Gençliğe reva görülen: Efendilerin Demokrasisi

Bugün ABD’de Twitter’ın, Başkan Trump’a, yasaları hiçe sayarak ve kendi icat ettiği keyfi kurallarla,  iki de bir, sansür uygulaması, paylaşımlarını silmesi, tüm dünyada tartışılıyor. 

Tabii, sadece sansür değil bu. Güya özgürlükler ülkesinde, dünyaya ayrı bir özgürlük alanı açmakla övünen Twitter’in, tamamen keyfi yorumlarla, hem savcı, hem de yargıçlık yapması demek. 

Yeni medya aktörlerinin, evrensel kurallardan uzak tamamen kişisel inisiyatifle bu mecraı bir silah olarak kullandığını gösteriyor.  

*** 

Bakmayın mangalda kül bırakmadıklarına, sürekli özgürlükten dem vurduklarına, aslında testereleri, hep kendi taraflarına yontan bir anlayıştan asla taviz veremeyeceklerini gösteriyor. 

Bizim için Trump da, Biden da, küresel sermayenin birer oyuncusudur, biçilen kıyafetleri giyerler, verilen görevleri yaparlar, oyunlarını oynarlar. Günü gelince de, kenara çekilirler veya tribüne çıkarılırlar.  

Nitekim de ABD başkanı da olsanız, bir kullanımlık süreniz ve efendilerinizin belirlediği ölçüde yetkiniz, hatta özgürlüğünüz var. 

Özel yetenekleri varsa sadece belirlenmiş kurallar içinde bunları sergileyebilirler. Taktiğin dışına çıkarlarsa, safdışı bırakılırlar. Twitter uygulaması, bunun isbatı. 

Tıpkı Uygur Türkleri’ne, Filistinli çocuklara, Karabağ’daki camilere reva görülen cinayet özgürlüğü ve bunun dünya medyasında esamesinin okunmayışı gibi...  

*** 

2014’te, Bülent Arınç’ın Basından Sorumlu Başbakan Yardımcısı, bizim de Basın İlan Kurumu Genel Müdürü olduğumuz dönemde, yeni medyayla ilgili bir kanun çalışması yaptık. 

İnternet medyası, sosyal medya, yeni medya, ileride icad edilecek her türlü iletişim alanlarıyla ilgili adil, kalıcı, hukuki, insani ve özgürlük alanını da koruyan, ortak akılla hazırlanan fevkalade güzel bir düzenleme... 

Devletin ilgili bütün kurumları, STK’lar, konsey, cemiyetler, medyanın kanaat önderleri dahil,  her türlü medya kuruluşları, TBMM’deki bütün parti gruplarıyla büyük bir uzlaşmayla hazırladık.  

*** 

Herkesi tatmin edecek ve sorunları da çözecek, fikir ve ifade özgürlüğünü teminat altına alacak,  kişi hak ve özgürlüklerini rencide etmeyecek, iftira, şantaj ve yalan haberciliğin de önüne geçecek  bir metin üzerinde anlaştık. 

Adalet Komisyonu dahil, 3 ayrı komisyonda kabul edilerek ve TBMM Genel Kurul’dan oybirliğiyle geçecek hale getirdik. 

Ancak Bülent Bey’in bakanlıktan, bizim de BİK’ten ayrılmamızla, tasarı, sahipsiz kaldı. Muhtemelen  kendilerine göre medyayı dizayn edemeyecekleri endişesiyle kanunlaşmadı...  

*** 

Trollerin, düne kadar medyadan sorumlu otorite dahil, farklı düşünce serdeden pek çok insana,  itibar cellatlığı yaparken, ses çıkarmayanlar... 

Sonra özellikle “z kuşağı” diye anılan ve gittikçe güçlenen dip dalgadan rahatsızlık duyup etkisini kırmak için, alelacele ve çokça tartışılan bir sosyal medya düzenlemesi getirdi. Hoşumuza giderken yaşasın dediklerimizi, itiraz ederken sindirme kaygıları... 

O yasal düzenlemeyi yaparken CHP’li bir kadın vekilin önce komisyonda, “Bu yaptığınız sansürdür” derken, görüşmeden sonra kuliste “Bize yapılan bu hakaretleri nasıl engelleyeceksiniz?” talebi geldi. 

Kendine göre özgürlük ve demokrasi. İktidarın çelişkilerini aratmayan muhalefet anlayışı.  

ABD’nin adaletsizliğinin, Twitter’in sansürlerinin Türkiye’deki versiyonu. 

*** 

‘‘Sosyal medya’’nın ortalığı kasıp kavurduğu, gençliğimizin büyük kısmını esir aldığı, her birini canlı bomba haline getirdiği bir çağı yaşıyoruz...  

Adı şimdilik internet çağı, yarın ne olur kimse kestiremiyor... Ama daha dinamik ve baş döndürücü bir geleceğin bizi beklediğini biliyoruz... 

Bizim bu çağa direnmek, çağın gençliğini dışlamak veya cezalandırmak yerine, nimetlerinden yararlanmayı, nesillerimizi yarınlara hazırlamayı, teknoloji ile barıştırmayı başarmamız lazım... 

Objektif, önyargısız, araştıran, sorgulayan, bilime sımsıkı bağlı, diyaloğa açık, hoşgörülü, farklılıkları zenginlik kabul eden, özgürlüklere sahip çıkan...  

Kurallara uyan, ofsayta düşmeyen, faul yapmayan,hayatının her aşamasında “fair play”ı, yaşayan insan modeli.... 

*** 

Yıkıcı bölücü örgütlerin provoke ettiği pek çok toplumsal olaydan, insanlar üzerindeki linç kampanyalarına, zararlı unsurların örgütlenmesine kadar her şey sosyal medya üzerinden organize ediliyor... 

Sosyal medyayla barışık, nimetlerinden alabildiğince yararlanan ama bunlara alet olmayacak bir gençlik yetiştirmek gerektiği gibi, hiçbir ahlaki ölçüsü olmayan, yalan, küfür ve hakaret dolu, devleti dinamitleyen, milletin huzurunu bozacak, kişi hak ve özgürlüklerini ihlal edecek yayınların da önüne geçmek için tedbir almak gerekiyor... 

Yasakçı olmayan, sansüre başvurmayan, özgürlük alanını daraltmayan ama evrensel kuralları uygulatan bir düzenleme...  

ABD, Avrupa ile onların insanlığı esir alan medya kuruluşlarının çelişkilerini,  göstermeyecek, insanlığa ışık tutacak, aydınlık bir Türkiye modeli.  

Devletimiz, bütün bu hassasiyetleri taşıyan bir sistemi acilen getirmek zorunda... 

*** 

Hafızalarda yer edinen her türlü kalkışmayı veya linç hareketini temsil eden  sistem, zararlı unsurlarıyla hala yerinde duruyor... 

“Asmasaydık da beslese miydik” diye, vicdanımızı sızlatan o menhus, ihtilalci yargıyı ayaklar altına aldığımıza göre, gençliğimizi her türlü zararlı akımlara karşı koruyacak ve onları eğitip yarınlara hazırlayacak özgürlükçü, üretici, sorgulayıcı bir sistemi inşa etmek... 

Asamayız, kesemeyiz, yok edemeyiz... Bütün aykırılıklarına, agresif yapısı, isyancı ruhuna rağmen bu gençler bizim... 

Dışlayıcı değil, toparlayıcı olacağız, eğiteceğiz ve kazanacağız...  

Döverek değil, severek; cezalandırarak değil, ödüllendirerek... Batı’nın çelişkilerine, Twitter’in insafına terkederek değil, adaleti referans alarak...  

*** 

Bu gençlik bizim.Tam kazanırsak abad oluruz, hiç kimse bize diz çöktüremez. Kaybedersek de dışgüçlere, hem de gençliğimiz eliyle yem oluruz... 

Geleceğin büyük Türkiyesi’ni inşa etmek istiyorsak formül bu... Ama sefa sürerek değil, cefa çekerek, sağlam, geçerli, çağı okuyan gençlik politikaları üreterek...  

Efendilerin Demokrasisi ile değil... 

 

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum