Transfer sürecinin aktörleri kim?
Hangi kulübün hangi hocayla çalışacağı, hangi futbolcuları transfer edip hangilerini göndereceğini bilmiyoruz…
Ortada dolaşan isimler şimdilik ya ön çalışma, ya menacerlerin reklam kampanyası veya medyanın okuyucusuna haber sunma tekniği…
Yontma taş devrinden cilalı taş devrine, bütün dönemleri aynı anda yaşıyorsunuz üç aylık transfer sürecinde…
***
Gelenlerin haddi hesabı yok, gidenleri görüyorsunuz, gidecekleri de ileride ancak…
Peki ama kim etkili olacak bu süreçte?…
Tabii ki, kafadan, her taşın altından çıkan ve her türlü pazarlama tekniklerini kullanan menacerler…
Sonra da başkan ve bazı yöneticiler, yani transfer komiteleri…
***
Başka?…
Elbette ki hocalar, yani teknik direktör ve antrenörler…
Görevde olanlar, yeni atanacak teknik adamlar takımlarının röntgenini çekecekler, gidecek oyuncuları belirleyecekler, eksik mevkilere oyuncu isteyecekler…
Yönetimler bütçelerine bakacaklar, gözden çıkarılmış futbolcuları cilalayıp satışa çevirecekler, onlardan gelen paralarla yeni oyuncuların bedelini karşılamaya çalışacaklar…
Olmadı, en çok becerdikleri işi yapacaklar, olmayan paralar karşılığında çekler verecekler, kulüplerini daha da borçlandıracaklar…
***
Gerçekten futbolumuzdan çok pis kokular geliyor... Kulüpleri soyan soyana, el ele kol kola...
Hocalarımız kirlenmese bari
Daha yetenekli, kaliteli ve formda olması hiç önemli değil, mühim olan; hocanın oyuncusu olması, transferinden pay alabilmesi...
***
Beyler bayanlar... Başkanlar, yöneticiler, hocalar, menacerler, futbolcular...
Herkes, her şeyin farkında... Bunlar her yerde konuşuluyor... Bırakın bu uyanıklıkları, kendinize gelin. Kötü örnek olmayın...
Kirlendiyseniz tövbe edin, günahlarınızdan arının...Bundan sonra tertemiz bir sayfa açın...
***
Yiyeceğiniz bir lokma, giyeceğiniz bir bez parçası, yaşayacağınız Allah’ın verdiği ömür...
Yıllarca büyük emek ve kahırla edindiğiniz itibarı, bir yanlış yaparak yerle bir etmeyin...
Bugün belki hesap sorulmuyor ama bir gün dosyanız mutlaka açılacak... Türk futbolu, bu kirliliği kaldırmıyor ve patlama noktası yaklaşıyor, haberiniz olsun...
‘Düzenleyici Devlet’in can damarları
Fair Play” günümüzün en büyük ihtiyacı,olmazsa olmazı, yaşam tarzı, hele de sporun vazgeçilmezi…
Dünyada bir bilim dalı, hareket felsefesi olarak gittikçe ağırlık kazanan bir söylem ve eylem biçimi…
Dünya ve Avrupa’yla paralel olarak da Türkiye, aynı anda bu alanda başarılı bir çalışma yürütüyor…
***
Başında da ülkemizde çok başarılı organizasyonlar yaparak spor kültürüne büyük katkı sağlayan ve bizler dahil çok kişinin örnek aldığı bir duayenimiz var…
Evet, gazeteci-yazar Erdoğan Arıpınar, bu ülkeye “fair play” şuuru oluşturmak için ilk büyük adımları atan isim…
İlerleyen yaşına rağmen gençliğinden, dinçliğinden ve fedakarlığından hiç taviz vermeden yoluna devam ediyor…
***
Büyük tecrübesiyle ülke ve dünya sporuna ‘fair play” ruhuyla barış inşa etmeye çalışıyor.
Aynı zamanda da Dünya ve Avrupa konseylerinde de en etkin yöneticilerden biri olarak yön verir pozisyonda…
Biz de Gençlik ve Spor ile Basın İan Kurumu dönemimizde çok yakın çalıştık, çok ciddi destek verdik…
“Vicdanla cüzdan arasında”
Burada da adı geçenler arasında ne yazık ki, yere göğe sığdıramadığımız bazı hocaların adı geçiyor…
Tabii ki hiç bir şartta kirlenmeyen ve hiç bir yanlışa alet olmayan teknik direktörlerimiz var…
***
Ancak hocalarımızdan bazılarının oğlu, bazılarının damadı, kardeşi veya bir yakını resmen hocanın kulübüne menacerlik yapıyor...
Ülkemizde yaklaşık 20 binin üzerinde lisanslı hoca var ama kulüp sayısı çok az...
150 civarında profesyonel liglerde, gerisi amatör kümelerde... İş bulabilecek antrenör sayısı, diploması olanların 5’te biri bile değil...
***
Böyle olunca vicdanla cüzdan arasında sıkışmış hocalarımız simsarlıkta bazı yöneticilerle menacerlerle yarışıyorlar…
Kendi menacerine teslim olmayan bir futbolcunun da oynama şansı kalmıyor...
TMOK, sporun temel kuruluşu
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, 1908 yılında kurulan en köklü spor kuruluşlarımızdan biri…
“Fair Play Komisyonu” da TMOK bünyesinde faaliyet gösteriyor…
Devlet, elbette her alanda olduğu gibi gençlik ve spor faaliyetlerinin de en önemli aktörüdür…
***
Düzenleyici, destekleyici, denetleyici bir fonksiyon icra eder… Spor tesislerini yapar, her türlü lojistik desteği verir…
Bu konuda yerel yönetimleri de devreye sokar ve federasyonlar ile kulüplere, üniversiteler ve okullara her türlü alanı açar…
Sporda gelişmiş bütün modern ülkelerde sporun temel organıdır olimpiyat komiteleri…
Bir “Fair Play” duayeni Erdoğan Arıpınar
TMOK Fair Play Komisyonu Başkanı deneyimli gazeteci, sporumuzun kanaat önderlerinden Erdoğan Arıpınar ve Yardımcısı Remzi Yılmaz’ı ziyaret ettik.
İstanbul Ataköy’deki Olimpiyatevi’ndeki Fair Play Konseyi ofisindeki görüşmede TMOK Yönetim Kurulu üyesi Bilal Porsun ve Türk Spor Vakfı Başkanı Oktar Tertemiz de hazır bulundu.
***
Sadece Türkiye’ye fair play düşüncesini geliştirmekle kalmayan Dünya ve Avrupa Fair Play komitelerinde de üst seviye yöneticilik ve Başkan Yardımcılığı yapan Erdoğan Arıpınar ve yardımcısı Remzi Yılmaz, fair play çalışmaları ve yeni gelişmeler hakkında bilgiler verdi…
Türk Sporu, Spor Basını ve Fair Play hakkında yapılan sohbette, sorunlar, gelişmeler ve beklentiler masaya yatırıldı, geçmişte Türk sporunun gelişimine katkıda bulunan isimler anıldı.
***
Komisyonu Başkanı Erdoğan Arıpınar ve yardımcısı Remzi Yılmaz, bize geçtiğimiz yıl Dünya Fair Play Günü anısına bastırılan Fair Play pulu ve zarfı ile bu yıl Cumhuriyet’ın 100. Yılı anısına hazırlanan Fair Play Hizmet Madalyası’nı takdim ettiler.
Biz de ilgi ve ödülleri için teşekkür ettik. Hem Türkiye Fair Play’i hem de EFPM’nin katettiği mesafe ve yapılan organizasyonlardan duyduğumuz memnuniyeti dile getirme fırsatı bulduk…
Hem duayenimiz Erdoğan Arıpınar ‘ı, hem de yardımcısı Remzi Yılmaz’ı tebrik ediyor, sağlıklı uzun ömürler ve nice başarılar diliyoruz…