İnsanların ağladığını duyabilmek için Blowing in the Wind
Antik çağlardan bu yana müziğin, insanın zihinsel sağlığı üzerinde oldukça olumlu etkileri olduğu bir gerçek. Platon’dan Konfüçyüs’e kadar farklı filozoflar da müziğin ruh hallerimiz üzerindeki etkilerinin altını çizmişlerdir.
ABD'den bilim insanları; ABD, Avustralya, İngiltere'de müzik ve ruh sağlığı ile ilgili yapılan 26 bilimsel çalışma üzerinden bir analiz hazırladı. Haber Global’de yer alan habere göre, katılımcılar üzerinde yapılan 26 araştırmada, şarkı söylemenin, dinlemenin ve enstrüman çalmanın insan üzerindeki etkilerinin pozitif anlamda oldukça benzer olduğu belirlendi.
Kuşkusuz bilimsel sonuçlara göre müzik dinlemiyoruz, kendi duyarlıklarımıza ve ruh hallerimize göre farklı anlarda, farklı müzikleri tercih ediyoruz.
Eğer kendi bireysel tercihlerim üzerinden tanımlamam gerekirse, doğrusu ruh dünyamı hiçbir zaman kategorize edilmiş dar çerçeveli bir müzikal paranteze almadığımı söyleyebilirim. Öyle anlar olur ki günlerce caz dinlerim. Ama bu sadece caz dinlediğim anlamına gelmiyor elbette, ruh dünyamdaki değişimlere göre kimi zaman Klasik Batı müziği, kimi zaman Klasik Türk musikisi, kimi zaman Rock, kimi zaman da nağmelere eşlik ederek ilahi dinlemeye bayılıyorum. Bazen bütün bunlar da yetmez olur, duygularımı Ahmet Kaya’nın ruh dünyamızda fırtınalar estiren şarkılarındaki kederli nağmelerde özgür bırakırım…
Ama şu günlerde umutsuz haller içindeyim, neredeyse hiçbir şarkıda yüreğimdeki rüzgarları dalgalandırabilecek bir duyguyu yakalayamıyorum ve Bob Dylan’ın “Blowing in the wind” şarkısında insanların ağladığını yüreğimde hissetmeye çalışıyorum.
Bilindiği gibi 1962 yılında yazılan ve ardından “The Freewheelin’ Bob Dylan” albümünde piyasa sürülen “Blowing in the wind”, savaş, barış ve insan özgürlüğü gibi sorunları da tekrardan gündeme taşımıştır.
Günümüzde 30’dan fazla dile çevrilen, yüzlerce sanatçı tarafından kaydedilen şarkının eski bir siyahi ilahisi olan “No More Auction Block”un uyarlaması olduğu ve iki şarkının da aynı duyguları işlediği, Bob Dylan tarafından 1978’de yaptığı bir röportajda dile getirilmiştir. Biliyoruz ki bazı sanatçılar kendileri için, bazıları da bütün toplumlar için konuşur. Bob Dylan da her zaman insanların özgürlük sesi olmuştur.
İşte Bob Dylan’ın “protesto” şarkıları her zaman olduğu gibi bugün de geleceğe ışık tutmaya, statükoyu tehdit etmeye ve nereye evrileceğini henüz kestiremediğimiz politik atmosfer üzerine önemli kavrayışlar vadetmeye devam ediyor.
“Blowing’ in the Wind”in sözleri cevabı olmayan bir dizi sorudan oluşuyor. Bu şarkıdaki sözlerin her zaman farklı okumalara açık olması, şarkıyı Rolling Stone’un “Tüm Zamanların En İyi 500 Şarkısı” derlemesinde belirtildiği gibi “her şeyin değişmesi gerektiği ve değişeceğini öne süren, her amaca uygun yenilikçi bir marş” haline getirmiştir. Bu sayede şarkı 60’larda birçok protesto hareketinin merkezinde önemli bir görev ifa etmiştir.
Mesela 1963’te Sivil Haklar Hareketi zirveye ulaşırken ve aynı zamanda Vietnam karşıtı protestolarda da Dylan’ın şarkıları, geniş kitlelerin zihninde adeta bir bayrak gibi dalgalanmıştır. İnanıyorum ki hukukun ve özgürlüklerin derin yaralar aldığı günümüz Türkiye’sinde de “Blowing in the Wind” hepimizin kalbine iyi gelecektir.
/Bir adamın kat etmesi gereken ne kadar yol var
Ona erkek demeniz için
Evet, ve kaç deniz aşmalı beyaz bir güvercin
Kumlarda uyumadan önce
Evet, ve top gülleleri kaç kez atılmalı
Sonsuza dek yasaklanmalarından önce
Cevap, dostum, rüzgarda esiyor
Cevap rüzgarda uçuyor
Bir adam kaç kez yukarı bakmalı
Gökyüzünü görebilmesi için
Evet, ve bir adamın kaç kulağı olmalı
İnsanların ağladığını duyabilmesi için
Evet, ve kaç ölüm olmalı onun bilmesi için
Ne kadar çok insanın öldüğünü?,
Cevap, dostum, rüzgarda esiyor
Cevap rüzgarda uçuyor.
Kaç yıl geçmeli bir dağın var olabilmesi için
Suyla yıkılmaması için
Evet ve kaç yıl geçmeli bazı insanların yaşayabilmesi için
Özgür olmaları için izin verilmeden önce
Evet ve bir adam kaç kere çevirebilir başını
Sadece görmemek için
Cevap, dostum, rüzgarda esiyor
Cevap rüzgarda uçuyor./