Biden’ın seçim manifestosu
Foreign Affairs’in Mart—Nisan sayısında Joe Biden’ın seçim manifestosu sayılabilecek, “Amerika Neden Tekrar Liderlik Etmeli” başlıklı bir makalesi yayınlanmıştı. Biden seçildiği takdirde yapacaklarını sıralamış, ilk önceliğinin de ülkesinde ve dünyada demokrasiyi geri getirmek olduğunu vurgulamıştı. Bana öyle geliyor ki Biden manifestosuna sadık kalacak demokrasi kendi anladığı biçimiyle de olsa gerçekten önceliği olacak.
Muhtemelen de salgın müsade ettiği ilk anda makalesinde sözünü ettiği demokrasiler toplantısını gerçekleştirecek. Bizim o toplantıda bulunmamız, temsil edilmemiz, amacı ya da hedefi olmamamız şart. Demokrasi ve insan hakları kendimiz için zaten gerekli. Ama artık dış politikamız, güvenliğimiz için de gerekli. Çünkü belli ki Biden dünyayı demokrasiler ve demokrasi olmayanlar diye bölecek, siyasetini bu aks üstünden inşa edecek.
* * *
Foreign Affairs yazısında Türkiye’ye doğrudan yapılmış bir atıf yok. Ancak bizi doğrudan ilgilendiren pek çok konuda yapılacaklar sıralanmış, daha doğrusu Amerika’nın yeniden dünyaya liderlik eden bir ülke olması için uygulanacak yöntemler aktarılmış. NATO’nun Amerika için kimin ne kadar katkıda bulunduğunun ötesinde anlamı olduğu söylenmiş. Rusya ve Çin’ne karşı uygulanması düşünülen politikalardan bahsedilmiş.
Biden İran’la 2015’de varılan mutabakatın canlandırılacağını, İklim Sözleşmesi’ne geri dönüleceğini, Trump yönetiminin din temelli ayrımcılığına son verileceğini, insanlık dışı iltica politikasının biteceğini söylüyor. Gerekli görmeleri halinde güç kullanacaklarını ama önceliği diplomasiye vereceklerini anlatıyor. Seçmenlerine uzun süreli savaşlara girmeyecekleri taahhüdünde bulunuyor.
Yazdıklarından Biden’ın Afganistan’dan pek de çıkmak istemeyebileceği anlaşılıyor. Taliban ile Trump Yönetimi arasında varılan uzlaşma bozulursa şaşırmayalım. Yeni Başkan güç kullanmak ama akıllı güç kullanmak niyetinde. Bunu da açık açık söylüyor. Akıllı güç, özel kuvvetler, istihbarat ve müttefikler dediğinde ise akla ister istemez Suriye geliyor, eski politikaların devam edebileceği, PYD’ye destek verebileceği izlenimi doğuyor.
Biden’ın makalesini önyargılı okumuş olabilirim ama yine de Türkiye’nin Amerika’ya bundan sonra önemseyeceği NATO’nun müttefiki olduğunu hatırlatmasında, hepsinden önemlisi de NATO’nun kuruluş amacı olan demokrasileri koruma misyonuyla uyumlu bir değişim geçirmesinde yarar var derim. Amerika ile her şart altında tabii ki mücadele ederiz, çıkarlarımızı ve güvenliğimizi korumak için elimizdeki tüm kozları kullanırız.
Fakat demokrasimiz yerli yerine oturursa, insan hakları alanındaki sorunlarımız ortadan kalkarsa daha rahat harekete ederiz, sorunlu gördükleri ülkelere uygulayacakları yaptırımlara muhattap olamayız. Unutmayalım ki Amerika ile tek sorunumuz PYD’ye sağladıkları destek değil. Bizim açımızdan F—35, onlar için S—400 sorunu var. Halk Bankası dosyası hala kapanmadı. Üstelik Washington’daki Türkiye algısı da olumlu sayılmaz.
Ancak ben umutluyum, son bir hafta içinde yaşanan değişimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Adalet Bakanı Gül’ün açıklamalarını insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi konulardaki açıklarımızı kapatacak hamleler olarak görüyorum. Umarım başta Osman Kavala davası olmak üzere hukukiliği, yasallığı ciddi şekilde tartışmalı tüm dosyalar bir an önce kapatılır, hukukun üstünlüğü sağlanır.
* * *
Yazının başında da söylediğim gibi bunların hepsi bu ülkenin vatandaşları olan bizler için önemli. Nihayetinde kendi haklarımızdan, kendi demokrasimizden, kendi adalet anlayışımızdan, layık olduğumuza inandığımız bir düzenden, sistemden söz ediyoruz. Ama bunlar aynı zamanda birlikteliğimizin toplamı olan ülkemizin geleceği, ekonomisi, refahı ve güvenliği için de önemli. Tarihin akışının doğru görmemiz, kendimizi doğru yerde konumlandırmamız gerekiyor.
Karar verme konumundakilere, siyasetten ve dünyanın geri kalanıyla ilişkilerimizden sorumlu olanlara okumadılarsa Biden’ın makalesini okumalarını tavsiye ederim. Orada uygulayacağı dış politikanın ipuçları var. Suudi Arabistan’dan Yemen’e kadar pek çok konu sıralanmış. En çok da demokrasiler ve demokrasilerin yozlaşmasına neden olan sorunlar üstünde durulmuş. Demokratik olmayan ülkelere ve yöneticilerine karşı hangi yaptırımların uygulanacağı yazılmış. Biden iğneyi kendi ülkesine de batırmış ama çuvaldız eline geçince bize batırmaması için dikkatli olmamız gerek gibi geldi bana. İyi ve huzurlu bir tatil günü dileğiyle...