Eğer Kılıçdaroğlu aday olacaksa…
Şu anda Türkiye’nin siyasi gündemi muhalefetin yani 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı kim olacak. Yaşanan ekonomik krizden canı yanan insanlar, ülkeyi bu kaostan, krizden çıkaracak adayı merak ediyor. Ama en çok da nefesi artık ülkeyi yönetmeye yetmeyen Cumhur İttifakı 6’lı masanın adayının kim olacağını merakla bekliyor. Kısacası adayın kim olacağı bütün kesimlerin ortak beklentisi haline gelmiş bulunuyor.
Altılı masayı oluşturan liderler ise bugüne kadar, ısrarla kendi gündemlerine göre hareket ettiklerini ve zamanı gelince ortak adayı ittifakla belirleyeceklerini söylüyorlar. Şu ana kadar da ittifakı kendi ‘yol haritası’ndan saptıracak ciddi bir kriz ortaya çıkmış değil.
Ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de “Artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz?” şeklindeki meydan okuması, altılı masa açısından da yeni bir süreci başlatmış bulunuyor. Bilindiği gibi bu mesaj siyasi çevrelerde farklı yorumlara yol açtı. Ağırlıklı olarak parti teşkilatına yönelik olduğu belirtilse de bazı çevrelerde, bu mesajın hem teşkilata, hem de 6’lı masaya olduğu yönünde yorumlar yapıldı.
Aslında bu mesajın esas itibariyle CHP teşkilatına ve tabanına yönelik olduğu son derece net. Kaldı ki masanın oluşumunda büyük emeği olan ve liderlerin hassasiyetlerini her şeyin üzerinde tutan Kılıçdaroğlu’nun 6’lı masaya bir emrivakide bulunması düşünülemez. Anca öyle anlaşılıyor ki bu mesajın aynı zamanda muhalefete de verildiği yönündeki algı, masada yer alan partilerin tabanlarında da bir takım soru işaretleri doğurmuş.
Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu’nun epey bir süredir adaylık konusunda önemli bir mesafe aldığı da dikkate alındığında 6’lı masanın hiç zaman kaybetmeden adaylık meselesini masaya yatırıp ciddi bir şekilde konuşup tartışmaları gerektiği kesin. Muhtemelen 2 Ekim’deki toplantıda tabanların hassasiyeti dikkate alınarak mesele konuşulup topluma daha net mesajlar verilecektir.
İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Haber Türk’te yaptığı değerlendirmeler de gösteriyor ki hemen açıklamasalar da adaylık meselesini masaya yatırıp acilen bir netliğe kavuşturmaları gerekiyor. Zira Akşener’in yaptığı şu değerlendirmeler meselenin hassasiyeti açısından son derece önemli: “Kemal Bey dedi ki, ‘Bu 6’lı Masa Cumhurbaşkanı adayını tespit edecek’. Bu masaya bu görevi verip, kendini bağlayan sayın Kılıçdaroğlu. O masanın bir noter olma görevi yok. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı tarifi vardı. Ben ona hep katıldım. Benim söylediğim bir şey daha var; kazanacak bir aday. Aklı başında, devlet deneyimi olan, bugünkü tuhaflıklara müsaade etmeyecek. Sayın Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de yaptığı konuşmayı çeşitli şekillerde yorumladı herkes. Partisine verdi mesajı. Bizim partimiz bunu kendi partisine mesaj olarak değerlendirmeyi tercih etti. 6’lı Masa’ya böyle bir mesajın verilmesi doğru değil. Kemal Bey son derece nazik saygılı bir insan. Çünkü o masa noter değil. Kemal Bey adaylığını söyleyebilir, orada sorun yok. Diğer arkadaşlarımız da söyleyebilir, başka insanların da adı gelebilir. Tartışılır, karar verilir. Bu yöntemi öneren, isteyen ve kendini bağlayan sayın Kılıçdaroğlu’dur.”
Öncelikle bir gerçeği tespit edelim, altılı masanın oluşumundaki öncülüğü ve CHP’nin oy oranı dikkate alındığında adaylık meselesinde öncelikli söz hakkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun… Bunun anlamı; bizzat kendisi aday olmayı isteyebileceği gibi bir başka CHP’li ismi de önerebilir demektir. Ancak burada önemli olan, Akşener’in de altını çizdiği gibi “kazanacak aday” konusunda ittifakın sağlanmasıdır.
İşte tam da bu noktada esas sorumluluk, masada yer alan liderlere düşmektedir. Bu öylesine bir tarihi sorumluluk ki muhalefetteki her bir liderin kılı kırk yaran bir hassasiyetle davranmalarını adeta mecbur kılmaktadır.
Eğer Türkiye 2023’te bu kaostan kurtulup salimen güvenli bir limana ulaşamazsa, bir daha bu sınavın tekrara olmayacaktır.
Dolayısıyla 6’lı masadaki liderler gerekirse içeride farklı alternatifleri tartışsınlar, hatta kıran kırana kavga etsinler ama hepsinin içine yatan bir aday konusuna ittifakla karar versinler. Diyelim ki Kılıçdaroğlu’nde ittifak ettiler, işte o saatten sonra her lider ve teşkilatları hiçbir tereddüde mahal vermeden, sandık gününe kadar ölümüne çalışmak durumundadırlar.
Ve ayrıca herkesin bilmesi gerekiyor ki 6’lı masanın toplumda yarattığı sinerjiyi zayıflatmaya kimsenin hakkı yoktur, aksi taktirde bu tarihi sorumluluğun vebali ağır olur.