir”. Problemlerin ancak kaba kuvvetle çözüleceğine inanırlar.

Afganistan ve Taliban üzerine incelemeleri, romanları bulunan yazar Bülent Tokgöz, Independent Türkçe muhabiri Naman Bakaç’a verdiği aydınlatıcı röportajda şunları söylüyor:

[İlk iktidara geldiklerinde] Taliban o kadar apolitikti ve o kadar klasik bir dindarlık seviyesinde, o kadar zararsız idi ki dönemin ünlü ISI şefi Hamit Gül şöyle diyordu: “Taliban’a, ülkeyi içinde herkesin namaz kıldığı ve tek bir imamın bulunduğu bir mescidi idare eder gibi idare etmesini tavsiye ettim.” Sadece bu sözü bile hakkıyla anlasak Taliban’a dair çok şeyi anlarız. Taliban’ın o dönemde başarısı da başarısızlığı da bu cümlede saklıdır. Bir mescidi yönetir gibi Kandahar kırsalını yönetebilirsiniz fakat Host’ta, Celalabat’ta, ya da Kâbil’e yaklaştıkça işler sarpa sarar. Kuzeye yöneldiğinizde ise kavimler, mezhepler de çeşitlenmeye başladığından, başka sosyolojik desenler devreye girdiğinden işler Afgan saçına döner. Nitekim Taliban Afganistan sosyolojisinin önüne koyduğu sorunları klasik fıkıh metinleriyle ve Kaleşnikof’la çözeceğini sandığı anda kaybetmeye başladı.”

Medeni” dünyayı bugün ziyadesiyle rahatsız eden, aslında bu “bedevi” topluluğun, züccaciye dükkanına giren fil misali girip zapt ettiği “şehri” zorla köye çevirme çabası.

Afgan bedevileri de eninde sonunda “medenileşecek”, kadınlara kamusal alanda yer açmayı, farklı milletlerden, dinlerden, mezheplerden insanlarla, sürdürülebilir ortak bir hayat için gereken toplumsal sözleşmeleri yapmayı, o sözleşmelere riayet etmeyi öğrenecekler.

Dua edelim de bu gerçekleşene kadar çok canlar yanmasın.

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum