UHİM mühim
Dünyanın bitmeyen sorunu: Hak ihlâlleri.
Haklar ihlal edilirken rapor tutan çok olur. Rapor tutanlardan bir kısmı hak ihlâli yapan güçlerin yan kuruluşu gibidir ve adeta hak ihlâllerini belirleme tekeli gibi çalışırlar. Tek bakışlı bir merkezin söylemlerine bakarsanız, dünyadaki bütün hak ihlâllerinin sadece bazı merkez ya da merkezlerin yazıp çizdiğinden ibaretmiş gibi bir algıya kapılmanız mümkündür.
Bazı bağımsız kuruluşlar ise kendi örgütlenmeleri ve güçleri nisbetinde dünyadaki haksızlıkların çetelesini tutar, arkasındaki sebepleri irdelemeye çalışır ve kendi perspektiflerinden hazırladıkları raporları kamuoyunun dikkatine sunar. UHİM ülkemizde faaliyet gösteren ve uluslararası hak ihlallerini inceleyen bir merkez olarak düzenli şekilde her yıl bir değerlendirme raporu yayınlayan ciddî, güvenilir kuruluşlardan biri.
UHİM 2017 Dünya Hak İhlâlleri Raporu’nun basın toplantısı için Sultanahmet’te belirlenen mekâna vardığımızda bizi UHİM Genel Başkanı dostumuz Ayhan Küçük’ün güleryüzü karşıladı. Toplantı başlayıp, hazırlanan rapordaki başlıklar, ayrıntılar, niyetler, gerçekler akmaya başladığında ise nasıl bir dünyada yaşadığımız gerçeği bir defa daha masamızda belirdi.
Siyaset, Çevre, Sağlık, Kültür-Sanat, Ekonomi, Medya, Eğitim ve Toplum isimli dokuz ana başlık altında islamofobiden yoksulluğa, sosyal medyadan çocuk işçi sorununa kadar onlarca alt başlıkla ilgili sonuçlar ve yaklaşımlar masaya serildi. Doğal olarak her bölümü bir uzman hazırlamış.
2017 yılının dünya için ve ülkemiz için ne kadar sıkıntılı geçtiği mâlum.
UHİM de 2017 yılı ne yılıydı? diye küresel bir soru sormuş ve Başkan Ayhan Küçük’ün aktarımıyla şu cevapları vermiş:
Çelişkiler yılı
Küresel aktörler, demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi kavramlar üzerinden dünyaya direktifler vermeye kalksa da eleştirdikleri politikaları kendileri uygulamaktan geri durmadılar.
“ABD’nin vize uygulamaları, Fransa’da OHAL, İngiltere’de güvenlik ve Almanya’da göçmen yasaları bunun en açık örneği. Kamu kurumları ve bağımsız sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan tüm araştırmalar, ABD ve Avrupa’da Müslümanların maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddetin arttığını gösteriyor. Bütün bu veriler Batı’nın hamisi olduğunu iddia ettiği değerlerle çeliştiğini ortaya koyuyor. Dünya gündemi, Suriye, Irak ve Filistin ile meşgulken; Arakan, Patani, ve Moro’da yapılan katliam ve soykırımlar İslam aleminin dahi dikkatini çekmiyor. ABD önümüzdeki on yılda nükleer enerjiye 400 milyar dolar harcayacak. Dünyadaki nükleer silahların yüzde 93’ü, yani her an alarm halindeki 10 bin kadar nükleer silah ABD ve Rusya’ya ait. Buna karşılık en büyük nükleer tehdit olarak; İran, Pakistan ve Kuzey Kore öne çıkarılmaktadır.”
İslamofobi ya da İslam düşmanlığının, Batı toplumu açısından ruhsal bir hastalık haline dönüştüğünü iddia eden Küçük, küresel kültür endüstrisinin sinema, televizyon ve benzeri mecraları kullanarak oluşturduğu popüler kültürün tüm insanlığı bir kimlik bunalımına sürüklemeye devam ettiğini söyledi.
İki yüzlülükler ve çifte standartlar yılı
Küçük, ABD stratejik ortak olarak kabul ettiği Türkiye’ye karşı Suriye’de terör örgütlerine 4 bin tır ağır silah gönderdiğini hatırlatarak, “NATO, Türk subayların da katılacağı askeri tatbikatta, NATO üyesi Türkiye’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı düşman hedef olarak gösterdi. Çevre sorunlarının çözümüne yönelik sözleşmeler imzalanıyor ancak hiçbir Batılı devlet bu sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, dünyayı en az kirleten ülkelerden biri olmasına rağmen dünyayı en çok kirleten ABD, Rusya, Çin ve Almanya gibi ülkelerle aynı kefeye konulmak istendiğine dikkati çeken Küçük, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye’nin güvenlik tedbirleri alanındaki taleplerini kabul etmeyen sosyal medya ağları, Avrupalı devletlerin taleplerini anında karşılıyor. Öyle ki Almanya’da seçimlerden hemen önce çoğunluğu Türk kökenli vatandaşlara ait 10 bin kadar Facebook hesabı kapatılmıştır. Küresel ilaç endüstrisi, patent sözleşmeleri aracılığıyla yeni ilaçların geliştirilmesini tekeline alıyor ve Türkiye gibi ülkelerde milli ilaç sanayilerinin gelişmesini, ilaçların daha ucuza mal edilmesini engelliyor. Dünyada halihazırda 444 nükleer reaktör bulunmakta, 64 nükleer santralin yapımıysa devam etmektedir. Bunların 99’u ABD, 58’i Fransa’da yer almaktadır. Fransa enerjisinin yüzde 77’sini, Güney Kore yüzde 30’unu nükleer enerjiden sağlamaktadır. Fakat Türkiye’de yapımı süren tek nükleer santral, dünyanın en büyük çevre sorunu gibi yansıtılmaktadır.”
Hastalıklar Yılı
Küresel sistemin uygulamaları neticesinde bugün dünyada 1 milyardan fazla sigara tiryakisi, 600 milyondan fazla obez, yüzmilyonlarca madde bağımlısı ve alkolik var. Yalnızca Türkiye’de bir günde dijital oyunlara ayrılan süre 52 milyon saat. (…)
UHİM’in hazırladığı 150 sayfalık rapor, yalnızca geçtiğimiz yılı özetlemiyor, kimi sonuçların arka planına da ışık tutuyor. Soru ise şu: Gereğini kim yapacak? Belki bir rapor da o minvalde hazırlanır.
Kös
Davul eşek derisinden yapılır. Daha büyük ölçekteki sabit veya katır sırtında taşınabilen kös ise deve yahut fil derisinden yapılırdı. Kös sesini dinleyen biri daha sonra davul dinlerse, davulun sesi ona vakıf çeşmesinin şırıltısı gibi gelirdi.