‘Anadolu Adası’ Batıya doğru biraz daha yol aldı
Yukarıdaki harita, hepimizin ilkokuldan beri okul kitaplarında gördüğümüz Türkiye’nin “fay haritası.”
Biz bu haritayı sadece derslerde görmedik, bir de olabilecek en ölümcül yollardan geçerek hayatın içinde de öğrendik.
Haritanın bize söylediği basitçe şu aslında: Dünyanın üzerinde bizler, erimiş magma tabakasının üzerinde yüzmekte olan ve hareket etmekte olan bazı tabakalarda yaşıyoruz.
Bizim adına Türkiye dediğimiz ülke aslında en azından üç ayrı adadan oluşuyor. Yani ‘Tektonik plaka’dan. Bunlar içinde en büyüğü ‘Anadolu Adası.’ Sonra Kuzeyde kalan ‘Avrasya adası’ var. Bir de Güneydoğu’da kalan ‘Arap adası.’
Bunlar içinde en huysuzu Arap Adası. O sürekli güneyden kuzeye doğru Anadolu Adası’nı sıkıştırıyor. Anadolu Adası da, Kuzeyindeki Avrasya Adası ile sıkıştığı için bir yandan onu itiyor, bir yandan da kendisi kaçınılmaz biçimde Batıya doğru kayıyor. Anadolu, her yıl kabaca 2 santimetre kadar Batıya ilerliyor. (Anadolu Adası’nın bu hareketi de Ege’den başlayarak Yunanistan ve İtalya’yı sıkıştırıyor, orada depremlere neden oluyor ama şimdi konumuz bu değil.)
Arap Adası, son 500 yıldır bizim adına Doğu Anadolu Fayı dediğimiz ayrım çizgisinden Anadolu Adası’nı sıkıştırıyordu. Bu dev parçanın güneyden ittirmesine rağmen Anadolu 500 yıldır yerinde direniyordu, belki sıkışmıştı. 6 Şubat Pazartesi sabaha karşı 04.17’de 500 yıllık bu ittirme sonunda Anadolu Adası’nı hareket ettirdi. Deprem oldu. Ana depremden birkaç saat sonra yaşanan ve ilki kadar kuvvetli olan ikinci deprem, çok büyük bir enerjinin açığa çıkmasına neden oldu.
Bunlar çok muazzam hareketler. Devasa Arap Adası’nın itmesiyle, bir hesaba göre 300 kilometre boyunca fay hattı 3 metreyi aşan bir hareket yaptı. Hayal etmesi zor bir durum.
Depremin bu kadar büyük yıkıma neden olmasının ana nedeni, depremin büyüklüğünden çok depremin yüzeye yakınlığı.
Bütün hareketler gibi depremin hareketi de dalga hareketi. Yani sürekli bir hareket değil, kesintili.
Deprem sırasında ortaya üç çeşit “dalga” çıkıyor. Bunlara “sismik dalga” deniyor, çünkü esas olarak ses dalgaları. İlk olarak adına “P dalgası” (Primary waves) adı verilen dalga ortaya çıkıyor. Bu, çok yüksek bir hızla hareket ediyor. Saniyede 5 kilometreden fazla. Hemen ardından “S Dalgası” (Secondary veya Shear waves) geliyor. S dalgası ilk dalgaya göre çok daha yavaş, P dalgasının yüzde 60 hızında. Son olarak da ortaya L dalgası geliyor. Bu bütün dalgaların en yavaşı ve bize olan etkisi bakımından en önemlisi bu.
Çünkü P ve S dalgaları üç boyutlu. Yani deprem anında depremin kendi yönü dahil her yöne etki ediyor. Ama yüzey dalgası öyle değil. Yüzey dalgası 2 boyutlu ve deprem yönünde etki ediyor. Yıkıcılık buradan geliyor.
“Depremin sesi” denen şey de, bazı hayvanların önceden hissettiği şey de bu ilk ortaya çıkan P ve S dalgalarından gelen ses.
Deprem bölgesinden gelen fotoğraflarda görmüşsünüzdür, yer yüzü yarılmış ve bir tarafı öteki tarafa göre bir hayli ileri gitmiş durumda. Deprem bilimciler bu uzaklaşmanın 3-3,5 metre arasında olduğunu görmüşler. Üstelik bu yarılma neredeyse 300 kilometre boyunca net biçimde görülüyor. İşte bu L dalgası.
Dalga, Kahramanmaraş’ın Pazarcık’ından yola çıkmış, taa İskenderun Körfezi’ne kadar uzanmış.
Faydaki bu hareket doğa güçlerinin muazzamlığını bir kez daha gösterdi.
Peki depremi önceden tahmin etmek mümkün mü?
Aslında depremin önceden olacağını biliyoruz. Ama bizim bilmek istediğimiz tam hangi gün ve saat kaçta olacağı. Bunu maalesef bilemiyoruz; bilmenin bir yolu da yok.
Ama yine de, eğer yeterli yatırımı yaparsak aslında ilk yazıda anlattığım P dalgalarını oluştuğu anda yakalayabiliriz. Bu dalgaların oluşumuyla yüzeyde yıkıma neden olan L dalgalarının başlaması arasında çoğu zaman 20 saniyeye yakın bir fark oluyor. İşte bu 20 saniye aslında hayat kurtarıcı olabilir.
Nitekim Amerika’daki meşhur San Fernando Fayı üzerinde bu P dalgalarını yakalayan ve sonra da cep telefonlarından büyük şehirlerin acil yönetim sistemlerine dek haber veren bir sistem var. ‘ShakeAlert’ adlı bu sistem 4,5 ve üzeri depremleri California, Oregon ve Washington eyaletlerinde, yani bütün Batı kıyısında haber veriyor.
Bu sistemi bizim de kurmamız gerek. Çünkü 20 saniye aslında bir hayli uzun bir süre.