Restleşmeyle kaçmaması gereken bir fırsat
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunu yasal teminat altına alma girişimi ve sonrasındaki gelişmeler olumludur. Bu hamleye karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasada düzenleme teklifinde bulundu, Kılıçdaroğlu bunu kendi teklifiyle birlikte kabul etti. Her ne kadar Erdoğan bunu kabulden saymasa da…
Başörtüsü meselesi uzun yıllar büyük bir problem olduktan sonra, AK Parti iktidarlarının ikinci yarısından itibaren tedricen ortadan kalktı. Bugün artık bütün kamu hizmetlerinde -yargı, ordu, emniyet dahil- kadınlar başörtüleriyle çalışabilmektedir. Beraberinde başörtüsü hayatın her alanında genel kabul gören, benimsenen ve normalleşen bir tercih haline gelmiştir. Bugün artık fiile bir “başörtüsü” problemi bulunduğu söylenemez.
Bununla birlikte muhtemel bir iktidar değişikliğinde; yani, AK Parti’nin seçimi kaybetmesi durumunda muhafazakar kesimini kazanımlarını kaybedeceği ve bunun başında da başörtüsü hakkının geldiği iddiası kaygısı bulunmaktadır. Haklı ya da haksız olduğuna bakılmaz, kaygı kaygıdır.
***
Kaygının hedefi de muhalefet ve muhalefetin en büyük partisi CHP’dir. Neticede CHP uzun bir dönem başörtüsü yasağını destekleyen ve yasağın devamına destek veren bir parti olmuştu. Başörtüsüne dair her türle serbestliği rejim sorunu olarak gördüler ve yasakta ısrar ettiler. Kılıçdaroğlu, kendisinin de dahil olduğu bu yasakçı tutumdan artık vazgeçti. Helalleşme çabasının merkezinde dindar kesimler ve özellikle de başörtülüler bulunuyor, malum. Son teklifi ise, hem kazanımlar kaygısını ortadan kaldırmayı hem de tarihi bir yanlış tutumdan vazgeçmeyi amaçlıyor. Kılıçdaroğlu’nun girişimlerinden anlaşılan o ki CHP bu yanlışla birlikte yaşamak ve anılmak istemiyor.
CHP’nin ve CHP Lideri’nin tavır değişikliği bir yönüyle Türkiye gerçeğine yaklaşmaktır. Bir yönüyle de AK Parti ve Erdoğan’ın yıllar içerisinde doğru ve haklı bir politika izlediğinin, ülkeyi bir yanlıştan kurtardığı gerçeğinin kabulüdür. Yani, başörtüsü özgürlüğü yasakçı yaklaşıma üstünlük sağlamıştır. Bu noktada; yarın veya sonrasında muhtemel bir iktidar değişikliği durumunda hala kaygı ve endişe varsa; o zaman yapılması gereken yasak riskini tamamen ortadan kaldırmak için gereken adımı atmaktır. Bir zamanların yasakçı partisi bir teklifte bulunuyorsa bu büyük bir fırsattır ve tam da olması gereken şeyin; yani mutabakatın tesisi anlamına gelir. Fırsatın kaçırılmaması gerekir.
***
Kılıçdaroğlu kanun teklifinde bulundu, Erdoğan anayasa değişikliği resti çekti. Kılıçdaroğlu, önce kendi teklifine destek istiyor, sonra da karşı teklifi kabule hazır olduğunu ilan ediyor. “Başörtülü kadınların hak ve özgürlüklerine kavuşması için önerdiğimiz bu kanuni zırhı sen destekle Erdoğan; eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız” diyor.
Başörtüsüyle açılan kapı genişliyor demektir. Siyasi rekabet sayesinde demokrasi, temel hak ve özgürlükleri genişletilmesi örneği yakalanmış bulunuyor. Ki, Türkiye’de böyle örnekler pek nadir yaşanır. O halde, restleşmek yerine uzlaşma yoluyla bu sorunu çözmek zamanıdır. Fiilen bitmiş olan başörtüsü meselesini kaygıları ve endişeleriyle birlikte tarihe gömmek fırsatını heba etmemek gerekir.
Eğer uzlaşma olursa bu meseleden kimin karlı çıktığı gibi gereksiz hesapların da anlamı kalmaz. Hatta, AK Parti CHP’yi bu noktaya getirmiş olmayı övünme vesilesi bile yapabilir. Ama hepsinden önemlisi, herkes elini taşın altına koyarak bir temel meseleyi çözmüş olur. Bu yaklaşım; iktidar ve muhalefet bir araya gelemediği için olduğu yerde derinleşen başka problemler için de bir model olur. İyi de olur.