Kovid-19 ne zaman biter?
Bu salgın ne zaman biter? Sözlerle değil de resimlerle cevap vermeye çalışayım.
Tabiattaki birçok olay gibi, salgın da bir çan eğrisini izler. Yavaş yavaş başlar. Gittikçe hızlanır. Sonra artış hızı yavaşlar. Bir tepe noktasına varılır. Hani kulağa daha “bilimsel” gelsin diye İngilizce’sini söyleyip “pik-pik” diyorlar ya. İşte ondan. İngilizce “peak”, Türkçe’deki zirvedir, tepedir. Tepe aşılınca başlangıcın aynadaki aksi tekrarlanır ve önce yavaş, sonra hızla aşağı iner ve söner. Günlük vaka sayısındaki gidişat böyle.
Peki, toplam vaka sayısı? O, bu çan eğrisindeki her bir gününün toplamıdır ve ona S eğrisi diyoruz. Altından ve üstünden iki tarafa sündürülmüş bir S harfine benzer. O, yavaş-hızlı-duraklama-yavaş sırasını izler. Aşağıya çan ve S eğrilerini yerleştiriyorum.
Bunlar ideal eğriler. Günlük vaka sayımızın çan, toplam vaka sayımızın S gibi ilerleyip – inşallah- bitmesi beklenir. Fakat gerçek, pek ideale uymaz. Aşağıda salgınla en iyi mücadele edenlerden Güney Kore’nin günlük ve toplam vaka sayısı grafiklerini veriyorum. İdealle karşılaştırın.
Çubuklu grafik çan eğrisine, tespih gibi olanı S eğrisine benziyor-mu? Hem evet, hem hayır. Salgın çan eğrisini tamamlamış, fakat sonra küçük küçük çanlar tekrar etmiş. S eğrisi de tam yatay duruma geçecekken hafif yükselişler devam etmiş.
Silikon vadisi yıldızı ve son ayların COVID19 uzmanı Tomas Pueyo, bu grafiklerdeki gibi bir gidişe, “Çekiç ve dans” diyor. Önce, toplu mekânların kapatılması, sokağa çıkma yasağı gibi sert tedbirlerle salgına ağır bir çekiç indiriliyor. Sonra gidişe göre salgınla-önlemler arasında bir dans. Gerçi Güney Kore sert tedbir almadı. Onun bilgiye ve teste dayanan bir stratejisi vardı.
Fakat sonuç yine çekiç ve dans…
Gerçek şu ki, virüs herkese bulaşıp, bütün nüfusa bağışıklık kazandırana kadar önlemler devam edecek. Sürü bağışıklığı dedikleri… Bu köşede, salgının başındaki bir yazımda, “Her nefs virüsü tadacaktır” demiştim. Hâlâ diyorum. Ümidimiz buna gerek kalmadan bir aşının bulunup, uygulanıp, bağışıklığı virüssüz kazanamamız. Aşı da nefsimizin virüsü tadışı ama tehlikeye girmeden. Şu anda virüse dayanıklı insan sayısını arttıramadığımıza göre, virüsün ulaşabileceği insan sayısını düşürüyoruz. Aşı gelene kadar oyalama muharebesi veriyoruz. Bir ümit de etkili bir ilacın keşfinde.
Peki Türkiye? İşte 29 Nisan’a kadar Türkiye’nin çan ve S eğrileri:
Gerçek, matematik kadar düzgün değil ve daha karmaşık ama çan eğrisi de S eğrisi de orada. Çanın inişe geçtiği, S’in de başını eğmeğe başladığı görülüyor. Hatta şu 10 Nisan karmaşasının 20 Nisan civarına yansıması bile belli oluyor. Yoksa iniş daha önce başlar gibiymiş. Bugünlerde de bir dalgalanma var.
Bir de “plato” tabiri kullanılıyor ki bunun ne demek olduğunu ben bilmiyorum.
Şimdi kritik soru. Türkiye’de çan eğrisi ne zaman sıfır noktasına vuracak? Buraya kadar topladığımız bilgilerden bu sorunun cevabının da kesin olmadığı bellidir. Ancak şöyle sorabiliriz. Şu andaki şartlar değişmez ise, Kore’de gördüğümüz, “çekiç” aşamasının sonu ne zaman gelir? Bunun da bir metodu var. Günlük vaka verilerine bir eğri uydurulur ve bu teorik eğrinin ne zaman sıfıra yaklaştığına bakılır. Onu yaptım, elde ettiğim eğri şu:
Bu da teorik ama sol yarısı elimizdeki verilere dayanıyor. Şekilde 17 Mayıs sonmuş gibi görünüyor ama benim hesaplarımda o gün daha 7-8 vaka var. 23 Mayıs’ta 0-1 arasında.
Aslında aşı bulunmadan bu kadar parlak bir sonucu bekleyemeyiz.
İktisatçılar bir tahmin yaptıklarında eklerler: Seteris paribus. Yani başka amiller sabit kalırsa. Fakat başka amiller hiçbir zaman sabit kalmaz, kalamaz. Ceterisler paribus olmuyor. Bu yüzden bu son grafikteki kadar iyimser değilim. Eğer aşıya veya ilaca kadar Güney Kore gibi bir “dans” yakalayabilirsek, başarıdır.
Kontrolsüz salgın hâliyle değil de ılımlı fakat hâlâ öldürücü hâliyle Korona sürecek. Ilımlılık gevşememeye bağlı. Daha epey Korona’yla birlikteyiz. Ama bugünlerdeki kadar yoğun değil.