Ağır ve teselli edilemez bir hayat pahalılığı tüneline girdik, çıkamıyoruz. Değişmeyen gündem maddesi çünkü, her saat, her dakika bakkalda, markette, mağazada, benzin istasyonunda veya internet alışverişinde kendisini hatırlatan bir doğal afetten söz ediyoruz. Bu yönüyle hayat pahalılığı ve enflasyon bitip tükenmeyen bir siyasi propagandadır. İktidar veya muhalefet ne derse desin, ne anlatırsa anlatsın fiyat etiketlerinin anlattığından daha güçlü mesaj verme imkanına sahip değildir. Teselli edilemezliği bundandır. İyi dilek ve temenniler işe yaramaz haldedir.
Türkiye ilk kez ekonomik kriz ve yüksek enflasyon yaşamıyor. Ne var ki bu kez, krize ve enflasyona eşlik eden başka problem vardır. Ülkenin, bilinen, tartışılabilir ve hedefleri olan bir enflasyonla mücadele politikası yoktur. 2022 başına kadar her yıl için enflasyon yüzde 10 civarında hedeflenmişti, şimdi 70’e ulaştı. Yarın salah kim bilir ne açıklanacak? 2023’e altı ay kaldı; büyük plana göre gelecek sene enflasyon yüzde 5 olacaktı, şimdi bu bahsi açabilen yok. En vahimi ise resmi enflasyon rakamlarına itimat eden yok. Gıda başta olmak üzere büyük kitlelerin hayatına dokunan kalemlerle fiyatlar iki ya da üç katı artmış durumdadır. Alt gelir gruplarının hayatlarını sürdürebilmek için hangi geçim standardına gerilediğini düşünmek bile moral bozucu… Orta gelir grubundakiler de her hafta bir ürünü alamaz hale geliyor, bir harcamayı kısıyor. Hayat pahalılaştıkça topyekun hayat kalitesi düşüyor ve bir ülke, aynı mesaiyi verirken, aynı işi yaparken; geliri fiyatlarla baş edemediği için alıştığı hayat tarzından geriye doğru sürükleniyor.
İktidar, kur korumalı mevduat kıskacına sıkıştırdığı bütün ekonomi politikasıyla milli parayı dövize endekslemek dışında bir tedbir akıl edemiyor. Kur tabelasına gözünü dikmiş ama orası da hazine taahhütlerine rağmen yukarıya doğru çıkıyor. Geriye ise, enflasyonla tek mücadele yöntemi olarak “baz etkisi” umudu kalıyor. Yani, fiyatlar artacağı kadar arttı; gelecek sene nasıl olsa bu sene arttığı kadar artamaz ve enflasyon da düşüş trendine girmiş olur! Başı sonu belli tek politika budur. Eğer marketleri, bakkalları kovalayan zabıtayı saymazsanız…
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere hükümet sözcülerinin hayat pahalılığı gerçeğini kabul eden ama peşinden “O kadar da değil” anlamına gelen cümleleri ortadaki büyük problemin kavranamadığını gösteriyor. Bu da hükümetin enflasyonla mücadele hattında yetersiz kaldığı duygusunu biraz daha artırıyor. Gelirle gider arasındaki uçurumun büyümekle olduğu, hiçbir şeyden anlaşılamıyorsa asgari ücret artışının birkaç ayda işe yaramaz hale dönmesinden bellidir. Asgari ücretin ortalama ücret haline gelmiş olması da cabası... Hükümetin veya düzenleyici kurumların açıkladığı zamlarla, piyasanın kendi gerçekleriyle yaptığı zamları ise takip edebilmek dahi imkansız hale gelmiştir.
Peki ne yapılmalı? Hayat pahalılığıyla mücadele için birçok politika tavsiyesi vardır. Defalarca denenmiş ve sonuç almış yöntemlerin varlığı sır değildir. İyi bir mücadele için uzun yol, Türkiye’nin bir dizi yapısal önlem almasından geçiyor ve açıkçası seçim pankartları açılmışken hükümetin bunları tercih etmesini kimse beklemiyor. Ama, süre ne olursa hukuk devleti olmaktan başlayıp içeride ve dışarıda güvenilir atmosfer yaratmayı sağlayacak bir dizi işlem bazı sorunları yatıştırmaya yetebilir. Baz etkisine sığınmadan ülkeye güvenilir bir yol haritası gösterilebilir. Piyasaların ve sokağın güvenilir adımlara ne kadar duyarlığı olduğu malumdur.
Büyük problemler zor ve meşakkatli politikaları mecbur kılar; bundan kaçamazsınız. Hükümet ne yapar bilemiyoruz ama şu anda yapmakta olduğunun faydası olmadığını ve bunları acilen terk etmesi gerektiği aşikardır.
denizdeki dalgayı malayla düzeltemezsiniz
Yanıtla (2) (1)Cumhuriyet tarihinde dindar bir topluluğa hiçbir dinsizin yapmaya cesaret edemediği ölçüde ağır cezaları verdiler. Suçlu olan hain tabakayı ayırmayıp ibadet tabakası dedikleri en alt inanmış inandırılmış tabakaya en ağır cezaları verdiler. Zavallı suça karışmamış yüzbinlerce KHK lılar ve ailelerine kök yesinler demişlerdi. Hala KHKlılar SSKlı olarak resmi şekilde iş bulamıyorlar çalışmalarına izin verilmiyor. gayri resmi çalışabiliyorlar. Bu ekonomik buhran ile çok daha fazla insan kök yiyecek
Yanıtla (19) (5)Erol; 1924/ 50 arasını bilmediğin/ önemsemediğin için böyle yazıyorsun. Zaten yakın tarihi bilseydiniz khk zulmüne zemin hazırlanmazdı...
Yanıtla (1) (16)Ali bey bu bilmediğimiz şeyi açıklarsanız aydınlanmış oluruz.. Bu haksız ve hukuksuzluğu savunanların başına Rabbim aynı belayı versin.. versin ki adaletin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anlasın.. Emin olun bunu bir sol iktidar yapmazdı.. 28 Şubatta 7500 kişi atıldı. Şükür o haksızlığa çanak tutan partiler parti çöplüğündeki yerini aldı.. Darısı diğer haksızlık yapanlara diyorum... Allah sonumuzu hayretsin..
Yanıtla (4) (1)Dindarlığı geç. Fetö terör örgütü teröristleri dindar değiller. Pensilvanyadaki fetö terör örgütü elebaşına ilah diye tapanlar nasıl dindar oluyorlar? Khk ile görevden alınanlar iktidara asla kızmasınlar. Kızacakları, hesap soracakları kişi, ilah diye taptıkları pensilvanyadaki fetö terör örgütü elebaşı baş teröristtir. Devlete karşı baş teröriste destek verenler devleti suçlayamaz. Devlet en doğrusunu yapmış ve fetö terör örgütüne destek verenleri ihraç etmiştir. Haksızlığa uğrayanlar hariç.
Yanıtla (1) (3)15 temmuza kadar, dizinin dibinde resim çekinenler, ekranlarda kürsülerde övenler sevenler, özleyenler, Türkçe olimpiyat törenlerinde ayılarak bayılarak cep telefonuna yazıp kaydettiği şiiri "hocaefendisi"ne okuyanlar, okyanus ötesine selâm gönderme yarışına girenler, Ankara yı parselleyip verenlerin hepsi, ailesi, çoluk çocuğunun başında, evinde işinde koltuğunda.. Birde bunların hiç birini yapmamış yüzbinler hâin ilân edilip sokakta işsiz aşsız ekmeksiz cehennemi yaşayanlar. Allah kerim...
Yanıtla (5) (2)CB Erdogan ve hükümet sözcüleri hayat pahaliligina nanik yapip "o kadar da degil" diyorlarmis. Elbette yav, denizde kum onlarda para. Enflasyonu, Zami bize attilar. Ödeyen biziz. Kazanan onlar, insaatcilar, bilumum vergiden muaf vakiflar ve MB`nin arka kapisindaki dolarcilar! Mustafa abinin dert ettigi mevzuya bak. Enflasyonu, pahalilik problemini dert etmeyen arkadaslara derinden sesleniyor. Duymadiklarini bildiginden nasihat versiyonuna gecmis, bari terk edin diyor. Abi orta kahve söyledim,
Yanıtla (3) (2)Tek yol seçim ve yeni hükumetin acı reçetesi. Beraberinde Türkiye'nin makule dönüşü: Parlamenter sistem, gerçek laik ve hukuk devleti, ayakları yere basan dış politika, sadakat değil liyakat vs.
Yanıtla (2) (0)Rasyonel aklın ve demokrasinin gereği olarak talep edilmesi gereken açıktır. Mevcut yönetici sınıfın iktidardan ayrılması ve yerine seçimle yenisinin gelmesi.
Yanıtla (1) (0)Sn.Karaalioğlu;tebrikler fevkalade bir durum tesbiti ve dikkat çekici,düşündürücü,geriye bakıp,ileriyi daha iyi görmeye teşvik edici bir yazı ve ve daha..Lakin muhalefetin kısmi bu günlerde biraz daha güven verici davranış ve performansını artırması gerekiyor.İktidar salğının,tüm bu olumsuzlukların sebebi olsuğunu savunuyor,Daha öncesinde halkın pek dikkatini çekmeyen,balon Ağustos 2018 de patladı.Saha çalışmaları artırılmalı,halk halen bir kısım geçmişte takılı,haksız da değil,kültürle oynandı.
Yanıtla (4) (2)Geçmişe takılan geleceğe varamaz.
Yanıtla (2) (0)Bize balık tutmayı öğretecek bir yönetim gerek. Balık almayı para olduktan sonra herkes bilir, mesele o parayı iş yaparak mı kolay yoldan mı kazandığın. Velhasıl "Türk, övün, çalış, güven" demek gerek.
Yanıtla (2) (0)Sevgili Karaalioğlu, “Defalarla denenmiş ve sonuç alınmış yöntemlerin varlığı sır değildir” dediğiniz o yöntemlerin alayının ‘tek bir kapıya çıktığını’ biliyorsunuz, değil mi? “Üretip kazandığınızdan (hakkınızdan) daha fazlasını harcarsanız, ister açgözlü kişi, ister hesabını bilmeyen çavuşlar, ister devlet/millet olun, bu duruma düşersiniz ve biricik yol olarak size harcayacağınız para verilmesini avuçlar bir yerde beklersiniz. O arada birileri çok kazanır, birileri soğana döner. Değil mi
Yanıtla (1) (0)"..enflasyonla tek mücadele yöntemi olarak “baz etkisi” umudu kalıyor." Artık SAZ etkisi veya CAZ etkisi gibi yöntemler bile geçersizdir.. Yani ki BAZ Etkisi bizim melmekette hiç olmaz, olamaz, olabilemez.. İmkansızdır, nâmümkündür, olanak haricidir.. Zaten artık her bir şeyler bile İMKANSIZ olmuştur.. Hem de İMKANLI.. "Su yenilebilir, EKMEK içilebilir" dense inanan olmakla beraber hem İMKANlı hem de İMKANSIZdır. Hem ölüyüz, hem de DİRİ.. Yürürken UÇUYOR bile olabiliriz.
Yanıtla (2) (0)Durmak yok, zamlara devam. Yeni seçim sloganı olabilir mi acaba.
Yanıtla (9) (2)Türkiye'de üretime katılmayan, vergi vermeyen, yardımlara alıştırılmış, üstelik bu yardımları AK partinin verdiğni sanan bir kitle oluştu. halbuki aldıkları yardım vergi veren, üretime katılan vatandaşlardan kesilen para. seçimlerde talimatla oy verdikleri için vergi veren vatandaşlardan daha kıymetli. 'aziz millet' kısmında yer alıyorlar. internette İst. fethi ile ilgili toplantıda su paketlerini taşıyan insanları görünce aklıma geldi.
Yanıtla (12) (1)Bir ülkede benzin ve mazota her gün zam yapılıyorsa, o ülke çaresizliğin ve tükenmişliğin girdabı içindedir demektir. (Ne yazık ki.)
Yanıtla (11) (3)Hayat pahaliligi her yerde varda ama hic bir yer turkiye gibi degil. Bazi urunlerde evet gercekten pahalandi ornegin tomates bazi sebzelerde urunlerde bu var ama digerleri yeeinde sayiyor
Yanıtla (3) (0)Zam zam zam yola devam.yolunuz açık olsun.millet size el sallıyor.
Yanıtla (6) (1)Kibir var kibir, ne diyorsa tersini yapmak zorunda kalıyor, sonra da sağlığını korumak için psikolojik savunma araçlarına yöneliyor
Yanıtla (14) (4)Vah güzel ülkem vah hani muasır medeniyetler seviyesine ulaşacaktık. Dünyada ilk 10' uncu ekonomiye sahip olacaktık.. bu amaçla Yorulanları trenden atmıştık. Yeni genç dinamik elemanlarla yola çıkmıştık.. Yoksa trende kaçak yolcumu var.. esip gürlemekle ülke yönetilemediğini umarım anlayan anlamıştır. Adalet, hukuk, liyakat' ın olmadığı yere ne güven gelir nede itibar.. Bize de tükürdüğümüzü yalamak kalır.. Allah sonumuzu hayra çıkarsın..
Yanıtla (22) (5)Harikasın TB.
Yanıtla (10) (1)Allah razı olsun çok teşekkürler...
Yanıtla (6) (0)'Büyük problemler zor ve meşakkatli politikaları mecbur kılar.' Plüton gezegenmidir, cücemidir yoksa Güneş etrafında yörüngesi olan bir gökcismimidir... Esesan Plüton İngiliz servet sahibi bilim severlerin bir tehşisidir ve bizim ona neyi yakıştırıp yakıştırmadığımızla hiç ilgilenmemektedir. Ya Plüton'un ekonominin işleyişindeki etkileri kabul eder yolunuza devam edersiniz, yada olurmu canım öyle şey, bunların hepsi öğretilmiş safsatalardır deyip bir gölge savaşı başlatırsınız.
Yanıtla (2) (3)Hayat memleketi yonetenlere senlik samata, ac yok ,issiz yok ,gecim derdi yok. Onlara gore vatandas yalanci, sahtekar, hain ,yedigi onunde yemedigi arkasinda. Secim gelsin sandik konsun hangisi dogru ogrenecegiz vesselam.
Yanıtla (18) (2)Erdogan niye durup durup da 20 yil sonra 'Nas var' deyip faizleri dusurdu, enfllasyonu patlatti? Size de dini baglaminin disinda dini bahane ederek yapilmis gibi gorunmuyor mu? Dolar 7 lira iken bilerek isteyerek ikiye, uce katlamak icin bir hamle yapildi. Belli ki Enflasyon ve zamlarla milletten (haydi harac demeyeyim) zorla birseyler tahsil ediliyor. Gormemek imkansiz. Hersey bilerek lades. Millet ne olursa olsun diye dusunuluyor.
Yanıtla (19) (1)Eğer bir lider kendi makamını kaybetme korkusuyla yaşıyorsa boşuna değildir. Erdoğan iktidarı kaybetme korkusu yaşıyor. Neden başarısız olduğunu kabul etmiyor. Normal bir ülkede enflasyon bırakın %150 ,yi %30 olsa o iktidardan gider . Diğer başarısızlıkları söylemeye bile gerek yok.Neden ?
Yanıtla (22) (3)Geçen yıl "Mart Şubattan, Nisan Marttan, Mayıs da Nisandan" iyi olacaktı. Sonuç; nevrimiz döndü, tarihimizin en kötü ekonomik krizini yaşıyoruz. Ekonominin kitabını yazdım dedi, karpuzu dilimle alıyoruz. Şam'da Cuma namazı kılacaktı, binlerce Suriyeli Ayasofya'da namaz kılıyor. "Bu can bu bedence oldukça" dedi, Rahip Branson, Kaşıkçı utançları yaşandı. Özet, öngörülebilirlik, planlama, istikrar konularında dünyaya örnek, vizyoner bir liderimiz var. "Hayaldi gerçek oldu!"
Yanıtla (39) (1)Türkiye kuruldugundan beri ekonomik problemleri olan bir ülke ama bu ülke tarihinin hicbir döneminde bu kadar liyakatsiz, egitimsiz, dünyadan kopuk bir kitle tarafindan yönetilmedi, bu kadar dibe vurmadi. Tarihimizin hicbir döneminde bu ülkede sayilari 10 milyonu asan bir siginmaci yükü olmadi. Bu insanlarin her türlü egitim, saglik, ilac masrafi bizim sirtimizda ve AKP hala bunu savunuyor. Aslinda AKP degil, Erdogan. AKP diye bir sey yok, sadece Erdogan var ve bu sorunlar o gitmeden cözülemez.
Yanıtla (23) (2)Londrada tefecilerle toplantı yapan para isteyen bakan Nebatiyi eleştirmeyen eleştiremeyen yandaşların burada Atatürk eleştirileri yapmaları komik oluyor. Atatürk dönemi hakkında en ufak bilgileri yok fesli tarihçilerden duyduklarını tarih sanıp eleştiriyorlar. Sahi japonya kalkındı ama Türkiye neden kalkınamadı sorusunun cevabını bilenler pakistan iran suriye neden kalkınamadı sorusunun cevabını biliyorlar mı?
Yanıtla (26) (3)Karar gazetesinin haberine göre Erdoğan Öcalanla işbirliğine hazırlanıyor. Öcalanla işbirliği gerçekleşirse şöyle olacak Yandaşlar burada yazan amatör yandaşlarda dahil pkk lideri Öcalanla birleşmenin ne kadar da doğru olduğunu anlatan yazılar yazacaklar..
Yanıtla (16) (3)Artık siyasette Sürtük diye bir sözcüğümüz var. Hayırlı olsun. Sürtük lafına bir şey diyemeyecek ses çıkaramayacak yandaşları da tebrik ediyorum. Gereğini yapmış olacaklar.
Yanıtla (28) (4)