Bu yönetim biçimi bir harika dostum!
Türkiye’de enflasyon uzunca bir süredir yüksek seyrediyor. 2017 Şubat ayından bu yana birkaç ay hariç hep yıllık olarak çift hanede. Haziran ayı enflasyonu yıllık %17,53 idi ve daha da artacak gibi görünüyor.
Yarın sabah Temmuz ayı enflasyon verilerini TÜİK açıklayınca göreceğiz. Ancak bildiğim şu ki TÜİK ne yayınlarsa yayınlasın enflasyon yine can yakmaya devam ediyor olacak.
Kısa vadede enflasyonla mücadelede en önemli kurum ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB).
TCMB yılda dört kez yayınladığı enflasyon raporu ile yıl içerisinde enflasyonun gidişatını değerlendiriyor.
TCMB neredeyse son beş yıldır her yıl tahmini tutmadığı için ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında yayınladığı raporlarda yılbaşından itibaren tahminini sürekli yükseltiyor. Hatta yeri geliyor ekim sonunda açıkladığı raporlarda yılın son iki ayındaki enflasyon tahminini bile tutturamıyor.
Aslında kabahat tahminde değil. Kabahat o tahmine göre piyasayı yönlendirmeyi başaramamasında. Çünkü TCMB’nin yaptığı tahminlere göre faiz politikasını belirlemesi ve enflasyonu o tahminlere yaklaştırması gerekiyor.
Gerekiyor diyorum çünkü TCMB’nin, tahmin ettiği enflasyona ilişkin adım atabileceği alan özellikle faiz politikasında oldukça sınırlı. O adımları atamayınca da TCMB’nin enflasyon raporları sunumu da, tahminleri de her geçen yıl ehemmiyetini daha fazla yitiriyor.
Zaten Başkan Kavcıoğlu da son toplantıda enflasyonla mücadelenin toplumsal mutabakatla yapılması gerektiğini ifade ederek “enflasyon davranışları bozuldu, TCMB yalnız kaldı, eşgüdüm gerekli..Enflasyonla mücadeleyi herkes içselleştirmeli. Merkez Bankası olarak, Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak mücadele vermeye çalışıyoruz. Ama odalara burada büyük görev düşüyor. Firmalar daha duyarlı olmalı, makul oranlarda zamlar yapmalarını rica ediyoruz. Bunların kendi içerisinde dengelenmesi gerekir. Herkes üzerine düşeni yapmalı. Sadece para politikasıyla çözülemez” şeklinde konuştu.
Haklı mı?
Bir nokta hariç kesinlikle haklı!
Ve o bir nokta ise işin en kilit noktası.
Neymiş o kilit nokta, açıklayalım!
Başkan Kavcıoğlu’nun açıklamasına göre TCMB ve Hazine ve Maliye Bakanlığı üzerine düşeni yapıyormuş. Yapmayan ise firmalar ve tüketicilermiş.
İşte tam da kilit nokta burada.
Anlaşılan o ki TCMB’nin enflasyonla mücadelede en önemli araçlarından birinin de uyguladığı politikalarla firmaların ve tüketicilerin beklentilerini yönlendirmek olduğu unutulmuş. Ya da o araçlar kullanılamadığı için, sözlü olarak bu yönlendirmeyi yapmayı denemekten başka çaresi kalmamış.
Oysa ki firmaların ve tüketicilerin bir araya gelip, haydi enflasyonla mücadele ediyoruz demesi gibi bir durum hiçbir zaman hiçbir yerde olmaz. Olması gereken TCMB’nin ve ekonomi yönetiminin verdiği sinyallerle tüketicileri ve firmaları yönlendirmesidir.
Bu sinyaller arasında ise en işe yaramayacak olanı siz bizi yalnız bıraktınız demek olur.
***
Gerçi son dönemde yaşadığımız tüm kriz dönemlerini düşününce TCMB Başkanı’na da bir şey söylemek yersiz oluyor.
Çünkü görünen o ki hükümetin sorun çözme becerisi kalmadı.
Salgın çıkıyor, vatandaş kendini korumalı deniyor.
Yangın çıkıyor, vatandaşımız geniş gönüllüdür destek olur deniyor.
Enflasyon çıkıyor, toplumsal olarak enflasyonla mücadele etmeliyiz deniyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de bu özelliği ile tam anlamıyla halkın kendi kendini yönettiği “mükemmel” bir sisteme dönüşmüş oluyor.
Fakat göremedikleri bir nokta var!
Biz toplum olarak bu sorunların asıl muhatabıyız. Bu sorunlarla gündelik hayatımızda zaten mücadele ediyoruz.
Bizden yardım isteyen hükümet yetkililerinin aksine biz zaten o sorunlarla boğuşur durumdayız.
Çünkü yangınlarda biz yanıyoruz.
Çünkü salgında biz hasta oluyoruz.
Çünkü bizim cebimizdeki para eriyor, iş bulamıyoruz, geçimimiz zorlaşıyor.
Acaba diyorum siz bizden yardım istemeyi bir kenara bırakıp, bize yardıma gelseniz daha iyi olmaz mı? Ya da aslında siz bize sorumluluk yıkmak yerine kendi sorunluluklarınıza odaklansanız daha iyi olmaz mı?
Ya da bu şekilde devam edecekseniz, işi layıkıyla yapacak birilerine mi devretseniz?
Hangisini yapacaksanız lütfen bir an evvel yapın.
Zira bizim artık bu kadar çok mücadelede dayanacak ne ekonomik ne de psikolojik durumumuz kalmadı!