Soğuk savaş dönemi çocuklarının ezberleri
1947-1991 yılları arasında dünyanın iki süper gücü olan ABD ile Rusya arasında devam eden ve dünyanın geri kalan ülkeleri üzerinde de doğrudan ya da dolaylı etkileri olan siyasi, ideolojik ve askeri gerginliğe “soğuk savaş” diyoruz.
Soğuk savaş dönemi biteli otuz yıldan fazla zaman geçti ama bugün hala tesirleri sürüyor.
Bugünün siyasetçilerinin ve üst bürokratlarının pek çoğunun zihin yapısı tamamen soğuk savaş döneminde şekillendi.
Maalesef bunların pek çoğu, artık bambaşka bir dünyada yaşadığımız gerçeğini kavrayamıyor, kavrasa da kabullenemiyor, o dönemden kalma düşünce kalıplarıyla, kabullerle, ezberlerle düşünmeye devam ediyor.
Ancak bir türlü vazgeçemedikleri ezberler, günümüzde olan bitenleri anlamada işe yaramıyor.
O ezberlerden birkaçını ele almaya çalışalım.
Sürekli düşmanlık algısı: Soğuk Savaş dönemi, Batı ve Sovyetler Birliği blokları arasındaki gerilim ve düşmanlık hissinin en belirleyici his olduğu bir dönemdi. Aynı ittifaktaki ülkeler bile birbirine karşı tehditti. Herkes birbirini boğazlamak için hazırlanıyordu.
Artık herkesin birbirini yok etmeye değil, birbirine bir şeyler satmaya çalıştığı bir dünyada yaşıyoruz.
İdeolojik kutuplaşma: Soğuk Savaş dönemi boyunca, kapitalizm ve komünizm arasındaki ideolojik çatışma, belirgin bir şekilde hissediliyordu. Bu dönemde yetişen insanlar, kutuplaşmış ideolojik düşünce kalıplarını din gibi benimsemişlerdi.
Artık ideolojilerin tesiri kalmadı!
Güvenlik, istikrar ve beka endişesi: Soğuk Savaş dönemi boyunca gündemin hep en önemli maddeleri olan küresel istikrarsızlık ve nükleer kıyamet endişeleri ile yaşayan kimseler, dünyayı sadece bu perspektiflerden değerlendirmeyi alışkanlık haline getirdiler. Dünyanın süper güçlerin satranç tahtası, kendilerinin de her an oyun dışı kalabilecek piyonlar olduğu fikrine saplandılar.
Bugün bambaşka tehdit ve endişelerimiz var.
Küresel jeopolitik düzen: Soğuk Savaş dönemi, iki büyük süper gücün rekabeti etrafında şekillenirken, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte ortaya tek kutuplu bir düzen çıktı. Daha sonraki yıllarda öne çıkan Avrupa Birliği ve Çin gibi aktörlerle yeni bir küresel düzen ve yeni dengeler kuruldu.
Rusya artık bir süper güç değil.
Ekonomiye dair kabuller: Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla birlikte, pek çok ülke piyasa ekonomisine geçti ve küresel ticaretin önemi arttı. Merkezi planlama, mülkiyetin sadece devlete ait olması, dışa kapalı ekonomi, sermaye kontrolleri gibi fikirler terk edildi. Rusya ciddi bir ekonomik güç olma özelliğini kaybetti. Çin, adını “sosyalist piyasa ekonomisi” koyduğu kapitalist düzene geçerek bir süper ekonomik güce dönüştü.
Dünyada kapitalizmin pratik bir alternatifi kalmadı!
Teknolojik ilerlemeler: Soğuk savaş döneminde “ağır sanayi” gelişmişliğin alamet-i farikası olarak görülürken 1990'lar ve sonrasında, ilerlemenin hızlı bir şekilde gerçekleştiği saha, “iletişim teknolojileri” oldu. Uzay ve silah teknolojilerinde ABD ile yarışan Rusya, bilişim/iletişim teknolojilerinde rekabeti sürdüremedi. İnternetin yaygınlaşması, sosyal medyanın ortaya çıkması ve dijitalleşme ile bilgi kapitalizmine geçtik.
Bugünün hedefi artık sanayi toplumu değil ağ toplumu olmak.
Kültürel Çeşitlilik ve Küreselleşme: Soğuk Savaş sonrası dönem, kültürel etkileşimin arttığı bir dönem oldu. İnsanlar kırlardan kentlere göçtüler. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde insanlar, farklı kültürlerle çok daha fazla temas etmeye başladılar. Bu da kültürel ve ideolojik izolasyonu zorlaştırdı.
Artık global bir köyde yaşıyoruz.
Bugün kitle iletişim araçlarında, hatta akademik çalışmalarda bu demode ezberlere dayalı yanlış analizleri görüyoruz.
O yüzden “Rusya 48 saatte Ukrayna’nın işini bitirir” diyenler yanıldılar.
O yüzden “kapitalist batı ha bugün ha yarın çökecek” diyenler yanılıyorlar.
Bütün bu gelişmeleri ıskalayıp, dünyayı hala üçüncü dünyacılık teorileri, sömürgecilikle mücadele kılıfında milliyetçilik ya da sosyalizm, casusluk masalları, ölü ideolojiler ve komplo teorileri üzerinden anlamlandırmaya çalışanlar yanılmaya devam edecekler.