Siber balkanlaşma

Her seçimden sonra, “dünya âlem” kendisi gibi düşündüğü halde rakip partinin nasıl olup da bu kadar oy alabildiğini, ancak hilelere, komplo teorilerine bağlayarak açıklayabilenlere denk geliriz.

En ufak bir itiraz, eleştiri hatta onaylamama hâli gördüğü takipçilerini engelleyen, kendilerince tehlikeli sayılan mesajların sahiplerini, siyasilere, devlet kurumlarına “menşınlayarak” ihbar eden twitter kullanıcıları çoktur.

Yazdıklarına “beğenerek” destek vermeyen “arkadaşlarını”, bahar temizliği adı altında arkadaşlıktan çıkaran facebook kullanıcılarına sık sık rastlarız.

Whatsapp gruplarında “aykırı” sesleri susturması, yani gruptan atması için yöneticiye müracaat eden, Ekşisözlük’te fikirlerinden nefret ettikleri kullanıcıların hesaplarının silinmesi için “filanca uçurulsun” kampanyaları düzenleyen kimseler vardır.

İşte bunlar kendi “yankı odalarını” kurmaya çalışan zihinlerin örnekleri.

Sosyal medyada “inanç gettoları” oluşuyor.

Bu hâlin birçok sebebi var.

Her şeyden önce her ferdin, gündeme gelen her konuda, az bir gayretle bilgiye dayalı bir kanaat sahibi olabileceği fikri büyük bir yanılgı!

Uzman olmayan insanlar, itibar ettikleri kimselerin yarım yamalak anladıkları görüşlerini tekrar ederken, o konuda gerçek uzmanlar kadar bilgiye sahip oldukları illüzyonuna kapılıyorlar.

Burada problem “tekrar etme”, sözüm ona “fikirlerini” yayma kısmında ortaya çıkıyor.

İnsanlar kendilerine, okudukları, dinledikleri kimselerin görüşleri çerçevesinde bir istikamet belirlemekle yetinseler mesele olmazdı ama kulaktan dolma “bilgilere” dayanan kanaatlerini teknolojinin kendilerine sunduğu imkânlarla yaymayı arzuluyorlar.

Başka uzmanların, yahut kulağını başka kaynaklardan doldurmuş kimselerin itirazları ile karşılaşınca çok rahatsız oluyorlar.

İşte o zaman hemen yankı odalarına çekilme süreci başlıyor.

Sosyal medya platformları da filtre baloncuklarıyla onlara yardımcı oluyor.

Farklı görüş sahipleri birbirlerinin söylediklerine karşı sağırlaşıyor.

Marjinalleşme ve kutuplaşma artıyor.

Çoğu insan, çoğu konuda kayda değer bilgileri olmadan kanaat ve inanç sahibi oluyor.

Temelleri zayıf ama kendileri kuvvetli inançlar…

Şuur altlarında o temellerin zayıflığını hissettikleri için tartışmaya girmekten, eleştirilerle yüzleşmekten korkuyorlar.

Güvenli kalelerine çekilip, kendilerini yanlarında emin hissettikleri kimselerle beraber “düşmana” uzaktan top atışları yapmanın ve “hainleri” linç etmenin konforunu istiyorlar.

Bu durumu tarif etmek için “siber balkanlaşma” (cyber-balkanization) kavramı kullanılıyor.

Siber balkanlaşma terimi, ilk olarak Marshall Van Alstyne ve Erik Brynjolfsson’un 1997 tarihli “Electronic Communities: Global Village or Cyberbalkans?” başlıklı makalesinde tanımlanmış.

Makalede, gelişen iletişim teknolojilerinin yüz yüze iletişimdeki fiziksel kısıtları ortadan kaldırmasının yol açtığı bir sonuca dikkat çekiliyor: İnsanlar, kendi inançlarını, görüşlerini paylaşmasalar da katlanmaya mecbur oldukları komşuları, okul ya da iş arkadaşları ile iletişimlerini azaltırken, coğrafi olarak çok uzakta olduğu halde kendileriyle “aynı kafada” kişilerle sanal birliktelikler kurmayı tercih ediyorlar.

Araştırmacılar Herbert A. Simon’un tanımladığı sınırlı rasyonellik (bounded rationality) fikrini hatırlatıyorlar: Karar verme noktasında fertlerin rasyonelliği, sahip oldukları enformasyon, zihinlerinin bilişsel kapasitesi ve karar vermeleri için gereken zaman ile sınırlı.

Sanal âlemden üzerimize durmadan boca edilen enformasyonu işleyip rasyonel kararlar vermemiz neredeyse imkânsız. Karar verme mekanizmalarımızın tamamen çökmemesi için filtreleme yapmaya mecburuz. Siber alemde “anlamlı” bir etkileşime girebileceğimiz “komşularımızın” sayısını sınırlamak zorundayız.

Bunu yaparken -sanal alem bize istediğimizi seçme şansı tanıdığı için- elbette bize eleştirel yaklaşan “komşuları” tercih etmiyoruz.

İşte tüm bunlar, kişilere zihin konforu sağlamakla beraber siber-balkanlaşmaya yol açıyor.

Çok kimseyi endişelendiren “kutuplaşmanın” işte böyle bir teknolojik boyutu var.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.