Gelişen modern teknolojiler, bilgisayarlı tomografi, MR ve ultrason gibi büyük teknolojik ilerlemeler, tıp bilimi ve hayat konforumuz üzerinde muazzam etkiler gösterdi.
Yapay zekanın sağlık sektöründe kullanılmaya başlamasıyla çok daha çarpıcı gelişmelere tanıklık ediyoruz.
Yapay zeka, tıbbi görüntüleme, ilaç geliştirme, genetik analiz gibi pek çok alanda kullanılıyor.
Son yıllardaki gelişmeler, yapay zekanın tıbbi teşhis ve tedavi süreçlerinde de çok etkin bir şekilde kullanılabileceğini ortaya koydu.
Örneğin IBM’in geliştirdiği Watson for Oncology isimli sistem, kanser hastalarının klinik verilerini analiz ederek en uygun tedavi yöntemini belirlemeye yardımcı oluyor.
Google’ın DeepMind birimin geliştirdiği, göz taramalarını analiz ederek diyabetik retinopati hastalığını erken aşamada teşhis edebilen bir yapay zeka modeli yıllardır kullanılıyor.
Yapay zeka teknolojileri, tanı koymada insan hatasını azaltıyor.
Özellikle veri yoğun tıbbi süreçlerde yapay zeka algoritmaları, devasa büyüklükteki hasta verilerini kısa sürede analiz ederek anlamlı çıkarımlar yapabiliyor. Bu da hem tanı ve tedavi sürecinin hızlanmasını hem de maliyetlerin düşmesini sağlıyor.
Burada öne çıkan avantajlar verimlilik ve düşük maliyet…
Ülkemiz, 38 OECD üyesi ülke arasında kişi başına düşen doktor ve hemşire sayısının en düşük olduğu ülke.
Her geçen gün daha çok zarar eden sosyal güvenlik sistemimiz alarm veriyor.
Randevular giderek daha geç tarihlere veriliyor, muayene süreleri azalıyor.
Devletin sağlık konusunda sübvansiyonları artık sürdürülebilir görünmüyor.
Yapay zeka uygulamalarının maliyet açısından sağlayacağı faydalar göz önüne alındığında, yapay zeka destekli tıbbi karar destek sistemlerinin yakın gelecekte daha da yaygınlaşacağı görülüyor.
Bu sayede doktor sayısını artırmadan çok daha fazla hastaya hizmet vermek mümkün olacak.
Yapay zekalı sanal medikal asistanlar doktorların en büyük yardımcısı olacak.
Peki yapay zeka yakın gelecekte insan doktorların yerini alabilir mi?
Evet bu mümkün! Hatta belki kaçınılmaz!..
Yapay zekanın özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerini verme noktasında hızla devreye girebileceği görülüyor.
Hastanın fiziki muayenesi, sırtının göğsünün dinlenmesi, ateşine, tansiyonuna bakılması, temel laboratuvar tetkikleri için gereken kan, boğaz kültürünün alınması gibi işlemler bir müddet daha yardımcı sağlık personelleri tarafından yapabilir. Ama bu işlemlerden elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi, teşhis konulması ve tedavi önerilmesi noktasında YZ doktorların devreye girmesi an meselesi.
Hekimlik mesleği çok fazla bilginin öğrenilmesini gerektiriyor. Doktorluk eğitiminin diğer mesleklerin eğitiminden çok daha uzun sürmesi bundan kaynaklanıyor.
Ama daha fazla bilgi, YZ için bir yük değil fırsat anlamına geliyor. Tüm tıp branşlarında üretilmiş tüm bilgileri okuyup öğrenmek bugünün YZ araçları için en fazla birkaç aylık bir iş!
Üstelik YZ araçları sadece kendi dillerinde değil, dünyanın bütün dillerinde üretilen akademik yayınları hızla okuyup öğrenebilirler.
Literatürü, gelişmeleri çok yakından takip edebilirler.
Bu, hiçbir insan doktorun asla erişemeyeceği bir bilgi seviyesi demek.
Üstelik YZ doktorların hiç yorulmadan, bıkmadan, usanmadan 7/24 çalışabilmesi söz konusu.
Sabahın üçünde, randevumuz olup olmadığına bakmadan şikayetlerimize kulak verip çareler üretebilir, isabetli teşhislerle bizi yönlendirebilirler.
YZ psikoterapistler hiçbir süre kısıtı olmadan bizi dinleyebilirler.
Herkesin, kişisel tıbbi geçmişini, alerjilerini, hassasiyetlerini ayrıntısıyla bilip ona göre karar veren bir YZ doktoru olabilir.
Sağlıkta YZ dönüşümü sancısız olmayacak.
Kişisel sağlık verilerinin mahremiyetini korumak için sıkı tedbirler gerekecek.
Alışkanlıklardan vazgeçmek, YZ çağına ayak uydurmak zaman alacak.
Ama önünde sonunda etik ve yasal problemleri aşıp, sağlığımızı yapay zekalı doktorlara emanet edeceğiz.
Sanırım yavaş yavaş Hipokrat yemininin yapay zeka versiyonunu düşünmeye başlasak iyi olacak!
