Umut
Yeni sistem dün 18.00 itibariyle resmen başladı. Hayırlı olsun.
Üzerinde ne kadar konuşulsa da sokaktaki adam için henüz körlerin fili tarifi aşamasında olduğumuz söylenebilir. Aslında kahvedeki ve kütüphanedeki adam için de biraz öyle galiba.
Biliyorsunuz önceki akşam 24 vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanan elim bir tren kazası yaşadık. Akabinde de daha önce benzerlerini gördüğümüz gibi makinistler gözaltına alınıverdi. Nedir makinist? Demiryolları yönetim hiyerarşisindeki en zayıf halkadır. Ne yapacak makinist? Bir yanda treni idare ederken, bir yandan da önden koşturup menfezleri kontrol ve tamir mi edecek?
Sistem demiştik. Sistem değişiyor, fakat aynı zihinsel yapıya sahip insanlarla, diyelim aynı bürokratlarla çalışmayı sürdürürken olması beklenen olumlu değişim aşağıya doğru nasıl yansıyacak? Basit bir örnek vereyim? Akşam diyelim ki saat 20.00 de sokak elektriklerini yakmak ve sabah saat 05.00’te söndürmekle görevli personel, her gün vazifesini beş dakika geç veya erken yapma alışkanlığı edinmişse; en tepeden yayınlanan’sokak lambalarının tam zamanında yanması’nı emreden bir yönetmeliğin sokakta işlerlik kazanıp kazanmadığını kim denetleyecek? Bu, aşağıdan yukarı doğru sıralı sorumlularsa daha önce neden denetlememişler? Şimdi neden denetleyecekler? En alttaki görevlinin beş dakikalık ihmal alışkanlığının sebebi, bir üstünün o ihmali denetlememe veya göz yumma alışkanlığı değil mi? Denetleyenleri kim denetleyecek? Bu mantık uzar gider. Uzayıp gitmemesi için, şimdiki sistem nasıl hiyerarşinin en zayıf halkasını cezalandırmayı seçiyorsa, her kademedeki kamu çalışanları vatandaşa surat asmayı, önündeki işi farklı gerekçeler ve beklentilerle geciktirmeyi vs vs…
Oysa yeni sistemin dünya piyasalarına entegrasyon yolunda, hep denildiği gibi en büyük 10’uncu ekonomik güç olma hedefi başta olmak üzere; siyasal ve kültürel bir küresel lokomotif olma yolunda hızla giderken bu sistemin hangi yapısal paradigmalarla ülkenin istikâmetine yön vereceğini konuşmamız gerekmiyor muydu? Gerekmiyordu.
Adalet önce en alttakiler için, yani Dicle kenarındaki koyun için sağlanmazsa, piramidin tepesinde adalet tesis edilemez. Belki piramit bile olmaz, yalnızca yığın olur. Adalet tecezzi kabul etmez.
Sokaktaki adam bekliyor.
Sokaktaki adam sisteme değil ‘Adam’a oy verdi. Adama bütünüyle inandığı için, risk alarak, inceleme gereği bile duymadığı sistemi ikinci plana attı ve ‘Adam’ı seçti.
Bu aşırı değerli ve tarihsel bir kredidir.
Bunun adı umut, bunun adı özlem ve bunun adı ‘artık değişsin’ tutumudur.
Kirli, kibirli, hantal, hodbin… Yani cansıkıcı ne varsa bunların canına okunacak mı, okunmayacak mı? Şey… Sokaktan bildirdim.
Sokaktaki resim
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış. Çırağına “Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.
“ Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye ilave etmiş.
Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.
Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam şöyle demiş:
“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde, onlardan müspet,yapıcı,olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.”
Çıkarılacak sonuç:
- Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
- Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.
- Asla bilmeyenle tartışma. (Kaynak: Lâedri)
Külliyenin dışı
Törenler için Ankara Beştepe de gördüğüm manzara, davetliler dışında, özellikle külliyeye giden yol üzerindeki yüksek coşku idi. Her yaştan ve her sosyal gruptan İnsanlar cumhurbaşkanının geleceği yol üzerinde içten bir sevgiyle bekliyorlardı. Benim için asıl gösterge budur. Halk! Oradaydı. Toplar atılıyor.. (Şimdilik bu kadar, devam edeceğim.)