Kibir arttıkça akıl azalırmış
Geçmişte ve çağımızda insanlığın en büyük bireysel ve toplumsal sorunlarından, hatta uluslararası düzeyde birçok sorununun da arkasındaki sebeplerden biri kibir duygusu olmuştur. Açık bir örnek: Eğer Yıldırım Bayezid Timur’a karşı o kadar kibirli davranmasaydı büyük ihtimalle bugün dünya başka bir dünya idi.
Bazı insanlardaki yüksek yetenekler ve imkânlar aynı zamanda birer ahlak sınavıdır. Bu meziyetlerin onlarda -psikolojide ego hipertrofisi (benlik taşması / nefsin azgınlaşması) denilen- bir ahlâkî sapma doğurabildiği belirtilir. Kur’an-ı Kerîm’de bu sapma “nefsani tutkuları tanrılaştırma” şeklinde ifade edilmekte; bunun Firavun’a “Ben sizin en ulu tanrınızım” dedirttiği bildirilmektedir. Eski büyüklerden biri, her insanın içinde “Ben sizin en ulu tanrınızım” deme eğiliminde bir firavun bulunduğunu söyler.
***
Bugün sizlere kibir ve tevazu konusunda ne kadar yüksek bir kültüre sahip olduğumuza dair, İslâm büyüklerinden, eskilerin “kelâm-ı kibar” dedikleri, insana hem ders hem huzur veren bazı sözler sunacağım.
-Hz. Peygamber: “Gün gelecek, ümmetimin İranlı ve Bizanslı hizmetçileri olacak, kibirli kibirli yürümeye başlayacaklar. İşte o zaman onlar birbirine düşürecekler.”
-Diğer bir hadis: “Kendini küçük düşürmeden mütevazı olana, haramsız kazandığı maldan hayır yapana, düşkün ve çaresiz insanlara merhamet edene, ilim ve hikmet ehliyle bir arada olana ne mutlu!”
-Hz. Ebûbekir: “Sakın kimse kimseyi aşağılamasın! Çünkü insanların gözünde düşük düzeyli Müslüman Allah’ın yanında büyük değer taşıyabilir. Biz asaleti Allah’a derin saygıda, zenginliği şeksiz şüphesiz imanda, şerefi de tevazuda bulduk.”
-Hz. Süleyman’a, “Bir kötülük ki, insanda bulundukça hiçbir iyilik fayda getirmez. Nedir o kötülük?” diye sorulduğunda “kibir” cevabını vermiştir.
- Sahabeden Numan b. Beşir: “Şeytanın insana kurduğu tuzaklarından biri de Allah’ın verdiği nimetlere şımarıp Allah’ın kullarına karşı kibirlenmektir.”
- Dindarlığı ve tevazuuyla tanınan Malik b. Dînar: “Mescidin kapısında bir görevli durup da ‘En kötünüz dışarı çıksın’ dese, -meslekten koşucular hariç- hiç kimse benden daha önce çıkamaz.”
***
Geçenlerde sosyal medyaya bir video düşmüştü. Zamane şeyhlerinden biri müritlerine, Ege bölgesinde olacak depremi nasıl Doğu’ya gönderdiğini anlatıyordu. Dindarlığı bu derece ilkellik ve vahşete döndüren bir anlayış karşısında eski kaynaklarımızın birinde okuduğum şu anekdotu hatırladım:
-Eskilerden Musa b. el-Kasım anlatıyor: “Vaktiyle bir deprem olmuş, dehşetli bir kasırga çıkmıştı. (Rey kentinin tanınmış âlimlerinden) Muhammed b. Mukatil’e gittim ve ondan, bizi bu felaketten kurtarması için Allah’a dua etmesini rica ettim. Muhammed ağlayarak şöyle dedi: “İnsanları kurtarmak şöyle dursun, benim günahlarım yüzünden helâk olmalarından korkarım!”
-Cüneyd-i Bağdâdî, Cuma günleri yaptığı sohbetlerin birinde, “Eğer ‘Ahir zamanda milleti en kötüleri yönetecek” anlamındaki hadiste denilen zaman hâlâ gelmemiş olsaydı, şu anda (milletin en kötüsü olan) ben size konuşuyor olmazdım’ demiştir.”
-Peygamber dostu Selman-ı Fârisî’nin yanında bazı Kureyş mensupları asalet yarışına girmişlerdi. Selman ise şöyle dedi: “Bana gelince, ben adi bir spermden yaratıldım; sonrasında çürümüş bir leşe dönüşeceğim. En sonunda da amel terazisinin yanına varacağım. İşte o zaman sevaplarım ağır gelirse şerefli, hafif gelirse aşağılık biriyim demektir” dedi.
- Hz. Ali’nin Hz. Hüseyin’den torunu Muhammed: “Bir kimsenin içinde kibir arttıkça akıl azalır.”
Kendi kendime, “Bazı insanlar üst makamlara tırmandıkça neden daha çok yanlış yaparlar?” diye merak ederdim. On yıl kadar önce bu sözü okuyunca aradığım cevabı buldum: Meğer kibir arttıkça akıl azalırmış. Bu zat, ta o zaman meseleyi çözmüş. Ne de olsa “ilmin kapısı” olan bir dedenin torunu…