Asrın felaketi çünkü asrın ihmali
Hatay’dan, Maraş’tan, Adıyaman’dan ve daha birçok yerden enkaz altında adres bilgisi geliyor. “…adresindeyim. Ne olur yardım edin” Bir acının bundan daha çaresiz dili olabilir mi? İnsanlar, üzerlerine yıkılan duvarlara, acımasız soğuğa ve duyulmayan seslerine karşı hayatı için yalvarıyor. Umutsuzca uzanacak bir el arıyorlar. Biz, dışarıdaki çaresizler ise “Şu anda kim bilir enkazına ulaşılamayan kaç kişi var. Soğuk, açlık… Neler yaşıyorlar?” diye aynı umutsuzlukla mırıldanıyoruz.
Her kötü haberle ölüyoruz, her mucize kurtuluşla teselli buluyoruz. Deprem ülkesinin depreme duyarsız insanları olarak nerede hata yaptık sorusuna cevap sarıyoruz. Cevabı belli soruya… Her yerde hata yaptık. hataların hiçbirini ıskalamadık… 25 sene önce unutulmaz bir acıyla yıkıp geçen depremi unuttuk, ardından gelen ikazları umursamadık; geleceği besbelli Maraş depreminin habercilerine başımızı döndürüp bakmadık bile. Böyle yıkıldık işte. Sadece evlerle değil, hastanelerle, yollarla havaalanlarıyla birlikte yıkıldık.
Bir ülke, bir devlet 25 sene önce yaşadığı felaketten ders almaz, çeyrek asrı boşa geçirir ve insanlarının içinde ölüme gideceği belli binalarda oturmasına göz yummaya devam ederse netice başka ne olabilirdi? Depreme karşı tedbir alsaydık insanlarımız ölmeyecekti. Depremle mücadele için planımız, provamız, senaryomuz olsaydı insanlarımız çaresizce enkaz altında kurtarma ekibi beklemeyecekti. O insanlara el uzatmak için çırpınan gönüllüler de hiç olmazsa ne yapacaklarını bilecekti.
Evler, apartmanlar, kamu binaları, yollar hatta havaalanı pistleri pekala depreme dayanıklı yapılabilirdi. Deprem riski altında yaşanan bütün ülkeler böyle yapıyor. Bu ülkenin de böyle bir gücü olmadığını kim söyleyebilir? Hele inşaatı bu kadar seven bir ülkenin. Bunu yapamadık. Hiç olmazsa şehirlerin içinde toplanma merkezleri ayrılabilirdi. Depremin ilk birkaç günü için acil ihtiyaçlar hazır bulundurulabilirdi. Her şehir Ankara’dan talimat beklemeden acil müdahale ekibini hazır tutabilir, sonrası için destek planına sahip olabilirdi. Bir depremin en kötü sonuçlarını azaltmak için birçok basit şey çok önceden yapılabilirdi. Kimse umursamadı… Ülkenin en karlı çalışan telekomünikasyon şirketleri bile altyapıyı ihmal emekte beis görmedi. Kimse yapması gerekeni yapmamakla beis görmezken onlar niye görsün?
Evet 7,7 büyük bir sarsıntı ama felaket uzun yıllar boyu gereken önlemi almadığımız için yaşandı. Yapılacaklar besbelli olduğu halde hiçbirini yapmadığımız için. “Asrın felaketi”ni yaşadık çünkü asrın ihmalini yaptık. Herkesin ne yapılmasını gerektiğini bildiği, bunu kimin yapması gerektiğini bildiği ve kimin neyi yapmadığın bildiği; her aşaması ayan beyan ortada olan bir felakettir yaşadığımız.
Hata kimde? Bu tablonun sorumlusu kim? İsteyen istediği şikayeti, istediği adrese göndersin. Memleket harap olduktan sonra, ne fayda!
Allah depremde hayatını kaybedenlere rahmet etsin. Yakınlarına, sevenlerine sabır versin. Kurtarılmayı bekleyenlere yardım etsin. Bizlere tahammül gücü versin. Şu anda enkaz başında çalışanlara da kuvvet versin.