Kılıçdaroğlu’nun dört(!) rakibi var bir de imkanı
Dört cumhurbaşkanı adayı var; üçü aynı oy tabanını paylaşacak; biri ise tek başına kendi oylarını korumaya çalışacak.
Kemal Kılıçdaroğlu, muhalefetin büyük kısmının ve genel olarak muhalif blokun ortak adayı. Uzun yıllar sonra, Tayyip Erdoğan’a karşı kazanma şansı taşıyan ilk muhalefet adayı ve küçümsenemeyecek bir iddia taşıyor. Seçimi ilk turda kazanma ihtimaline işaret eden anketler bile konuşuluyor. Dengeleri değiştirdi ve muhalefetin özgüvenini artırdı. Mesela, bugüne kadar her seçim öncesinde daha çok oya ihtiyacı olduğu için muhalefetin hata yapmaması gerekiyordu. Şimdi öyle değil. Erdoğan’ın da seçime kadar hatasız gitmesi gerekiyor. Eskisi kadar rahat olamaz; pervasız davranma lüksü ise hiç bulunmuyor.
Bütün bunlar her seçimin mutlak favorisi olan Erdoğan’a karşı bir seçimde ilk kez konuşulan şeyler. 14 Mayıs’ı farklı ve önemli kılan budur.
Sadece bu değil… Kılıçdaroğlu bu seçimde hem Tayyip Erdoğan’la hem de kendisiyle aynı havuzdan oy almaya talip olan Muharrem İnce ve Sinan Oğan’la yarışacak. Yani Kılıçdaroğlu, hem muhalefetin toplam oyuna yaklaşmak hem de aynı aileden iki rakibe en az oy kaybederek, toplamda yüzde 50+1’i bulmak zorunda. Bir önemli ve güçlü rakibi de hala “Erdoğan’a oy vermem ama elim de Kılıçdaroğlu’na gitmiyor” diyen kesimdir. Yani, siyaseten oylarını almayı hak ettiği halde sosyopolitik veya ideolojik aidiyet nedeniyle en azından şimdilik kendisinden uzakta duran kitle…
Kılıçdaroğlu’nun sağı solu önü arkası ciddi rakiplerle dolu. Açık ki, hem İnce, hem de Oğan, Millet İttifakı adayının oylarını az ya da çok ama kesinlikle anlamlı oranda aşağı çekme potansiyeli taşıyorlar. Bu da seçimin ilk turda bitmesi ihtimalini neredeyse ortadan kaldırıyor. İlaveten, Erdoğan’a oy vermemekte kararlı ama Kılıçdaroğlu demekte kararsız kitle de Kılıçdaroğlu’nun oy haznesinden eksiltiyor. Neticede Erdoğan için bu oy geçişleri o kadar anlamlı değil çünkü muhalif veya muhalif olmayı kafasına koymuş kesimle zaten alışverişi olmayacak. AK Parti, MHP, BBP, Hüda Par ve belki biraz Perinçek’ten oluşan Cumhur İttifakı tabanındaki oyları küstürmeden sandığa taşımaktan gayrı derdi bulunmuyor. Çünkü o renkli tabanda oyları paylaşacağı bir Muharrem İnce, hatta Sinan Oğan bile yok. Fatih Erbakan aday olsaydı bile Cumhur’dan değil Millet İttifakı tabanından eksiltirdi. Dolayısıyla, Erdoğan kendi kulvarında rakipsizken; Kılıçdaroğlu iki adayla ve bir de siyasal problemle yarışmak zorundadır. Bu, toplamda dört rakip demektir: Erdoğan, İnce, Oğan ve Kılıçdaroğlu’na özel muhalif kararsızlar.
Zaten zor bir yarış için hiç de işleri kolaylaştıran bir kadro değil…
Ama belki de Kemal Kılıçdaroğlu’nu motive edecek şey dört tarafında bir rakibin bulunması olacak. Hem içeriden, hem dışarıdan rakiplerle yarışmak; kampanyası iyi yönetilirse Kılıçdaroğlu’nu güçlendirebilir, kapasitesini artırabilir.
Yine de seçimin en aktüel konusu İnce’nin Kılıçdaroğlu’na karşı rakip çıkması ve oyları eksilten bir rol üstlenmesidir. Beklenmedik değildi ama bir şekilde çözülebilir zannediliyordu, çözülemedi. Sonucu küçük bir farkla belirlenecek seçimde de bu çözümsüzlük muhalefet aleyhine büyük bir probleme dönüşebilir.
Oy oranları, ilk ve ikinci tur senaryoları için Nisan ortasını beklemek lazım ama aynı kulvarda biri iddialı iki adayın yarışmasının oyları böleceği açıktır. İki üç puan bölse -ki daha fazlası görünüyor- seçimin kaderini değiştirebilir.
Bu durumda açığı kapatmak için Kılıçdaroğlu ve ittifak ortaklarına “Kılıçdaroğlu’na özel kararsız kitle”yi ikna etmek, aradaki farkı o rezervden kapatmak düşüyor. İttifak olmak zaten öncelikle bu kararsız kesimi ikna etmek içindi.
Gayet tabii söyleyip geçmekle olmaz, o kitleyi kazanmak ciddi mesai ister.