Sanal Cemaatler- 2

Sanal cemaatleri” incelemeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Cemaat mensuplarının “biz” hissini muhafaza edebilmeleri için “ötekilerin” erişemediği, “mensuplara özel” bir ortak alana ihtiyaçları var. Sanal cemaatler bu “mahrem” alanı genelde sağlayamıyor. Cemaat mensuplarının sosyal medyada yazıp çizdiklerini sadece aynı cemaatten olanlar değil herkes okuyabiliyor.

Sanal cemaatlerin en kesin inançlı mensuplarının -kendilerine mahsus bir “has daire” sağlanamadığı için- ortalığa düşen sözleri, onları “öteki” olarak gören başka sanal cemaatlerin kesin inançlılarında nefret ve öfke hislerini tetikliyor, toplumsal fay hatları yaratıyor.

Bakın işte onlar (düşmanlarımız) ne korkunç şeyler söylüyorlar” diye birbirlerini tahrik etmeye başlıyorlar.

Unutmayalım: Cemaatler sanal ama mensupları -ekseriyetle- gerçek insanlar. Şiddet dozu yükselen inanç çatışmalarının bir anda fiziki dünyaya taşınıvermesi işten bile değil.

Gelelim bahsedeceğimiz son farklılığa.

Hakikatin insanlarca inşa edilen bir şey olduğu, tabiatıyla tek bir hakikat olmadığı fikrinin yaygınlaştığı post modern çağda, birilerinin başkalarına “yanlış yapıyorsun” deme imkânı gittikçe azalıyor. Çünkü “yanlış” ve “doğru”, “iyi” ve “kötü” gibi kavramlar buharlaşıyor. Bunların yerini birbirinden farklı -ve hepsi makbul sayılması gereken- anlatılar (narratives) alıyor.

Farklı algılamalara, ana akım anlatılarla uyuşmayan alternatif hikâyelere tahammül gösterebilmek, demokrasi ve eleştirel düşünce açısından çok önemli: İnsanlara kâinatı, dünyayı, hayatı, hakikati farklı tecrübe edebilir, farklı algılayabilir ve diğerlerinden çok farklı perspektiflere sahip olabilirler. Ancak mesele “hakikatin farklı cephelerden farklı görünmesinin” ötesine geçip “alternatif bir hakikatin inşasına” evirilince işin rengi değişiyor.

Sanal cemaatlerle geleneksel cemaatler, tesir sahalarının büyüklüğü açısından son derece farklılar.

Mesela başlarındaki karizmatik liderin mehdi, mesih ya da tanrı olduğuna inananlardan müteşekkil küçük, geleneksel bir “kült”, yerel bir topluluk olarak toplumsal seviyede ciddi bir tehlike arz etmeyebiliyor. Neticede başlarındaki lider ölünceye kadar süren büyülenmişlik halinin etkisi, cemaat -Richard Sennett’in ifadesiyle- “yıkıcı cemaat” (Destructive Gemeinschaft) niteliği kazanmadığı müddetçe sınırlı kalıyor. Kült örgütlerin sınırlı sayıdaki mensupları, kendi seçimleri neticesinde uğradıkları maddi ve manevi kayıpların faturalarını büyük ölçüde kendileri ödüyorlar. Elbette onlar da cemaatlerine yeni birilerini kazandırma çalışmaları yapıyorlar ama fiziki kısıtlar göz önüne alındığında, yüz yüze iletişim dairesinin dışındaki birilerini ikna etmeleri ya da on binlerce, yüz binlerce kişiye erişmeleri oldukça zor.

Sanal âlemde ise her cemaatin kendi “alternatif” hakikat anlayışını olabildiğince hızlı ve etkin şekilde yayabilmesinin önünde, tabii, fiziki engeller bulunmuyor!

Kendi alternatif gerçekliklerini inşa eden kesin inançlılar, hakikatin tek ve mutlak yansıması saydıkları kendi hakikat anlayışlarını, sosyal medya kanalları üzerinden geniş kitlelere kabul ettirme yarışına giriyorlar. Güçlerinin kâfi gelmediği yerde parayla trol orduları kuruyor yahut kendilerini güçlü göstermek için yazılımsal robotlar (botlar) satın alıyor, kendi alternatif hakikatlerine dair mesajlarını bir anda milyonlara ulaştırabiliyor, herhangi bir risk almadan, oturdukları koltuktan bile kalkmadan, sayısız insana cemaatlerinin propagandasını yapabiliyorlar.

Sanal cemaatler, hızla savaşçı sanal kabilelere evirilirken, bu cemaatlerin mensupları bitmek bilmez güvensizlikler, endişeler, huzursuzluklar ve korkular içinde hayatlarını sürdürüyorlar.

Ağ toplumunda sosyal ilişkiler, büyük bir hızla sanal âleme taşınıyor. Klasik sosyolojinin incelediği tüm toplumsal ilişki türlerinin sanal versiyonları doğuyor. Bu yeni âlem, insan ilişkilerinin ve teşkil ettikleri toplulukların mahiyetini anlamak isteyenlere müthiş imkânlar sunuyor.

Sanırım sanal cemaatler önümüzdeki yıllarda sosyoloji disiplininin en popüler inceleme alanlarından birisi olacak.

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum