Harika bir şiirin tam ortasında Jimi Hendrix

Bazen yeni çıkan bir şiir kitabını ya da sizi hayatın farklı halleriyle buluşturan sıkı bir romanı okurken, bir taraftan da ruh dinginliğinizi çoğaltan bir Mozart bestesini dinlemeyi tercih edersiniz. Böylesine müstesna anlar, iç dünyanızı zenginleştiren bir ayin gibidir adeta.

Ancak bir süre sonra duygu dünyanızı kışkırtacak Blues ve Rock tadında bir rüzgara kapılma isteği doğar içinizde… Başkaları nasıl düşünür ya da nasıl bir fırtınaya tutulmak ister bilemem ama ben, kısa süreliğine de olsa dünyamıza şöyle bir uğramış olan ve 20. Yüzyılın Bach’ı olarak tanımlanan Jimi Hendrix’i dinlemeyi tercih ederim.

İşte tam da şimdi harika bir şiirin tam ortasında biraz soluk almak için durup gözlerimi kapatıyorum ve gitarın efendisi Hendrix’in gitarla nasıl harikalar yarattığını duyumsamaya çalışıyorum. Tıpkı bir rüyanın içinde yürüyormuş gibi hissedersiniz, sizi yürüten ayaklarınız değil, o güzel tonlar, geçişlerdir adeta… Çünkü Jimi Hendrix dinlemek kitap okumak gibidir, kısa süreliğine de olsa yaşadığınız ortamın acımasızlıklarından uzaklaşıp kendi iç dünyanıza dönersiniz.

Çünkü Hendrix’in gitarından çıkar sesler, bir Nisan yağmurundan sonra ortalığa yayılan bir toprak kokusu tadındadır.

Kuşkusuz Jimi Hendrix sadece bir gitarist değil, aynı zamanda düşünsel derinliği olan bir sanatçıdır. Tıpkı kendine ait tarzı ile Klasik Batı Müziği’nin gelişimine büyük katkı sağlayan Mozart gibi Hendrix de adeta gitarın yeniden doğuşunu sağlamıştır. Bilindiği gibi müzikte “Klasik Dönem” derin anlamıyla Mozart ile temsil edilmiştir, daha da önemlisi Konçerto formunun gelişimine büyük katkıda bulunmuştur.

Gitaristler bağlamında bugün geçerli olan pek çok tarzı Hendrix icat etmiştir. Onun tuşesi (bir bakıma raconu), lezzeti, kalitesi stili Led Zeppelin, Guns N’ Roses ve Metalica gibi pek çok grupta yaşamaktadır. O rengarenk gökkuşağını gitarıyla yeryüzüne indiren adamdır ve aynı zamanda sıkı bir aktivisttir.

1969’da Wodstock müzik festivalinde Vietnam savaşı karşıtı görüşlerini ifade etmekten çekinmemiş, ırk ayrımcılığına karşı sesini yükseltmiştir. Çünkü o müziğin dünyayı değiştirebileceğine inanmaktadır. Kendisiyle yapılan bir söyleşide şunları söylüyor: “İşin gerçeğini bilmek istersen, yapabileceğin en iyi şey müzik dinlemek. Dünyanın gidişatındaki büyük değişiklikler genellikle sanat ve müzik vasıtasıyla gerçekleşir. Dünyayı müzik değiştirecek. Müzik yalan söylemez…”

Gitarını o kadar iyi tanır ve ustalıkla kullanır ki gitarıyla daha önce kimsenin cesaret edemediği kadar uçlara gitmiş, hissettiği, içselleştirdiği dünyanın başka renklerini bastığı her nota ve söylediği her sözcükle insanlığın yüreğine taşımıştır.

Hendrix’in gürültülü şarkılarının biraz arka planına baktığınızda, o notalarda naif ve hüzünlü bir insanın yattığını görebilirsiniz. Kısacası sahnede gitarıyla adeta dans eden o agresif adam aşkla dağları yerinden oynatabileceğine inanır.

Müzik tarihinin gördüğü en kendine has müzisyenlerden biri olan Jimi Hendrix’in bugüne dek en çok yorumlanan şarkılarından biri “The Wind Cries Mary”dir ve bir aşk şarkısıdır. Jimi yine bir söyleşisinde diyor ki: “Aşk için canlarına kıyan insanlar var. Fakat birine ya da bir şeye, belki bir fikre âşık olduğunda öfkeyi ve zamanı alt edip denizi ve dağları yerinden oynatabilirsin, duygusu böyledir en azından. Yazdığım pek çok şarkının esin kaynağını kızlar oluşturur. Bütün kızlar tek bir kız gibidir benim için. The Wind Cries Mary’nin birden fazla kızı temsil etmesi gibi.” (Haber Türk)

/Bir süpürge hüzünlü bir şekilde süpürüyor
dünkü yaşamın kırık parçalarını.
bir yerlerde bir kraliçe göz yaşı döküyor,
bir yerlerde bir kralın ise yok karısı.

… Ve rüzgar Mary diye ağlıyor/ (The Wind Cries Mary)

Jimi Hendrix’in müziğinden söz ederken Enis Batur’un “Le Rouge Et Le Noır” adlı şiirindeki şu enfes dizeleri buraya almazsak bu yazı eksik kalır…

/Jim Morrison, Hendrix ve John Lennon
yoktu artık; yoktu “Göğe Bakma” durağında
şemsiyesiz bekleyen yağmur kadınları.
Herkes bir 35 yaş şiiri yazdı kendi
eksik hayatından, feşedeceğimiz dünya
inanılmaz bir hızla geçmişe doğru
kaydı: Üşümüyordu kimse şimdi,
yanlış koruda düdük çalıyordu bekçiler.
Eskiden bir bahar vardı, flüt
ve keman, Le Rouge biraz daha kana,
koyul biraz daha ey dipsiz Zaman./

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum