Dunbar’ın sayısı aşıldığında

Hemen hepimiz sosyal medyadaki iletişim şekillerinden muzdaribiz.

İnsanlar birbirlerinin üzerine hınçla yürüyor, öfke kusuyor. Sosyal medya üzerinden gönderilen birçok mesaj, alıcılarını zihinsel ve duygusal olarak örseliyor. Sağlıklı bir iletişim kurulamıyor.

Bunun sebepleri üzerinde düşünmeye çalışalım.

Gelişen iletişim teknolojileri bizi bir bağlantı bolluğunun içine sürükledi. Tanıdığımız tanımadığımız sayısız kişiyle bağlantılar kurma imkânı buluyoruz.

Fakat beyinlerimiz, kurabileceğimiz anlamlı sosyal ilişkilerin sayısını sınırlıyor.

1990’larda, İngiliz antropolog Robin Dunbar, beyinde hislerin algılanması, bilinçli düşünme ve dil gibi yüksek fonksiyonların yürütülmesinden sorumlu kısım olan neokorteksin, bir insanın kararlı sosyal ilişkiler kurup sürdürebileceği kişi sayısını, ortalama yüz elli ile sınırladığını ileri sürmüş. Bu rakam literatürde Dunbar’ın sayısı olarak geçiyor.

Bu rakam aşıldığında sosyal ilişkilerin sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için artık bazı kurallara, normlara, kanunlara ihtiyaç duyuluyor.

Sosyal medyada etkileşime girdiğimiz grupları düşünelim: Akrabalarımızla, okul ve iş arkadaşlarımızla oluşturduğumuz gruplar, dini veya siyasi görüşlerimizi paylaştığımız kimselerle buluştuğumuz gruplar, hobilerimizle, tuttuğumuz takımla, izlediğimiz spor etkinlikleri ile ilgili gruplar, oyuncu ve şarkıcıların bizim gibi hayranlarıyla buluştuğumuz, mesleki uzmanlığımızla ilgili paylaşımlar yaptığımız, eğlence yahut haber alma amaçlı katıldığımız gruplar…

Bu tür sayısız grup içinde belki binlerce, belki on binlerce kişiyle irtibat kuruyoruz.

Bu insanların çoğunu gerçekten tanımıyoruz. Kiminle oturur kalkarlar, başka hangi gruplarla temastadırlar, niyetleri/ajandaları nedir, hassasiyetlerimizi ne ölçüde paylaşırlar bilmiyoruz.

Üstelik dahil olduğumuz grupların çoğu, internetin doğası gereği homojen ve kapalı olmak bir tarafa herkesin sürekli girip çıktığı gruplar…

Bu kadar kalabalık ve akışkan “sosyal medya cemaatleri” ile etkileşime girerken herkesi bağlayacak kurallara ve ilkelere ihtiyacımız olduğu çok açık.

Maalesef günümüzde sosyal medya üzerinden iletişim konusunda ne hukuki kurallar ne etik ilkeler tam teşekkül etmiş durumda.

Etkileşime girdiğimiz kimselerin paylaşımları hoşumuza gitmediğinde, ya da başkalarının hoşuna gitmeyen paylaşımlar yaptığımızda çatışma alanları açılmaya başlıyor, kavgalar çıkıyor.

İletişimde yaşadığımız faciaların bir de bilişsel (kognitif) sebepleri var.

Sistematik ve tutarlı bir mantık örgüsü içinde düşünebilmek ve fikir ifade edebilmek sanıldığı kadar kolay bir şey değil. Bu yüzden “mantık” (eisagoge - isaguci - medhal) medrese eğitiminin ayrılmaz bir parçası olmuş asırlarca.

İbn Sina, yaklaşık bin sene önce “ruhun cehaletine şifa olsun” diye yazdığı Kitabü’ş-Şifa’sının dört ana bölümünden birini “mantığa” ayırmış.

“Fikir arenasında ben de cevelan edeceğim” diyenin, önce temel mantık eğitimi alması şart koşulmuş.

Günümüzde neredeyse her birey kendini fikir beyan etmeye ehil görse de, kitlesel eğitimin bireylere bunun için gereken becerileri kazandıramadığı bir gerçek.

Azıcık ciddi metinleri okuyup anlamakta zorluk çekenler, fikir beyan etmeye kalkınca işler karışıyor.
Çok kimse bir fikir teatisi yahut münazara için gereken, sağlam mantıksal temellere dayalı akıl yürütme yöntemlerini bilmiyor.

Aklında mantıklı, mantıksız, tutarlı, tutarsız ne varsa muhatabının kafasına fırlatmayı, mugalata, tehdit, ajitasyon, hakaret, yalan, çarpıtma demeden her yola başvurarak ile üste çıkmaya çalışmayı fikir mücadelesi vermek sanıyor.

Bunun yanısıra, medeni tartışma usullerinden de bihaber çoğu insan.

Her farklılaşma, neticede bir tarafın muzaffer diğer tarafın mağlup olarak ayrılması gereken bir bilek güreşine, bir kavgaya dönüşüyor.

Fikri ayrılıklarımızı eşit taraflar olarak tartışmayı, karşımızdakinin sesine kulak vermeyi, medeni yöntemlerle müzakere etmeyi bilmiyoruz.

Bunları öğrenip, düşünme ve iletişim becerilerimizi geliştirmediğimiz müddetçe birbirimizi yaralamaya devam edeceğiz.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum