Murat Ülker’den caz yazısı okumak…
Türkiye’deki iş insanlarının gerek entelektüel, gerekse sanat-edebiyat bağlamındaki ilgileri konusunda çok fazla bir bilgiye sahip değiliz. Bu konuda ilk aklımıza gelen isim 1973 yılında İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nı (İKSV) kuran rahmetli Nejat Eczacıbaşı’dır.
Bilindiği gibi İKSV, 1973 yılından bu yana İstanbul’un kültür-sanat yaşamını zenginleştiren çalışmalar yürütüyor. Düzenli olarak İstanbul Müzik, Film, Tiyatro ve Caz Festivalleri, İstanbul Bienali, İstanbul Tasarım Bienali, Leyla Gencer Şan Yarışması ve Filmekimi’ni düzenleyen, yıl boyunca özel etkinlikler gerçekleştiren vakıf, Nejat Eczacıbaşı Binası’nda yer alan Salon İKSV’de farklı disiplinlerdeki etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
Epey bir süredir iş insanı Murat Ülker kendi bloğunda entelektüel boyutu olan yazılarıyla dikkat çekici işler yapıyor.
Murat Ülker’in geçtiğimiz Pazartesi günü yaptığı basın toplantısının haberini okurken şöyle bir cümlenin altını çizme ihtiyacı hissettim: “Yeri gelmişken 26 Nisan 2021’de yazdığım İslamiyet’i seçen caz müzisyenleri çok sevdiğim yazılarımdan birisidir. Okumanızı öneririm.”
Evet Murat Ülker caz üzerine yazıyor… Bir iş insanının cazla ilgilenmesi, hatta yazı yazması benim açımdan muhteşem bir iş… Kuşkusuz dünyada, özellikle klasik Batı müziği ve caz dinleme konusunda estetik bir beğeniye sahip pek çok iş insanı var. Ancak başka ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de bu oranda örnekler bulmak maalesef pek mümkün değil.
İşte tam da bu yüzden Murat Ülker’in caz üzerine yazı yazması, çok az rastlanabilecek bir örnek… Ülker’in cazla ilgili yazının başlığı şöyle: “Hiç caz dinlediniz mi? İslamiyet’i seçen caz müzisyenleri varmış.”
Yazısında cazın doğuş hikayesinden pet çok müzisyene kadar ayrıntılı bilgiler veren Ülker, neden müzik dinleme ihtiyacı hissettiğimizi anlatırken şöyle bir tespitte bulunuyor: “Müzik niye dinlenir, nasıl dinlenir, nerede dinlenir tartışmasına girecek değilim. Ama şunu söyleyebilirim hala kuşak farklarından bağımsız olarak müzik çoğumuz için hayatın tamamlayıcısıdır. Hatta birçok ritüel de müzikle iç içedir. Müzik insanın duygu durumunu değiştirir. Lisanını anlamadığınız bir müzikle bile duygusal durumunuz değişebilir. Bu nedenle müzik hem çok güçlü bir kendini ifade etme aracı hem de duygusal etkileşim aracıdır.”
Murat Ülker, Miles Davis’ten John Coltrane’ye, Stanley Crouch’tan Charlie Parker’a, Ray Charles’tan Billie Holiday’e, Nina Simone’dan Louis Armstrong’a ve Chet Baker’a kadar pek çok efsanenin müziğini anlatıyor. Cazcıları arasında bir ayrım yapmıyor elbette, ama İslam’ı seçen Ahmet Jamal, Yussef Lateef, Art Blakey (Abdullah Ibn Buhaina) ve Rashad Ali gibi ünlü cazcıların da altını özellikle çiziyor. Dahası bu cazcıların hayatlarındaki değişim ve müzikleriyle ilgili de bilgiler sunuyor.
Bu çerçevede Murat Ülker’in yazısında, Art Blakey’den aktardığı şu cümleler Ülker’in hassasiyeti açısından önemli: “İslam siyah adama aradığı şeyi, özgürce seçebileceği bir yaşama ve düşünme biçimini getirdi. Bu yeni dinin bu kadar çoğumuz tarafından benimsenmesinin nedeni budur. Bu bizim için her şeyden önce bir başkaldırı şekliydi.”
Bu arada öğreniyoruz ki Murat Ülker sadece caz dinlemiyor, ayrıca cazla ilgili sergileri de izliyormuş. Mesela Gallery 11.17 Caddebostan’da ‘Cazın Görsel Ritmi’ sergisine gitmiş ve galerideki ünlü cazcıların heykellerini yakından izleyerek onlarla ilgili gözlemlerini de anlatmış yazısında.
Ve yine öğreniyoruz ki geçtiğimiz yıllarda keyifle takip ettiğimiz “Ramazanda Caz” konserlerini de dinlemiş. Bu konuda ‘son söz’ olarak bir dileği var: “Müzik bazen hatıraları canlandırabilir ama anı yaşamanız için de çok güzel bir vesiledir. Farklılıkları, çatışmaları yatıştıracak bir şifadır. Şiarımız #mutluetmutluol, bunun da yolu şefkat. Kalpleriniz etrafınızdakiler için, mahlukat ve eşya için şefkat ile dolsun, Allah yardımcımız olsun. Muhakkak salgın sonrası bir caz konserinde bir Ramazan gününde karşılaşırız yine.”
Bu dileğe katılmamak mümkün değil, umarız bir gün “Ramazanda Caz” konserlerini yeniden dinleme imkanına kavuşuruz.